Gönül NART

Dile gel ey 'sevgi'

Gönül NART

Bir iki haftadır reklamlarda “Sevgililer Günü” gibi malum günler için hediye seçenekleri sunuluyor. Pırlantadan giyime, envai çeşit ürünün adresi gösteriliyor. Bundan on yıl önce “Tek taş pırlanta yüzük” sadece belli bir grup insanın gündemindeydi. Şimdilerde klişeleşen evlilik teklifleri ve pırlanta firmalarının göz doldurup, gönül okşayan ama cüzdanı boşaltan reklamlarından sonra; sonunda arz-talep dengesi de kurulmuş oldu.
            Böyle; evlilik yıldönümleri, doğum günleri, sevgililer günü gibi günleri erkekler alaya alıp uzaklaşa dursun; hanımlarda büyük bir gayretle bugünlerde eşlerinin yakasına yapışıyorlar. Tabi ki böyle günlerde esnafın keyifli olması ve ticari anlamda bazı sektörlere canlılık getirmesi işin ayrı bir boyutu. Esnaf kardeşlerimiz ve çiçekçilerimiz adeta böyle günleri iple çekiyorlar… Şimdi inkar mı edelim yani.
       Bir evlilik danışmanı olarak, evliliği canlandıracak, sorunlara bir nebze olsun mola verdirecek ‘özel günlerin kutlanması’ konusunu onaylıyorum.’ Hediyeleşme’ ve ‘kalplerin ısınması’ kabilinden her vesileye önem veriyorum. Tabii ki böyle günlerin kişilerin inanç, fikir ve gelenekleri açısından tartışılabilir; kişilere, ailelere özel değerlendirilebilir buluyorum. Bu meselenin bir tarafı... Hazır konu pırlantadan açılmışken; ben aslında aileyi ve eşleri ilgilendiren başka bir taraftan bu meseleyi değerlendirmek istiyorum. Hanımlar; çiçek, böcek, pırlanta bekleyedursun; beyler de alayla mı, sempati ile mi, kaçarak mı yaklaşacaklarına karar veredursunlar. Benim size anlatacaklarım başka...         
      30 yıldan fazla bir süredir evlilik danışmanlığı yapan, BEŞ SEVGİ DİLİ kitabının yazarı Dr. Gary Chapman’ın kulaklarını çınlatayım biraz. Sevgili meslektaşım Dr. Chapman; eşlerle çalışırken eşler arasında ve genel olarak insanların sevgisini beş farklı şekilde ifade ettiğini gözlemlemiş. Ve deneyimlerini ‘beş sevgi dili’ olarak kategorize etmiş. Eğer eşler arasında bu ‘sevgi dilleri’ uyumlu ise ne ala! O zaman evlilikte tadından yenmez mutlu süreçler devam eder. Eğer bu sevgi dilleri uyuşmazsa, zıt beklentiler ve hayal kırıklıkları sürer gider. İşte biz danışmanlar; bazen eşler arasındaki sevgi dillerini tespit etmek için mini testler yaparız. Böylece onların sevgi dillerini açığa çıkarmaya, farkındalık oluşturmaya çalışırız. Bu beş sevgi dili: 1.Onaylayıcı cümleler, 2.Kaliteli zaman geçirme isteği, 3.Hediye alıp vermek, 4.Hizmet davranışları, eylemleri, 5.Fiziksel temas. Evet siz de kendinizi bu teste tabi tutup bakabilirsiniz. Bakalım sizin, eşinizin, ev halkının sevgi dili nasıl; ya da kimlerde ‘hangi sevgi dili en baskın’?  
