Ali MADEN

Koramaz ve Zamantı yöresinde Düğün gelenekleri-16

Ali MADEN

Adana’dan aldım hıyar
Alım yeşilim boyar
Yavaş vurun davulcular
Kara yerde babam duyar

Elinizden eliniz den
Kurtulayım dilinizden
Yeşilbaşlı ördek olsam
Sular içmem gölünüzden
( bu beyit nakarat)

Sofrada gümüş kaşığı
Atladım geçtim eşiği
Kızlar evler yakışığı
İşte koydum gidiyorum
Sılayı terk ediyorum  

Ana kızın çok muydu?
Bir kız sana yük müydü?
Koca mahallenin içinde 
Hiç isterim yok muydu?

Sizin dutlar bizim dutlar
Altında yayılır atlar
Hiç oğlunuz yok muydu?
Emmim dayım muhannetler
İşte koydum gidiyorum
Sılayı terk ediyorum

Bu beyitler anlaşıldığına göre babası ölmüş, gurbete gelin giden bir kızın amcasına, dayınsa sitemidir.

Kınayı yakanlar oradan ayrılır, gelinkızın arkadaşları o gece gelinkızla birlikte kalırlar.

Gelinin kınası yakıldığına göre oğlan tarafının düğün evinde yarın için yapacağı bir iş daha vardır. Gelin almaya gi¬decek kadınlar seçilecek. Damadın bir yakını, yengesi, ablası veya kız kardeşi, o akşam düğün evinde bulunan genellikle evli genç kadınlara, taze gelinlere gelinlik kızlara “yenge ol” diye teklif edilir. Buna “yenge binmek” denir. Bunu seçerken kimseyi küstürmemeye dikkat edilir. Gönüllü olanlar, teklif bekleyenler, teklif edilmesi gerekenler göz önünde bulunduru¬lur. Damadın en yakınlarından birisi “baş yenge” olur, ertesi gün yapılacakları o organize eder. Yenge binecekler sabahtan en yeni elbiseleri giyerler. Gelinlerin sandıkta elbiseleri mut¬laka olur. Evlenirken alınmıştır ama genç kızlardan giyecek yeni elbisesi olmayalar olabilir. Bunlar da komşu kızından, ge¬lininden, ya da bir yakınından bedenine uygun elbise kimde varsa ondan ödünç elbise alır. (Bunlar o zamanlar gayet olağan şeylerdi).

Diğer taraftan damadın evinde bir hazırlık daha vardır. Maddi durumu yerinde olanlar, tek oğlu olanlar, düğününde yemek yedirme dileğinde bulunanlar, ilk defa oğlan everenler, isterlerse tüm köylüye yemek yedirirler. Buna “hâtim yemeği” denir. Eğer düğün yemekli ise oğlan tarafında bunun hazırlığı düğünle birlikte başlar. Aylar öncesinden besiye çekilen ko-yunlar, bir gün önceden kesilerek hazırlanır. Pilav için nohutlar ıslatılır, yemekte kullanılacak diğer malzemeler hazırlanır.
 
Dini Nikâhın Kıyılması

Damat ve gelinkızın kınaları yakıldıktan sonra, dini nikâhları kıyılır. Dini nikâha damat ve gelinkız katılmaz. Ba¬baları, babaları yoksa aile büyükleri gelinden ve damattan vekâlet alır. “Nikâh için vekâletini bana verdin mi?” diye üç¬kere sorar, o da her defasında “verdim” der. Gelinin ve damadın vekilleri, nikâhı kıyacak imam, iki de güvenilir kişiden şahit birlikte damadın evinde bir araya gelirler. Bu toplantı mümkün olduğu kadar gizli tutulur, yanlarına başka kimse alınmaz. Nikâh esnasında kapı açılıp kapatılmaz, açma kapama ile ilgili hiçbir hareket yapılmaz. Böyle olursa nikâhın ve damadın bağlandığına inanılır, karı koca olamazlar. Mesela hocanın nikâh kıydığı bir anda birisi cebindeki çakıyı açıkken kapatırsa damat’ın bağlanacağına inanılır. Bundan dolayı nikâhın kıyılma-anı gizli tutulur.

