Rafet URAL

Anadolu Mektebi Kayseri Buluşması

Rafet URAL

      "Mezun olunamayan tek mektep..." diyerek yola çıkan Anadolu Mektebi ve mektep kurucusu Sami Güçlü Bey geçtiğimiz hafta Anadolu Mektebi buluşmaları kapsamında ilimize geldi. Anadolu Mektebi Kayseri temsilcisi Faruk Şimşek Bey’in nazik davetine icap ederek ben de yapılan toplantı ve programlara katıldım.

        İddialı olduğu kadar gerçekçi bir söylem olduğunu peşin peşin ifade etmek isterim. 
        Sami Bey daha çok siyasi ve akademik kimliği ile biliniyor olsa da emin olun gelecekte gerçek manada insan yetiştiren bu mektep ile anılacaktır. Ben kendisini dinlerken iyi bir okur ve kaygılı bir insan gördüm her şeyden öte. İnsan yetiştirmek gibi ulvi bir görevi üstlendiği için kendisine ne kadar teşekkür etsek azdır.


Anadolu Mektebi Nedir?
      Asırlar sonra duyulan o ilk söz ; ‘İKRA’, ‘OKU!’ gök kubbede yankılandı. Hz. İsa’ya indirilen vahyin insanlar tarafından değiştirilmesi sonucu insanların gönülleri, ruhları ve beyinlerinde adeta bir çölleşme başlamıştı. İnsanlık karanlık içinde yolunu kaybetmiş, nefsinin esiri olmuştu.
       İnsanı en iyi tanıyan Allah (c.c.), cahiliye bataklığında, zifiri karanlıklar içinde kalan insanlığı aydınlatmanın ve medenî bir topluma dönüştürme yolunun ilk basamağına ‘İKRA’ yani ‘OKU’ kelimesini yerleştirmiştir.
       Okumak… Yazılanı, kainatı, insanı, doğayı, yaratılmış olan her şeyi kısaca hayatın kendisini okumak… İşte o yüzden Yüce Mevlam inandığımız kitabın pek çok yerinde ‘akletmez misiniz?’ diye mümin kullarına uyarıda bulunuyor.
İşte Anadolu Mektebi ‘okumak’ erdeminin hayat bulmuş halidir. 
         Bizim olan, bizden olan, özümüz sözümüz Anadolu’muzun o engin ve eşsiz kültürü ile mektep adabını güzel bir şekilde harmanlayarak genç dimağlara bilinçli okumanın kapılarını açan değerli bir fikri hareketin hayat bulmuş hali olarak tasvir edebiliriz Anadolu Mektebi’ni. 
Beşerden insana yolculuğun bir diğer adıdır Anadolu Mektebi.

Prof. Dr. Sami Güçlü Bey; “Bu faaliyetin özü, bu toplumun da aynı zamanda böyle çalışkan, kendisini büyük bir ideale adamış, vatanı, toplumu ve insanlık için faydalı olma niyeti olan kişilerin yetişmesine zemin hazırlamaktır…” Diye tanımlıyor mektebi.
       Milli ve manevi değerlerimize sahip çıkan, Türk kültür ve medeniyetinin gelişmesine katkı sunmuş yazarların tüm eserlerinin ve yazar hakkında yazılmış seçkin eserlerin okumasını, okunan her eser hakkında değerlendirme yazısı yazılmasını, eserlerin en az yarısı okunduktan sonra bir konu seçilmesini, seçilen konuda bir konuşma metni hazırlanmasını, düzenlenen panel programlarında hazırlanan metnin sunulmasını amaçlayan bir yazar okuma ve tahlil etme  faaliyetidir.
Hangi Yazarlar Okunuyor?
“O çocuğu bekliyoruz.
Dünyayı değiştirecek, yenileyecek, meşhur kelimemizle söyleyelim, diriltecek çocuğu.
O çocuğu ki, reklam ve propaganda edilenleri değil, edilmeyenleri bilsin.”

Diriliş neslinin hasreti ile yanıp tutuşan, insanların okuması, bilinçli olması, düşünmesi ve çalışmasını tembihleyen yakın zamanda kaybettiğimiz Sezai Karakoç ile başlıyor bu güzel hasbi hal yolculuğu.

       Devamında; “Biz¸ kendisine Hakk'ın emaneti olan mukaddes davadan vazgeç diyenlere gözyaşları ve içindeki isyan yıldırımlarıyla dönüp de güneşi sağ elime¸ ayı da sol elime verseler yine de bu davadan vazgeçmem.” Diyen İsyan Ahlâkı'nın ne olduğu konusunda önümüze ışık tutan Nurettin Topçu ile ilerliyor.

         Az söz çok mana ilkesine bağlılığı ile ufuk açıcı hikayeleri ile gönüllerimize yazıcıdan daha çok bir anlatıcı kimliği ile nakşettiğimiz: Yazdığı hikayelerinde Anadolu insanının acılarını, aydınların ve çeşitli politikacıların söylemleriyle geri bırakılmış insanların yaşamından izleri bize sunan.
Anadolu ve Doğu insanının konuşma şekillerini, şive taklitlerini başarıyla eserlerine yansıtan ve yabancılaşmaya karşı olan.  “Toplumumuzun gelişmesi tarihimizde ve öz değerlerimizde gizlidir.” Diyen Mustafa Kutlu ile yola devam ediyor mektep.
Devamında;

“Hale baktıkça adam kahroluyor, elde değil.
Bizi kim kurtaracak, var mı ki bir başka nesil?
-Asım’ın nesli, Hocam!”

Çanakkale Savaşı’nı anlattığı bir şiirinde:
“Asım’ın nesli diyordum ya… Nesilmiş gerçek!
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.”

Bu dizeleri ile bize yol gösteren, bu milletin gençlerine yüklediği anlamı, onlara dair hayallerini, onlardan beklentilerini çizdiği Asım adlı kahramanıyla bu milletin gençlerine seslenen, rehberlik eden. 
       Şairliğinin yanı sıra iyi bir fikir adamı ve aksiyon insanı olan, tüm gayesi, bu milletin ve bu dinin mensuplarının içinde bulunduğu kötü durumdan kurtulması için gerekli ideal genç portresi çizen. Mehmet Akif Ersoy ile yoluna devam eder.

         Birbirinden değerli Dünya Edebiyatı’nda kendisine yer edinmiş, evrensel  insani değerlere sahip, bu değerler temelinde hayatlar sürüp toplumumuza bu değerleri telkin eden daha birçok yerli ve yabancı yazar ile okuru buluşturan mektep 2012 yılında Prof. Dr. Sami Güçlü’nün Sakarya Üniversitesinde 12 kişilik öğrenci grubu ile başlayan yolculuk, geride bıraktığımız 10 yılda kar topu gibi büyüyerek bugün 30’dan fazla şehirde binlerce mezun olmayan-olamayan kitap sevdalısı ile yoluna devam ediyor.


 

Yazarın Diğer Yazıları