Mürşide ASLAN

Bir Deve Hikayesi 

Mürşide ASLAN

Bir gün Hz. Ali’nin taraftarlarının yoğun olduğu Küfe’den bir arap, devesi ile Şam’a gelir.

Şam sokaklarında dolaşırken Şamlının birisi Küfe’linin yanına yanaşarak devenin yularından tutup çekiştirmeye başlar;
‘’Bu dişi deve benim ‘’ der.

Küfeli olan devenin sahibi ise;
‘’Bu deve benimdir, üstelik dişi değil, erkektir.’’                                                           
demesine rağmen Şamlı halen asılıp bırakmadığı devenin kendisinin olduğunda ısrarcıdır.

Küfeli ne kadar itiraz etse de bir türlü dinletemez. 

Münakaşa büyür ve sorun Muaviye’ye intikal eder.

Ahali de olaydan haberdar olur ve meydanda toplanır.

Muaviye’ de meydana gelir ve ahaliye sorar; ‘’Ey ahali, bu dişi deve Şamlınındır değil mi?’’

Ahali hep birlikte bağırır; ‘’ Evet dişi deve Şamlınındır.’’

Küfelinin devesi Şamlıya verilir. Küfeli şaşkın bir vaziyette elinden alınan devesinin ardından bakakalırken, Muaviye onu yanına çağırır;‘’ Ey Küfeli, şimdi beni iyi dinle. Sende bende biliyoruz ki bu deve senindir ve dişi değil erkektir. Ama sen Küfe’ye dönünce gördüklerini Ali’ye anlat ve de ki: Ey Ali, Muaviye’nin, dişi deve ile erkek deveyi ayırt edemeyen, o ne derse evet diyen on bin adamı var. Ayağını ona göre denk alsın.’’

Hikayenin doğruluğu yanlışlığı birilerince tartışıla dursun, haklının değil de güçlünün yanında olma eğilimi hep olmuştur. Geçmişte olmuştur, bugün de oluyor, yarında olacaktır. 

Egoist ihtiraslar, kaybedilmesinden korkulan konfor ve hatta basit payeler uğruna feda edilen kişilikler çöplüğüne döndü dünya. 

Şahsiyetli duruş, onurlu bakış, hakkın yanında olma, ölümüne de olsa doğruluktan ayrılmama 21. yüzyılın hedeflerine ters düşüyor.

Gerçekle yüzleşmek, onu idrak edebilmek ağır geliyor çoğuna. Onun yerine gerçeği saptırmak, tahrif etmek, manüpüle etmek çıkarlarına daha uygun.  Kazançta sayıyorlar kendilerini(!).

 Oysa ki, ellerine, avuçlarına, midelerine doldurdukları ateşten başka bir şey değil, görmüyorlar.

Bir avuç iyi insanın yüzü suyu hürmetine dönüyor hala dünya.

Bir gün ‘’hakikat’’ in gücü tahrifatın önüne geçecekse, bir gün güçlünün değil haklının itibar göreceği günler gelecekse, bir gün iyiliğin kötülüğü alt ettiği zaman olacaksa;
Bu bir avuçta olsa adil, vicdanlı, cesaretli insanlarla olacaktır.

‘’Görüntünün, gösterdiğini aşan bir gerçekliği var.’’ (D.Çiçek)

Öyle…

                   

Yazarın Diğer Yazıları