Mustafa BALABAN

Dondurmacı camide

Mustafa BALABAN

Çocuklarımız ve gençlerimiz için önümüzde uzun bir yaz tatili var. Ara sınıflar için geçmiş yıllara benzer tatil ,farklı kademelere geçenler için ise hak ettikleri bir tatil var önlerinde. Herkesin tatili şartlarına göre olacak; bazıları köyde, bazıları tatil köyünde olacak… Sonuçta herkesin meskun haftaları günleri de olacaktır.  Bu günlerin bir kısmı sosyal, sportif veya eğitsel programla geçecektir.

Ülkemizin sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel şartları dikkate alınarak yerel yönetimler veya sivil toplum kuruluşları muhtelif içerikte yaz kursları düzenlemektedir. Yine de çocukların kahır ekseriyeti cami kurslarını tercih etmektedir. Sebepleri malum; yürüme mesafesinde olması, meccanen olması ve yarım gün olması. Aileler gözümün önünde olsun, sağa sola işe seyahate gitme durumunda alır giderim rahatlığıyla cami kurslarına ilgi yoğun.

 Şimdilerde camiler daha konforlu. Bahçeleri daha bakımlı. Bazı camilerin ek eğitim mekanları var. Müftülükler yaz kursları nedeniyle 15-20 öğrenciye bir görevli öğretici olacak şekilde planlama yapıyor. Günümüzde camilerde mekan sorunu yok, görevli sorunu yok. Geriye bu işi yapacak olanların tutum ve davranışları kalıyor.  Çocuklar camiyi okula göre devam yönünden, hareket yönünden, giriş çıkış yönünden daha özgür bir ortam olarak görüyorlar.
    Bu durumda ailelerin, cami cemaatinin ve (din) görevlilerimizin işbirliği değer kazanıyor. Aileler yaz kurslarının önemini hayat tecrübelerinden biliyor. Büyüklerin öğrendiği duaların, okuduğu surelerin büyük bir kısmı camiye gittiği dönemlerin hatıralarıdır. O halde çocuklarını, torunlarını okula yazdırır gibi, devam takibini yapar gibi, çalışmazsa kaybı olur gibi yaklaşmalı, ders hocası kim ise onunla irtibatlı olmalıdır. Aile büyükleri çocukların erken yatmalarını sağlamalı, vaktinde kaldırıp kahvaltı yaptırmalı,  özendirerek ve öperek kursa göndermelidir. Çocukları Kur’an-ı Kerim okumaya geçtiğinde ise bu başarı  ya aile içinde ya da camide arkadaşları ile mütevazı bir şekilde kutlamalı, ödüllendirmelidirler.

Cami cemaati ise artık yeni müdavimlerinin çocuklar olduğunu kabul etmelidirler. Mütebessim bir çehre ile onlara yaklaşmalı, camide veya cami bahçesinde oynamalarında ahlaka mugayır bir durum olmadıkça engellememelidirler. Öyle bir durumda ise yumuşak bir dil, yapıcı bir yaklaşımla çocuklara doğru davranışı göstermeli veya söylemedirler. Şayet olumsuz tepki alma ihtimalleri varsa görevli kişilere bu durum uygun bir zamanda söylenmelidir. Çocuklar namaz kılmak isterlerse büyükler onları saflarda aralarına almalı, öbekleşmelerine fırsat vermemelidirler. Cemaat olmak, camide olmak cömert olmaktır. Büyükler çocuklara arada ikram almalı duruma göre ya kendileri ya da görevliler aracılığıyla dağıtmalıdırlar. 

İşin belki en zor yönü görevlilere kalmaktadır. Caminin düzeni, sürekli temizliği, çocuklar için güvenli bir ortam için zaman ayırmaları gerekmektedir.  Camideki görevliler tekil değil ekip ruhuyla hareket etmelidirler. Öğrenci sayısına göre sınıflar oluşturulmalı, caminin yapısı buna uygun değil ise farklı köşeler oluşturmalıdırlar. Görevliler her ne kadar tecrübeli, pedagojik anlamda donanımlı olsalar da kursların öncesinde çocuk psikolojisi, öğretim yöntem/teknikleri konularında birkaç kitap okumalıdırlar. Eğer bu hazırlığa imkanları yok ise konuyla ilgili eğitim videoları izleyerek bilgilerini güncellemelidirler.

Çocuklar bizlerin geleceği. Nesil emniyeti dinimizin kıymet verdiği konulardan. Her daim kaygılarımızı dile getiriyoruz aile ve arkadaş meclislerinde. Bu halde İmam-Hatiplerimiz, müezzinlerimiz, Kur’an Kursu hocalarımız için yaz kursları bir imkan, bir fırsat.  Biliyoruz herkesin tatil yaptığı bir dönemde erken saatlerde, sıcak günlerde ulvi bir görevi ifa etmenin telaşındalar. Sanırım bu işi kolay kılacak ve verimli hale getirecek yaklaşım görevli zihniyetinde değil de gönüllü mesuliyetinde olmaktan geçiyor.

Camilerde kurslar bilabedel olunca ya çocuklar ya aileler daha rahat davranabiliyor. Bu durum ise kurslarda devam sorunu oluşturuyor. Gelmeyenler bir türlü öğrenme aşamasına geçemiyor, gelenler ise gün geçtikçe azalan öğrenci sayısına bakıp motivasyonları düşüyor. İşte bu ve benzeri nedenlerle görevlilerimiz özveriyle çözüm üretebiliyorlar.

