Atabay ÇELİK

İKİNCİ ÜNİVERSİTE

Atabay ÇELİK

Geçen günlerde bir yayın dağıtım merkezine gittim. Merkezde çok sayıda test kitabı, yardımcı kaynaklar ve soru bankaları bulunuyor. Okul çıkışında birçok talebenin ziyaret edip, oralardan alışveriş yaptığına şahitlik ettim. Mesleğimiz öğretmenlik olunca sık sık kitabevi havası almadan, matbaa ve yeni yayımlanmış kitap kokusu almadan bir yanımız eksik kaldığını düşünürüz hep.
Kitabevine gelen talebeler, test kitapları, soru bankaları ve YKS fasikülleri alırken tatlı bir heyecan içindeler. Birkaç talebeyi izledim yarışa erkenden başlamışlar, oyuna hızlı girmişler, kendilerince sınav sonunda iyi bir üniversite ve fakülte kazanmak istiyorlar.
Çok güzel bir heyecan... Çocukların heyecanı görmeye değer. İddialılar, yarışı son hızla sürdürmeye kararılar. Tıp, mühendislik, ilahiyat, uluslararası ilişkiler vs.
Bir grup talebeyi izlerken kendime engel olamadım ve sohbetlerine katıldım. Kendilerine “ikinci üniversiteyi nerede düşünüyorsunuz, ikinci üniversite nasıl olacak” diye bir soru yönelttim, şok olup sustular. Biraz sessizliğin, şaşkınlığın ardından maksadımı anlamaya ve bir cevap bulmaya çalıştılar, birbirlerine bakarak kafa salladılar. “Hocam hele bir üniversiteyi kazanalım daha sonra ikinci üniversiteyi düşünürüz” diyerek sorumun asıl cevabını askıya aldılar.
Bundan yirmi beş otuz yıl evvelki şartlar ve imkânlar bir üniversiteyi kazanmak ve okuyup bitirmek açısından oldukça sınırlıydı. Dinlediğimiz hatıralarda da, kıt kanaat imkânlarla zoraki bir diploma alınabilirdi. Şimdilerde ise imkân, şartlar ve zorunluluklar tüm gençleri ikinci bir üniversiteyi okumaya zorlamaktadır. İsteyen birçok talebe ikinci bir diplomaya az bir gayretle sahip olabilecek imkânlara sahiptir.
Ben burada talebelerimizin mesleki formasyon kazanma çabalarını-ister bir ister iki diploma ile- takdirle karşılıyorum. Meslek ve branşlarında en iyisi olmalarını öneriyorum.
İkinci bir üniversiteyi gündeme getirirken şöyle bir öngörüm var: Bir grup öğrenci öğrenim süreleri içerisinde sadece okul dersleriyle ilgileniyorlar, vize, final dönemlerinde fotokopi merkezlerini hareketlendirip, sadece eski yılların sınav soruları üzerinden bir çalışma ve ders geçme yöntemini benimseyip iki yıl, dört yıl, altı yıl vs. okula gidip geliyor. Asgari şartları, törensel olarak yerine getiriyor ve mezun oluyor. Bir grup talebeleri hiçbir etkinlikte, STK çalışmalarında veya Gençlik teşkilatlanmalarında görmek mümkün değil. Mezuniyetten sonra KPSS kurslarının potansiyel müdavimleri desek yerinde olur. Mezun olup iş görüşmesine geldiklerinde hemen tanırsınız onları. Kendi öz geçmişlerini yazamayanlarına, kendi mesleği ile ilgili 5 cümleyi peş peşe kuramayanlarına ve birçok tedirginlik ve tecrübesizliklerine rastlarsınız…
Başka bir öğrenci grubunda ise kendi alan ve bölümlerinde derinlemesine bir gayret var. Proje çalışmaları, yabancı dil öğrenme gayreti var. Yazılım, kodlama, ar-ge, innovasyon, yurtdışı hedefleri, STK çalışmaları, yardım faaliyetleri, teşkilatlanma faaliyetleri, yetim çocuklar, köy okulları, davet ve tebliğ, tasarım, proje yazma, e-ticaret, reklamcılık ve saymakla bitiremeyeceğim bir sürü alanda koşuşturuyorlar. Kendi kurdukları komisyonlar, topluluklar ve kulüpleri daha iyi yönetebilmek için çalınmadık kapı bırakmıyorlar.
Eğitim, davet ve yardım faaliyeti yapan birçok teşkilat veya vakıflarda görevler alıp, çok başarılı işler yapıyorlar.
Ölçeği öyle büyütenler var ki tahsil gördüğü fakülte ve bölüm bir anda gözlerinde küçülüveriyor az bir enerjiyle bölümü bitireceğine olan inançları kat kat artıyor. Sosyal ve siyasi faaliyetleri güzel yürüten ve başarılı olanların akademik başarılarına da çoğu kez şahit oldum. Bu grup talebeler mezun olduklarında, bir iş görüşmesini daha bir özgüvenle yapmakta ve göz doldurmaktadır. CV’lerini okuduğunuzda bu tecrübeyi, birikimi ve enerjiyi hissedersiniz. Ders kitaplarının dışında okudukları kitapların, katıldıkları seminerlerin, yazdıkları cümlelere nasıl yansıdığını görürsünüz. Bir iş yerinde iş başı yapınca sevk, idare ve disiplin konusunda farkı fark edersiniz.
Demem o ki, ders kitabını bile okumadan sadece fotokopilerden edindiği malumatlarla bir üniversiteden mezun olan gençlerimizden üretime dayalı bir meslek hayatı beklemek zordur. Öğrenim süresine birçok faaliyeti, projeyi, deneyi, geziyi, gözlemi sığdıran teşkilatlanma çalışmalarını ilmek ilmek yürüten, kimseden emir beklemeden, durumdan vazife çıkaran gençler her alanda üretimin mimarı olacaktır. Aldıkları her sertifika, kazandıkları her bilgi ve beceri, edindikleri her tecrübe, aldıkları formasyona, hak ettikleri diplomaya yeni bir değer daha katmaktadır.  Bu gruptaki gençler, kendi meslek ve branşlarında çok başarılı işlere imza atmaktadırlar. Medeniyetimizin inşası için nice projelerin baş aktörü olacaklardır. Öğrenim hayatları boyunca liderlik vasfını kazanmışlardır. Aralarından insanlığa büyük hizmetler üretecek onlarca yönetici, akademisyen ve iş insanı çıkacaktır. Çünkü onlar bir diploma alsalar da iki üniversiteden mezun olmuşlardır.

Yorumlar 2
Dilfikar 06 Ekim 2019 12:24

Allah razı olsun... Derdimizin tercümanı olmuşsunuz. Eğitimciler, aileler ve öğrencilerimiz için dikkate alınması gereken bir yazı....

Yazarın Diğer Yazıları