Rafet URAL

Fikr-i Kavmiyyeti şeytan mı sokan zihninize?

Rafet URAL

UEFA Şampiyonlar Ligi'nde temsilcimiz Başakşehir ile PSG arasında oynanan maçta ırkçılık skandalı yaşandı. Paris Saint-Germain - İstanbul Başakşehir karşılaşmasının 4'üncü hakemi Constantin Sebastian Coltescu'nun İstanbul ekibinin yardımcı antrenörü Pierre Webo'ya ırkçı ifade kullanması nedeniyle iki takım da sahadan çekildi ve soyunma odasına gitti.”
   
Ben uzun zamandır maç takipleri yapmadığım için olayı canlı izlemedim fakat sosyal medya aracılığı ile gördükten sonra videoları izledim.
Ertesi gün de tüm manşetlerde yukarıya aldığım yazı şeklinde haberler yine en üst sıralardaydı.
Maçın oynandığı ülke sözde modern Avrupa’nın göbeği Fransa…  Yıl 2020… Ve tablo bu işte…
Bundan tam 107 yıl önce milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un: " Girmeden tefrika bir millete düşman giremez. Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez." Dizeleri ile bildiğimiz Ayrılık Hissi Nasıl Girdi Sizin Beyninize?  " şiirini paylaşmak istiyorum:


Müslümanlık sizi gayet sıkı, gayet sağlam,
Bağlamak lazım iken, anlamadım, anlıyamam,
Ayrılık hissi nasıl girdi sizin beyninize?
Fikr-i kavmıyyeti şeytan mı sokan zihninize?
 
Birbirinden muteferrik bu kadar akvamı,
Aynı milliyetin altında tutan islam’ı,
Temelinden yıkacak zelzele, kavmiyettir.
Bunu bir lahza unutmak ebedi haybettir…
 
Arnavutlukla, Araplıkla bu millet yürümez..
Son siyasetse bu! Hiç böyle siyaset yürümez!
Sizi bir aile efradı yaratmış Yaradan;
Kaldırın ayrılık esbabını artık aradan.
………………….
İslam ve İstiklal Şairi Mehmet Akif, ruhunu kemiren hüsran ile isyanını bu dizelere adeta nakşetmiştir.
 
Sözün ustası olmak böyle bir şey olsa gerek. Milletin paragraflar ile anlatamadığını-anlayamadığını bir dörtlüğe bir cümleye hatta bir kelimeye sığdırmak... Müthiş bir duygu yoğunluğu yaşanır ve kelimeler ardı ardına dökülür kalemden. Sayfalarca yazı, bir kaç mısraya sığar kendiliğinden.
 
1913 tarihli bu manzumenin yazarı, İstiklal Marşı’nın şairi Mehmet Akif Ersoy, köken itibariyle Türk değil, kendisinin de “Ben ki Arnavutum” sözüyle açıkça belirttiği üzere Arnavut’tur. Ama onun İslâm birliği inancı, kendisine İstiklal Marşı’nı yazma aşkını ilham etmiştir.

Mehmet Akif Ersoy'un bir asır önce yazdığı bu dizeler bizim tekrar düşünmemizi sağlıyor.
 
İnsan denen mahlukat, bu konuda bir arpa boyu yol almamış mıdır?
 
Merhum Akif, Milli Mücadele yıllarında vazifeli olarak Kastamonu ve çevre illerde kürsülerden halka sohbet etmektedir.
Nasrullah Camii’nde yaptığı sohbetten kısa bir kesiti de buraya almak istiyorum;
…………….
“Öyle ya, gözümüzü açtık, Avrupa medeniyeti, Avrupa irfanı, Avrupa adaleti, Avrupa efkar-ı umumiyesi nakaratından başka bir şey işitmedik. İngiliz adaleti, Fransız hamiyeti, Alman dehası, İtalyan terakkiyatı kulaklarımızı doldurdu. Lisan bilenlerimiz doğrudan doğruya bu heriflerin eserlerini, bilmeyenlerimiz tercümelerini okuduk. Müelliflerin kıymeti ahlakiye ve insaniyelerini, eserleriyle ölçmeye kalkıştık.
İşte bu mukayeseden itibaren aldanmaya, hatadan hataya düşmeye başladık. Bu adamların sözleriyle özleri arasında asla münasebet, müşabehet olamayacağını bir türlü düşünemedik.”
Akif, doğusundan batısına dünyayı dolaştığında sözde modern Avrupa’nın ikiyüzlülüğünü en açık ve seçik görenlerdendi. Bir yandan eşitlik, özgürlük, insanlık, hümanistlik gibi kavramların savunuculuğunu yaparken, esaretleri altında tahakküm ettikleri Afrika insanına reva gördükleri eziyet, işkence ve zulme gözleri ile tanıklık etmişti hem de kaç sefer. Ve buna sessiz kalmamıştı. Gücü yettiğince, sesinin ulaştığı her mecrada bunları haykırmıştı. Şiirinde, sözünde, sanatında hep bunları dile getirmiştir.
Son yaşanan bu ırkçı tutum ile oradaki hakem de atalarının izinden gitmekten geri durmamış ve insanları renkleri ile tanımlamaya kalkarak kendi aczini göstermiştir. İnsanlara renkleri ile değil özleri ile bakabilseydi keşke. İnsanın yaratılışından gelen o eşsiz özü görebilseydi keşke.
Zihinlerde ve kalplerdeki bu marazlı hal, kavmiyetçi düşünce ekseninde bugün olduğu gibi tarihin derinliklerinde insanlığı her zaman zelil bir duruma düşürmüştür.
Tüm ömrü boyunca bu türden arızalı düşünce yapısı ile mücadele eden ve bu uğurda birçok sıkıntı ve cefa çekmiş Akif’i, Rahmeti Rahmân-a kavuştuğu bu ay içinde hem anmış hem de anlamış olalım bu vesileyle...
Bu topraklar üzerinde yaşayan bizler için “O’nu” anlamak gayreti aslına bakarsanız üzerimize vazifedir.
 “Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın.” ve “Çanakkale Şehitlerine şiir yazmadan canımı alma Allah'ım” diye yakaran, Mehmet Akif Ersoy’u yüzeysel anmalar ile geçiştirmek yerine anlama çabası ile yazdıklarından izini sürmek bizlerin boynuna borçtur.
Neye inanmışsa öyle yaşayan, özü sözü bir, karakteri ve ahlakıyla örnek, dava ve vazife adamı, zalimin karşısında –mazlumun yanında,  milli şair, vatan şairi, İslam ve Kur’an şairi, gerçek bir münevver Akif’i anlamak için geç kalmayalım.
 
 
Vitrindeki Akif’i değil, içimizdeki Akif’i arayıp bulmak ümidiyle…
 

Yazarın Diğer Yazıları