Gelin Alma

Kına almanın ertesi günü gelin alma günüdür. Bu gün ya perşembedir ya da pazardır. Töre gereği başka gün gelin alın¬maz. Yengeler sabah erkenden süslenip, sürmelendikten sonra oğlan evinde toplanıp birlikte kız evine giderler. Sabah kah¬valtısını orada yaparlar ve gelin kızı giydirip hazırlarlar. Gelin bu günkü gibi gelinlik giymez. Düzende dikilen elbiselerinden birini giyer, başını ve yüzünü kapatacak biçimde al duvak örtü-lür. Bu günkü gibi makyaj yapılmaz, gelin ve yengeler sadece kaşlarını alır, gözlerine sürme çekerler. Gelin hazırlandıktan sonra yengeler tekrar oğlan tarafına gelirler. Herkes erkenden ev ve ahır işini bitirir, karnını doyurur, güzel giysilerini giyer, davul zurna gelin alma havasını çalar, oğlan başı, oğlan tarafında; kız başı, kızın evinin önünde toplanır. Her iki tarafta da kendi tarafındaki düğün alanına gelenlere şeker sigara ikram edilir. Şerbet dağıtılır. Gelin, tipi, boran dinlemez, o gün mutlaka gider. Kar, kış olup olmaması şansına, Tipi, boran da olabilir, kış aylarının güzel, güneşli günlerinden biri de. Hava tipili ise açılır umuduyla biraz beklenebilir. Herkes hazır olduktan sonra, önde bayrak, sonra davul, zurna, arkasında büyükler, sonra seğmenler, en arkada da yengeler, kız evine doğru yola çıkılır. Kız tarafı karşılamaya hazır vaziyette beklemektedir. Varınca ilk önce bayraktar bayrakla selamlar, büyükler selam verir, karşıdakiler de aynı şekilde selam alırlar. Eğer silah atılacaksa kız evine varınca kız ve oğlan tarafı karşılıklı olarak silah atarlar. Biz geldik… Hoş geldiniz gibi. Kız tarafının bazı istekleri olur. Oğlan tarafından kaynatanın, bazı yakınlarının, özelikle oynamayı bilmeyenlerin davul zurna eşliğinde oynamasını isterler. Şakayla karışık bazı zorluklar çıkarılır.
Bir kısmı dışarıda böyle şeylerle uğraşırken kız evinde gelin kızın hüzünlü vedası vardır. Uzun, uzun sarılıp ağlaşılır. Davul zurna “gelini ağlatma” havası çalar. Bu arada gelinin çeyizleri; yatak yorgan, varsa halı, kilim, şal yorgan, gidecek neyi varsa gençler tarafından damadın evine taşınır. Gelin san¬dığını hemen vermezler. Üzerine gelinin kardeşlerinden biri oturur. Bir miktar para olarak, sandık bastırığı almadan inmez. Diğer kardeşlerden biri de gelinin çıkacağı kapıyı tutar ve kapı bastırığı parasını almadan açmaz. Bu işler halledildikten sonra gelinin çıkmasına müsaade edilir. Gelinin yakınları: babası, amcaları, dayıları, kız başının büyükleri gelinin çıkacağı baş kapının önüne dizilirler. Al duvaklı gelin al duvağının altında ağlayarak baş yenge önde olmak üzere kapıda dizilenlerin (paltosunun veya ceketinin) eteklerini öperler (ellerini öpmez-ler). Aynı anda baş yenge önüne kuşandığı önlüğü açar, eteği öpülenler önlüğün içine bahşiş atarlar.
Bu adetler yerine getirildikten sonra bayraktar bayrağı ile kız tarafında olanları selamlar, büyükler “Allah’a ısmarla-dık” der. Bayraktar önde, davul, zurna ile seğmen yola çıkar. Sonra iki yenge gelinin koluna girerler, “sepetiçi” gelin aynasıyla gelinin önünde (yolun açık ve aydınlık olsun anlamında),  yengeler arkada, seğmenlerin peşine takılırlar. Bu ayrılışta kesinlikle iki tarafta silah atmaz. Küfür olarak yorumlanır, bu yüzden kavga bile çıkabilir. Oğlan tarafına varınca silah atılabilir.

Köyün nüfusu azken, damat va gelinin evleri birbirine yakındır. Gelin, köyün etrafından dolandırılarak daha uzun yoldan damadın evine götürülürdü.  Kar diz boyu. O zamanlar üç, dört parçadan ibaret olan çeyiz bir eşeğe yüklenir ve seğmenin önüne katılır. Arkadan gelenlerin rahat yürümesi için, gençler önde çığır açarak giderler. Mutlaka mezarlığın yanından geçerek gidilir. Bunun maksadı: mezarlığın yanında durarak ahirete göçenlere dua etmek, geline de; “sonunda geleceğin yer burası, evine barkına sahip ol, kimsenin kalbini kırma, vardığın yerde iyi geçin” öğüdünü vermektir. Nüfüs çoğalıp köy genişledikçe buna gerek kalmadı, bu gelenekte unutuldu 

Davul, zurna uygun havalar çalarak gelini menziline ulaştırmaya çalışılır. Böylece gelin hanım, gâhi mutlu, gâhi mutsuz günler geçireceği; hayırlı evlatlar yetiştireceği, ümit dolu, mesuliyetli bir adımla, damatla birlikte yeni bir yuvanın temellerini atmış olurlar.

Devam edecek
 

Yazarın Diğer Yazıları