Gönül NART

ÇOCUKLAR AYNADIR

Gönül NART

Benim çocuklarım üç-dört yaşlarındayken gözlemlediğim bir şey vardı: Özellikle küçük oğlum, konuşurken tuhaf bir mimik ve hep belli bir kelime kullanıyordu. Onu izlerken tekrar tekrar yapınca çok komik bir şekilde anladım ki; aslında benim belli-başlı mimiklerimi  kopyalıyordu. O zamana kadar bazı kelimeleri ne kadar sık kullandığımı, kızdığım zaman ne kadar sıklıkla ‘cık cık cık’ dediğimi, onu uyarırken nasıl el-kol hareketleri yaptığımı ve daha birçok şeyi onun yüzünde ayna gibi seyretmiştim. Hem anneliğimden hem de bu kadar yıllık meslek hayatımdan da edindiğim tecrübeden yola çıkarak; çok net olarak diyebilirim:Çocuklar aynadır. Bizim yansımalarımız; bizden ve de çevrelerinden yansıttıkları halleri gösteren aynalarımızdır
 
Gelişim Evreleri Ve Yansıtma:
 
Biz gelişim uzmanları çocukları değerlendirirken doğal olarak; gelişim evrelerine göre ele alırız. Her dönemin kendi özellikleri ve doğası vardır. Her çocuk bireysel farklılıklar göstermekle birlikte belli dönemlerde benzer davranışları sergilerler. Özel çocuklar hariç hemen hemen hepsi belli aşamalardan geçerler. Fakat şu gerçek çok açıktır ki; hemen hemen tüm çocuklar gözlemleyerek, merak ederek, çevrelerindeki ve fıtratlarındaki özelliklerden yararlanarak gelişirler. Onlar büyür ve gelişirken; yüzyıllardır tartışılan kadim konular da devam eder: Çocuk gelişiminde en etkili olan şey nedir? Çevre mi, genetik mi, eğitim mi, aile mi? bilimsel araştırmalar devam ederken insana dair de tabii ki her gün yeni bilgilerle yüzleşiyoruz. Pedagojinin penceresinden bakınca; çocuklar üzerinde aile, okul ve de dahil olduğu tüm sosyal ortamların etkisi yüksektir. Doğal olarak da çocukların emici zihinleri ve ruh dünyaları herşeyi içine alıp sonra da yansıtacak hale gelir. Küçücük bir bebek yavaş yavaş annesiyle güçlü bağlar kurduktan sonra gözlem yapar ve daha bir yaşına gelmeden basit bazı hareketleri kopyalamaya başlar. Çocuklar özellikle 2-4 yaş döneminde yoğun olarak taklit dönemindedirler. Anne-babaları taklit ederler, kardeşlerini, evde kim varsa onları taklit ederler. Bu da bir nevi davranış bilgi ve verileri işleyip yansıtma biçimleridir. Daha sonraki kritik gelişim evrelerinde de başta ebeveynler olmak üzere; herkesle etkileşime girerler, rol modeller belirlerler, özenirler, yine birilerini ve bir şeyleri taklit ederler. benim söylediğim yansıtma özelliği de işte bu etkileşimlerin bir şekilde dışa vurumudur. Tam anlamıyla bir taklitten bahsetmesek de kesinlikle yansımalardan bahsedebiliriz.
 
Çocuklar Ve Yansıttıkları Şeyler:
 
