Mürşide ASLAN

İnsan Hakları,  Kim İçin…?

Mürşide ASLAN

‘’İnsanın insana yaptığı kötülüğü gördükçe insanlığımdan utanıyorum...’’
’Nerede okuduğumu hatırlamadığım ama hiç unutmadığım bu cümle her geçen gün utancımızı artırmaya devam ediyor maalesef.

Geçtiğimiz Kasım ayında iki önemli gün vardı hatırlarsınız.

Bunlardan birincisi Dünya Çocuk Hakları Günüydü. Bu yılın Çocuk Hakları Gününde bu gün bile her on dakikada bir çocuk şehit edilirken kutlamalar yapıldı. Gazze’nin masum çocuklarının kanları akmaya devam ederken, Gazze’de şehit olanların dörtte üçü çocuk ve kadın iken üstelik.

İkincisi; Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Bu güne damgasını vuran da şüphesiz yine Gazze’nin mazlum, şiddeti tarifsiz acıların kıskacına terkedilmiş kadınları olmuştur.

Bir de 10 Aralık Uluslararası İnsan Hakları Günü var. Aynı minvalde evrensel hak ve  hukuk kurallarına dayanarak hazırlanmış, dil, din, ırk, renk, cinsiyet farkı gözetmeksizin, insanın insan olmasından mütevellit temel yaşam haklarını kapsayan bildirgenin ilan edildiği gün. Amacı dünyayı daha barışçıl, daha insancıl, daha yaşanabilir seviyelere taşımak olan.

Uluslararası erklerin kararları ve imzalarını taşıyan bu bildirgeler, ne acıdır ki yine aynı merciler tarafından hiç edilmekte.  Yarım yüzyılı aşkın bir zamandır özellikle mazlum coğrafyalarda kan ve gözyaşının önüne geçememiş ya da geçmemiştir. 

Taraflı tutum, çıkar kaynaklı yaklaşım, bazı toplumların temel insan haklarından asgari seviyede dahi nasiplenmesine imkan vermemiştir.

 Buna mukabil zulmü yapan desteklenmiş, gizli ve açık manipülatif politikalarla daha fazla önleri açılmıştır.

Karar alıcıların aynı zamanda karar uygulayıcılar olması, fakat işine öylesi gelmediği için kararlarını kendilerinin çiğnemesi helvadan yapılmış putları hatırlatıyor insana.

Yapıyoruz, tapıyoruz sonra acıktık ya da canımız helva çekti yiyoruz.

Dünya içinden çıkılmazlığını her geçen gün biraz daha gözler önüne sererken, erklerin iradesizliği halkların sınavı olmaya da devam ediyor bir taraftan.

Kadın hakları, çocuk hakları, insan hakları tarihin hiçbir döneminde bugün olduğu kadar gerileme yaşamamıştır eminim. 

Herkes için özgürlük, herkes için adalet, herkes için onurlu bir yaşam konusunda yolumuz hala çok uzun. Hatta gittikçe de uzuyor gibi.

İnsan hakları düşüncesinin koşulsuz temelli bir yaklaşıma dayandığını düşünürsek, halklar nezdinde bir ayırımcılığın bile bu düşünceyi çökertmesi için yeterli olacağını görmezden gelinemez.

Dünyada gerçekleşen olaylar, özelde ise Gazze de yaşananlar karşısında uluslararası tutumları gözlemlediğimizde, ‘’insan hakları’’ konusunun yeniden gözden geçirilmesi elzemdir. Zira hakkı hak sahibinin gücüne bağlayan düşüncenin artık kırılması gerekmektedir.

Bir yılı daha kan, gözyaşı, yıkım, kıyım, katliamlarla anılacak bir yıl olarak tarihin dehlizlerine uğurlarken,

Diliyoruz ki yeni yıl en temel hak olan yaşam hakkının konuşulduğu, iyileştirildiği, pratiğe dönüştüğü bir yıl olsun…
 

Yazarın Diğer Yazıları