Rafet URAL

Laf Söylemiş Bal Kabağı

Rafet URAL

Az ve ez cümle yazacağım, uzun yazmayacağım. Hatta yazıp yazmama konusunda bile kararsız kaldım, duramadım yazayım dedim.  Yazı boyunca sağduyulu, sabırlı ve düşünceli davranacağıma dair söz veriyorum.
Ulusal yayın yapan bir gazetede yazan, televizyonda program yapan, reytinglerde yere çakılan,  ara ara gündemden düşen, düşerken tutunmaya çalışan, kısacası Nagehan Alçı dersek daha doğru tanım yapmış oluruz.  
Geçtiğimiz hafta içinde koronavirüs salgınının eğitim hayatına yansımalarını konu aldığı yazısında öğretmen ve öğrenciler için "rahata alıştılar" ifadesini kullanmış.
Hatta sadece yazmamış  'öğretmenler rahata alıştı' diye başlık atmış.
Anadolu’da bir deyim vardır, sırf laf söylemiş olmak için konuşan insanlara denir. Sözlükte de bolca bulunur, 'laf söyledi balkabağı' diyerek, oracıkta konuşmaya son verilir.
Anadolu zengin bir kültür, bu tip durumlar için onlarca deyim türetmiş sevgili atalarımız, hepsini buraya alsak mürekkep ve kağıt yetmez ama ben birkaç tane daha ekleyeyim.
Belki birileri üstüne alınır!
Çok konuşan çok yanılır.
Lafla peynir gemisi yürümez.
Az söyle çok dinle.
Eğri oturup doğru konuşalım.
Ağızdan hayır çıkmazsa bari şer söyleme.

Anadolu zengin bir coğrafya bunların benzeri gibi atasözleri ve deyimleri oldukça fazla söylenmiş tarih boyunca boş konuşan insanlar için.
Bunlar ile yetinmeyenler için birkaç tane de söyleyeni belli özlü sözlerden ekleyelim.
Yukarıdakilerden alınmayanlar belki de bunları üzerine alınır!
Dinlemenin daha büyük bir erdem olduğunu anlatmak için Özdemir Asaf: “Bunca boş konuşan insanın arasında dilsiz olmak, engel değil, devrimdir.” Demiş.
Yine benzer minvalde Orhan Veli Kanık: “Boş konuşan insan çana benzer, içi boş olduğu için çok ses çıkartır.” Demiş zamanında.
Konuşmanın erdemini anlatmak için bu kadarının kafi olduğunu düşünüyorum.
Anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az…
Öğretmenlik ile uzaktan yakından alakası olmayan bir kişinin uzaktan eğitimi kolay zannederek öğretmenlere böyle bir ithamda bulunulması asla kabul edilemez.
Yüz yüze eğitimden çok daha zor olan uzaktan eğitim sürecinde öğretmenler fedakarca görev yapmakta ve öğrencilerinin öğrenme kayıplarının önüne geçebilmek için gayret sarf etmektedir. Kaldı ki salgın seyrinin kontrol altına alınması sonrasında okulların yüz yüze eğitime geçmesini en çok isteyenler de öğretmenlerdir.
Uzaktan eğitim sürecinde fedakarca görev yapan öğretmenler sizden teşekkür beklemiyor, kötü düşüncelerinizi öğretmenlerin üzerinden çekin yeterlidir...
Pandemi sürecinde sağlık çalışanlarından sonra en fedakarca görev yapan öğretmenlerimizi anlamak bu kadar zor olmasa gerek.
Öğretmenler, bu dönemde sadece uzaktan eğitim faaliyetlerini yürütmemişler; şahsım da dahil bir çok öğretmen arkadaşımız fedakarca vefa destek gruplarında, filyasyon ekiplerinde, mahalle denetim ekiplerinde gönüllü olarak görev alarak ülkemizin salgınla mücadelesine emek verdiler.
Öğretmenler, uzaktan eğitim sürecinde, yüz yüze eğitimde olduğunun birkaç katı zaman ve emek harcamaktadır. Bu süreçte öğretmen hem kendi moral ve motivasyonunu yüksek tutarak hem de öğrencilerin bu süreci en az kayıp ile atlatması için gece gündüz nasıl emek verdiğine tüm ülkece şahidiz.
Sabahın erken saatlerinde başlayarak, gecenin ilerleyen saatlerine kadar bilgisayar ve çeşitli teknik donanım ile ders anlatmak ve ardından sürekli veli ve öğrenci ile iletişim sağlamak için kendisini hırpalayan öğretmenleri görmemek, gerçekten vicdanları sızlatmakta.
Bu sözleri söylerken, ülkemizin de içinde bulunduğu tüm dünyayı kasıp kavuran virüs illeti ile mücadele veren Milli Eğitim Bakanlığı’nın en altından en üstüne kadar canhıraş çalışan eğitim ordusunun ne yaşadığından sevgili yazarımızın ne kadar haberi var?
Bunları biliyor mu?
Ön yargılı ifadeleri sarf ederken hiç bunlar aklına geldi mi?
Yazmış olduğu yazıyla öğretmenlerimizin emeklerini, alın terlerini yok sayan bu ifadeleri bir öğretmen olarak reddediyorum. Derhal öğretmenlerimizden özür dilemelidir. Okulların açılmasını dört gözle bekleyen ve her alanda elini taşın altına koyan bir camiayı zan altında bırakmak hanımefendiye yakışmadı.
Nesil inşa etmek gibi bir görevi olan bütün hakşinas  öğretmenlerimizin gayretlerini bir kez daha hatırlatarak, öğretmenlerimizden özür dilenmesini talep ediyorum.
Öğretmenlik mesleği kimsenin oyuncağı değildir. Birilerinin ağzında sakız hiç değildir.
 

Yazarın Diğer Yazıları