Rafet URAL

Yamyam farelere dikkat!

Rafet URAL

Merhaba değerli okurlarım.
Bu hafta sizlere içimizdeki hainleri neden fark edemediğimizden bahsedeceğim.
Bizlerle yer bizlerle içer yanımızda yer alır ama bizden değildirler.
Dinimizde münafık denir böyleleri için. Geçenlerde bir yazı okumuştum.
O yazı bu konuyu nasılda özetlemiş.
Çok bilindik bir hikaye değildir. Eski gemiciler bilir.

Gemilerin ahşaptan yapıldığı dönemlerde, en büyük deniz güçlerinden birisi olan İngiliz Donanması’nın başı farelerle derttedir.
Doğal tek düşmanı olan kediler de bir kaç tanesini mideye indirdikten sonra bu kemirgenlerin peşini bırakıyor, kalanlar gemilerdeki erzak ve geminin ahşaplarına zarar vermeye devam ediyorlarmış.
Uzun bacaklı İngiliz ağabeyler düşünmüşler ve bir yöntem geliştirmişler.
Şöyle ki;

İngilizler bir fareyi canlı olarak yakalayıp boş bir tenekeye koyar, yakalanan farenin bu tenekede günlerce aç kalmasını sağlarlarmış. Fare iyice aç bırakıldıktan sonra, başka bir küçük fareyi bu aç farenin yanına koyup, doğanın başlıca kurallarından birisi olan güçlü olanın zayıfı ezdiği kuralı işlemeye başlıyor ve günlerce aç bırakılan büyük farenin küçük fareyi yemesiyle sonuçlanmasını sağlamışlar.
İlerleyen günlerde bu işlemi birkaç kez tekrarlamaya başlarlar ve aç bırakılan farenin yanına kendi cinsini yemeye alışıncaya kadar sırayla başka bir fare koymaya devam etmişler. Her yeni fareyle biraz daha semiren ve güçlenen fare kendi ırkını yiyerek yamyamlaşmaya başlar.
Bu fareler, davranışlarına uygun olarak “yamyam fareler” olarak adlandırılmaya başlanmış.
Bu yöntemle güçlenen ve irileşen fareler geminin içine bırakılmaya başlanmış. Gemide gezinen güçlü ve iri yamyam fare, ırkdaşı diğer fareleri ürkütmeden onların yanına kolayca yaklaşıp sonrasında da onları yemeye başlar.
Böylelikle geminin, sorunsuz bir şekilde ve sıfır maliyetle farelerden arındırılması temin edilmiş oluyor. Çok eski yıllardan beri bu yöntemi uygulayan İngilizler, böylece gemideki fare sorununu oldukça kolay bir biçimde ortadan halletmeyi başarmıştır.

Düşmanlarından, aynı kandan, aynı renkten, aynı kokudan olan bir başka dostla kurtulmanın yolunu bulmuşlardır.

Fareler, gemilerin en eski çalışanlarıdır aslında. Bazıları geminin omurgası konurken orada bulunan farenin bilmem kaçıncı nesil torunudur. Onlar geminin en küçük detayına kadar her yerini bilirler. Gemi neye dayanır? Onlar bilir. Delik nerede açıldı? Onlar bilir. Kaç kuvvette rüzgâra kirişler dayanır? Onlar bilir. Dalgaların şiddetine gemi dayanır mı? 
Onlar bilir… Bile bile kemirmekten de geri durmaz!…


Bunu bütün Ortadoğu’da insanlar üzerinde de denemişler, başarmışlar ve başarmaktadırlar.

O halde ne yapmalı?
İçimizdeki hemcinsimiz yamyam farelere karşı sürekli olarak teyakkuzda olunmalı onlara yem olmaktan kendimizi korumalıyız. 
Deşifre olup bertaraf olanların yerleri daha soğumadan iştahla doldurmaya çabalayanların kavgaları da  huzur arayan insanları sıkmaya başladı artık.

Aramızda dolaşan fırsatçıların, menfaatçilerin şirinliklerine, sahteliklerine artık eskisi gibi de  inanmıyoruz.

Bizi de yıllar boyu, içimize eğitilmiş, semirmiş, beyni yıkanmış yamyam fareler sokularak yok etmek istediler.
Aramızdalar.
Lütfen bu Yamyam Farelere dikkat...
 

Yorumlar 1
Fadime SÖZÜGÜZEL 02 Eylül 2022 10:46

Haklısınız hocam. Herkese güvenmemeli, ne çok güvenip çok sevip ne de düşman olmalıyız. Elinize emeğinize sağlık.

Yazarın Diğer Yazıları