Peki o zaman bakalım hep birlikte acaba çocuklar neleri, nasıl yansıtıyorlar? Çocuklar varlıklarıyla, duygu, düşünce, davranışlarıyla, oyun, etkinlik ve uğraşlarıyla birlikte bir şeyleri yansıtırlar. Bu bağlamda yansıttıkları şeyler, ortamlar ve de yansıtma biçimleri farklılıklar gösterir. Bizim için önemli olan şey; çocukların duygu, düşünce, kişilik ve ihtiyaçlarını doğru yansıtıp yansıtamamalarıdır. Çocuklar acaba kendilerini ifade edebiliyor mu? Kendileri olmalarına ve fıtratlarında barındırdıkları özellikleri sergilemelerine izin veriliyor mu? Asıl çocuklar için düşünmemiz gereken şey budur bence.Şimdi hep beraber bakalım çocukların enstrümanları ve yansıtma araçları neler olabilir:
- Çocuklar cıvıl cıvıl sesleri ve tatlı gülüşleriyle; mutluluğu ve doğallığı yansıtır
- Bebeklikten itibaren gülümseme ve ağlama davranışlarıyla; huzurlu olup olmadıklarını yansıtır.
- Uyku düzenleri, yeme davranışları, beden duruşlarıyla sağlıklı olup olmadıklarını yansıtır.
- Seçtikleri hikaye ve masallarla; ilgi ve meraklarını yansıtır.
- Şarkı söyleyerek, dans ederek, hoplayıp zıplayarak; beden dillerini, aktifliklerini yansıtır.
- Oynadıkları oyunlar; kişiliklerini, duygularını yansıtır
- Hayali arkadaşlar; yalnızlıklarını, ilgiye muhtaç olduklarını, hayal güçlerinin sınırlarını yansıtır.
- El sanatları ve ilgilendikleri uğraşlar; duygularını, hayallerini, becerilerini yansıtır.
- Sordukları sorular, ilgilendikleri konular; meraklarını, keşif becerilerini, öğrenme arzularını yansıtır.
- Pasif hareket ve davranışları; ürkekliklerini, içe kapanıklıklarını, bastırılmışlıklarını. cesaretsizlik lerini yansıtır.
- Sordukları sorular ve kurdukları bağlantılar; algı ve zeka düzeylerini yansıtır.
- Okula karşı gösterdikleri tutumlar, istek ve isteksizliklerini, uyum sorunlarını, başarı ya da başarısızlıklarını yansıtır.
- Bakışları, duruşları, yakınlaşmaları ya da uzaklaşmaları; ihmal,ilgisizlik, istismar gibi sorunları yansıtır.
- Aşırı hareketlilikleri; hiperaktivite, dürtü kontrol ya da kontrolsüzlüklerini, sabır, sebat ya da kararlılık gösterip göstermedikleri yansıtır.
- Alt ıslatma, tırnak yeme, takıntılı hareketler, duygusal sorunlarını yansıtır.
- Anne, baba ya da diğer yakınlarıyla kurdukları duygusal ilişki biçimi; bağlılık, bağımlılık ya da güvenli ilişkilerin varlığını ya da yokluğunu yansıtır.
- Yemek yeme alışkanlıkları, yaptıkları tekrarlayan davranışlar; bazı takıntıları, korkuları, kaygıları yansıtır.
- Çocukların bebekliklerinden itibaren sürekli ağlamaları, mızmızlanmaları, mızıkçılık yapmaları; bazı kişilik ipuçlarını yansıtır.
- Çizdikleri resimler; hayallerini, ev ortamlarını, ailelerini, arzularını yansıtır.
- Konuşma biçimleri, sözleri; aileden aldıkları kazanımları ve ifade becerilerini  yansıtır.
-Taklit ettikleri kişiler; ailede ve çevrede en çok etkileşime girdikleri kişileri yansıtır.
- Arkadaşlarıyla, akranlarıyla tartışmaları, kavgaları; aile içi kavgaları ve çatışmaları yansıtır.
- Pasif,saldırgan,atılgan ya da girişken olmaları; ailede ve çevresinde kendisine sunulan geliştirici ya da ket vurucu ortamları yansıtır.
- Çocukların davranışlarında sınır koyamamaları; aileden gelen sınır kavramlarını, baskı ya da özgürlük alanlarını yansıtır.
- Merhamet duyguları ve duyarlılıkları; aileden ve çevreden alarak oluşturdukları değerler bütününü yansıtır.
- Çocukların sorun çözme biçimleri; ailede verilen rolleri, sorumlulukları ve pozisyonlarını yansıtır.
Dah bu listeye onlarca madde ekleyebiliriz. Tabii ki bir pedagog olarak şunu açıklamam gerekir: Bu saydığım durum ve konular genel olarak ortaya çıkan konulardır. Ve en önemlisi de normal gelişim seyri gösteren durumlarda bile ortaya çıkabilecek sonuçlar olabilir. Daha karmaşık ve patolojik problemler için uzmanlar yeterince çalışmalar yürütüyor. Bazı durumlar çocuktan çocuğa, aileden aileye, ortamdan ortama değişiklik gösterebilir. Burada asıl amacım; çocukların benzer durumlarda, benzer şekilde etkilenebileceği gerçeğini vurgulamak. Çocukların yansıttığı göstergelerden yola çıkarak, en önce anne-babalar, daha sonra da çocukla muhatap olan her yetişkinin dikkat etmesi gerektiğini hatırlatmak.
Çocuklarla çalışan uzmanlar olarak bizler; sorunlu bir çocukla yola çıkarken, önce onu tanımaya çalışırız. Onunla önce iyi bir iletişime geçerek çeşitli ipuçlarını yakalamaya çalışırız. Tabii ki bunun nedeni de sorunu ve sebebi bulmaya çalışmaktır. Burada her uzman; çeşit çeşit yöntem ve terapi teknikleri kullanır( oyun terapisi, objektif ve projektif testler, resim yorumlama, hikaye, drama vs). Bu işin profesyonel tarafı. Fakat çocuklarla muhatap olan herkesin bilebileceği ve gözlemleyebileceği konulara ışık tutmak istedim.
Öncelikle anne-babalar ve de çocukları seven, değer veren tüm yetişkinler olarak hepimize yeniden hatırlatmak isterim: Çocuklar aynadır. Yukarıda da saydığım gibi birçok şeyi yansıtır. Biz asıl bu muhteşem varlığı bir prizmaya da benzetirsek; en önemli yansıtması şu olmalıdır: Çocukluğunun ve fıtratının ona verdiği tüm özellikler. Yani derim ki çocukların o güzel yüzlerine ve gözlerine bakın lütfen. Ne görüyorsunuz? Işıl ışıl parlayan gözler; cıvıl cıvıl cıvıldayan sözler, doğal bir hareketlilik ve mutluluk hissi uyandıran doğal davranışlar... Bunlar varsa doğal akış devam ediyor demektir. O zaman bizlerin de çocuklar adına umut ve cesaret hissetmemiz için de sebeplerimiz var demektir.
 
-
 
 

Yazarın Diğer Yazıları