       Şimdi sizlere, danışanlarımdan bir çiftin şirin ama dokunaklı hikayesinden bir anekdot paylaşmak istiyorum. Yetmişli yaşlarında bir karı-koca benden danışmanlık talep etmişti. Önce beyefendi başvurdu. Eşinden birçok şikayetleri vardı. İkinci görüşmeye eşini de elinden tutup getirdi. Çok tatlı, sempatik, bilinçli, görmüş-geçirmiş bu çiftimizin de her evlilikteki gibi bazı sorunları vardı. Ama daha çok şikayetleri olan ve taleplerinin karşılanmadığını düşünen sevgili amcamızdı. Seanslarımızın üçüncüsüydü galiba, bir süreçte ikisinden de ‘eşlerinin en beğendikleri üç özelliklerini’ sırayla saymalarını istedim. Önce teyzemiz başladı. Büyük bir dikkat ve özenle 3,4,5...özellik sıraladı: ‘Çok cömerttir, çok iyi bir babadır, evine çok düşkündür, namusludur, beni hiç kimseye muhtaç etmedi, harama bakmaz, çok temiz ve düzenlidir...’Evet sıra amcamıza geldi: Tık yok! Alayla şaşkınlık içinde bir ifadeyle,  hiçbir şey söylemeden bekliyor. Teyzemizin gözleri doldu. ‘Bak bir şey bulamadı..’ dedi ve başladı konuşmaya: ‘…Yıllardır çocuklarıma çok analık etti desen ya…Çok temizdir, namusludur, çocukların bütün ihtiyaçlarını yerine getirdi, ben yokken onlara çok güzel terbiye verdi, çok tasarrufludur.. desen ya…’gibi sitem dolu cümleleri sıralarken bir yandan da gözlerinden yaşlar boşandı. Amcamız da biraz durup düşündü, düşündü ve bana dönerek ‘Babası, annesi iyi insanlardı demiş miydim?’ dedi.
      Evet şimdi hep beraber düşünelim mi sevgili beyler, hanımlar. Evliliğinde daha mutlu, huzurlu olmak isteyenler. .Bizim için anlamlı olan ne? Ailemiz için hangi güzel anlar, günler, davranışlar değerli? Muhabbeti sıcacık kalbimize yerleştirecek şeyler, ortamlar, sözler neler acaba? Hadi biraz da bunlara kafa yoralım. Yani demem o ki; tok insan yemek düşünmez, hayal etmez, işine-gücüne bakar. Enerjisini kaldığı yerden hayata ve ailesine verebilir. Üretebilir, paylaşabilir, pay edebilir, çoğalabilir..
      Hep şu ‘sevgililer günü’ gibi ‘şaibeli’ günler yüzünden oluyor bütün bunlar. Ne yapsak, ne eylesek! Hele hele şu diziler, reklamlar yok mu! Hanımları, çocukları azdırıp; eşlerinden, anne-babalarından neler de talep ettiriyor ya hu! Bütün suç sürekli çiçek-böcek-tatlı söz isteyen, pırlanta isteyen hanımlarda.. Ya da eşinden güzel bir karşılama bekleyen, sıcacık ,güzel bir sofra bekleyen beylerde..
    Herkes iki tatlı söze, bir güzel bakışa hasret! DİLE GEL EY SEVGİ! Şöyle söyle:
   -Benim için çok değerlisin. Sen olmasan ben ne yapardım! Senin gibi güzel pilav yapan yok.. Evimiz gibi rahatı yok.. Ay ne güzel tam da sevdiğim tatlıdan almışsın, çok canım çekmişti.. Bu gün senin sevdiğin gibi pişirdim.. Sen ne güzel baktın bana öyle.. Eline sağlık hanım ya ne iyi olmuş. Ne güzel düşünmüşsün, öyle yapalım.. Senin yardımın olmasa ben yetiştiremezdim.. İkimiz de yorulduk, bir yorgunluk kahvesine ne dersin? Bunu bana söylemen çok iyi oldu.. Her şeyin farkında olman ne güzel.. Beni çok duygulandırdın.. İnşallah beraber yaşlanırız daha çok güzel günler göreceğiz.. Boş ver.. Bunlar da geçer.. Hallederiz.. En kötü günümüz böyle olsun…
 
 
 

Yorumlar 2
Hayat 15 Şubat 2018 21:34

günler...günler...günler...hayat akıp geçip gidiyor. bizi günlerle kandırıyorlar. sevgi her zaman lazım. bir gün değil hergün sevgi olsun...

Besim Tataroğlu 14 Şubat 2018 14:13

Zâlim kapitalist sistemin reklamlarla bezenmiş çirkin yüzünü ipliğine pazarını oyununu çok güzel dillendirdin kalemine yüreğine saglik

Yazarın Diğer Yazıları