DAVA ADAMLARI-1
Rafet URAL
Geçen gün sınıfta tahtanın önünde ders anlatıyorum. Oyunla öğrenmeyi malumunuz çocuklar çok seviyor. Ben de mümkün olduğunca dersi oyunlaştırarak işlerim. Ders Türkçe olunca kelime hazineleri artsın diye çeşitli etkinlikler yapıyoruz.
Cümle oluşturma oyunu adı üstünde kolay ama zevkli bir oyundur. Öğrencilik yıllarından herkes hatırlar. Çocukların çok sevdiği bir oyun. Yetişkinliğe geçince daha çok zevk aldığımız oyun “ kulaktan kulağa” oluyor nedense…
Buyrun, biz de hep beraber oynayalım bu oyunu.
Aşağıda karışık halde bulunan kelimelerden anlamlı ve kurallı bir cümle oluşturunuz.
- Aaa bu kadarcık mı?
- Evet, bu kadarcık. Dediğim gibi kolay bir oyun.
Evet, bulduk dediğinizi duyar gibiyim. Korkulacak bir şey yok. Dediğim gibi oyun çok kolay.
- Zirveye giden yol.
- Yoldan giden dava adamları zirveye ulaşır.
- Dava adamları zirvede!
Yeni ek kelimemiz; inanmak…
Hadi iyisiniz işiniz biraz daha kolaylaştı. En afili, en cesur, en ‘bulunmaz Hint kumaşı’, en ……., en…….., cümleyi şimdi bulacaksınız.
- İnanmış dava adamları yolu aşar, zirveye ulaşır.
Burada sonradan oyuna dahil ettiğimiz ‘inanmak’ sözcüğü çok mühim, o olmadan olmuyor. Malum sizlerde o kelime olmadan bulamadınız en doğru cümleyi. Bu kelime burada kilit rol oynuyor. Pardon, özür olsun yanlış oldu. ‘Anahtar’ rol oynuyor diyecekken dilim sürçtü.
Yolda önünüze çıkan her kapı engelini yine bu ‘anahtar’ sözcük ile açabilirsiniz. Hani şu bildiğimiz yarı masalımsı hikayede geçen Ali Baba ve Kırk Haramiler’de ‘açıl susam açıl ‘der ve mağara kapısı açılır. İşte aynı onun gibi. Bu sihirli ‘inanmak’ sözcüğü günümüz modern dünyasında Ali Baba ve Kırk Haramiler’de geçen ‘açıl susam açıl’ın yeni versiyonu.
Ben o masalda da hep karıştırırdım altınları Ali Baba mı Kırk Haramilerden alıyordu? Yoksa Kırk Haramiler mi Ali Baba’dan alıyordu? Bilen, anlayan bana anlatsın.
Konuyu dağıtmadan tekrar ‘inanmış dava adamlarına’ dönelim. Dikkatinizi çektiyse, çekmediyse de şimdi çeksin; bu dava adamları hep yukarılarda hep zirvelerde. Hiç aşağıda düzde, ovada görmedik şükür. Çıktı mı inilmesi zor bir yer olsa gerek bu zirveler. Ben aşağılardan sesleniyorum ara sıra ‘gelin aşağıya, burada da ihtiyaç var’ diye. Ama ne gelen var, ne giden…
Lütfen sizde deneyin ara sıra çağrı yapın zirvelere doğru. Hatta avazınız çıktığı kadar bağırın. Muhtemelen benim yanık sesimi beğenmiyorlar. Belki de sizinkini beğenirler.
Aklıma da gelmiyor değil, bu ‘inanmış dava adamları’ zirvede hep birbirlerini ağırlayıp, birbirleri ile eğleniyor olmasınlar…
İşte aklımda böyle deli sorular zirvenin eteklerinde dolanıyorum. Birde baktım zirvenin eteklerinde kimi göreyim. Heyecanlandınız değil mi? Aha dediniz dağın eteklerinde ‘inanmış bir dava adamı’ gördüm sandınız.
Hayır, üzgünüm yanıldınız.
Dağın eteklerinde yalnız iki büklüm olmuş ‘dava’yı gördüm…