Vusülsüzlük usulsüzlüktendir, diye bir kelam-ı kibarımız var. Bu durumda amaç için araçlarımız ve yöntemimiz etkin olmalıdır. Çocukların yaşlarına, şartlarına göre hareket etmek bizlerin başarılı olmasını sağlayacaktır. Yaşanmış iki örneği paylaşayım, birincisi öğretme yöntemlerine örnek olsun.

‘ Beni bilim adamı yapan Kurân’dır’ diyen İsmail Hakkı Aydın, kendisine tecvit öğreten hocanın üslubunu şu hatırasıyla anlatır.  “ …Bilirsiniz tecvit Kur’an-ı Kerim’i güzel okuma, tilavet için önemli bir bilim dalıdır. …yaşındaki çocuğa işte tecvitte ihfadır, izhardır nasıl okutacaksın? Ama rahmetli dedeciğim bana derdi ki, mesela ‘ Ulaaaaa İsmail’. Bu meddi munfasıl. Veya derdi ki ‘Burdaannnn köye.’İhfa. Bu şekilde öğretirdi…”

İkinci örneğimiz ise devam sorunu için çözüm üreten bir görevlimiz olsun. Dinleyelim.

Bir köye İmam Hatip  olarak tayin oldum. Kış ayları geçmiş bahar kendini iyiden iyi hissettirmişti. Kışın kar, yazın bozkır olan köy adeta yayla gibi olmuştu. mevsimi o yıl adeta hızlı bitmişti. Açık alanlar çayır çimen, ağaçlı bölgeler yemyeşil olmuştu. Bahar Kışın sahil kentlerinde oturan köylüler bile yazlıkçı olarak köye dönmüşlerdi.
Köyde yaz tatili demek, eli ağır alet tutan- kullananların tarlaya, yaşı küçük olanların ise camiye gitmesi demekti. Ben de yaz kursları verimli geçsin istedim. Caminin girişinde sınıf olabilecek bir yer vardı. Okul sıraları temin ettim, bilgisayar buldum, ayaklı tahta buldum. Birkaç hafta önceden ilan verdim. Vaaz ve hutbelerimde çocuklarınızı -torunlarınızı camiye getirin dedim. Son hafta ise cuma vaazını veliler toplantısı gibi yaptım. Eğitimin önemi, Kur’an öğrenmenin gerekliliğini anlattım. Çocuklara güler yüzlü, tatlı dilli olalım diye hatırlatmalarda bulundum.
Ve kurslar başladı. Öğrenci sayım beklediğimden yüksekti. Birinci hafta tamam, ikinci hafta tamam ama bir tuhaflık vardı ilerleyen günlerde. Perşembe günleri çocuklar azalıyordu. Düşünüyordum, cemaatten kaynaklı  bir sorun yok, benden dolayı bir mesele yoktu.  Düzenli gelen, yaşı büyük olan birkaç çocuğa dedim ki, ‘Çocuklar niçin perşembe günleri öğrenci sayımız azalıyor.’ Hocam, Perşembe günleri köyümüzde pazar kuruluyor ya! Arkadaşlar pazar yerinde’ Niye?, dedim. Onlar da, ‘Aileler, amcalar, teyzeler çocuklara pazardan ya bir eksiklerini alıyorlar ya da  bir şeyler alıp ikram ediyorlar’, dediler.

Sorunu öğrenmiştim tamam da. Ya çözüm? Dedim ki madem öyle perşembe günleri çocuklara bir şey ikram edersem, sanırım çocuklar camiye gelirler. Düşündüm. Öyle bir çözüm olmalıydı ki, cazip bir şey olsun. Gelen gitmesin, gelmeyen gelsin.

Çarşamba günü çocuklara dedim ki, yarın derse gelen, öğleye kadar camide olan herkese sürpriz ikramlarım olacak. Ve ertesi ilk gün teneffüste pazara gittim. Köye gelen seyyar dondurmacıya meseleyi anlattım. Tam saat on iki gibi geldi. Caminin dış duvarında gölge bir yere konuşlandı. Aman Allahım o ne manzaraydı. Camidekiler, cami çevresindeki yaşı küçük çocuklar uzun bir kuyruk oluşturmuştu.
İlk perşembe ikramı kendim yapmıştım. Sonra cemaatte, köylü de sordu. Hocam sen ne yapıyorsun, durumu anlattım. Perşembe günleri öyle durum oldu ki, daha perşembe günü gelmeden ikramın parası geliyordu. Dedim ki hem şeffaf olma adına hem de cemaatimi  bu güzel uygulamaya katma adına, ikramın parasını vereni ilan edeyim. Caminin girişinde bulunan ilan panosuna her hafta, ‘Haftanın Dondurma Amcası/Ablası’ diye bilgisayarda yazdım ve panoya astım. 

Artık olayı çözmüştüm. 

Ben huzurlu, çocuklar mutlu, büyükler umutlu bir şekilde yaz kurslarını tamamlamıştım.

Yorumlar 1
Gaye 27 Temmuz 2023 18:15

Mustafa Balaban hocam , çocukluğumun en güzel Kur'an kursu hocası . Her cuma bizlere dondurma alan , her ihtiyacımızda bize kapısını açan, çocuğu gibi bize sahip çıkan,camiye girildiği zaman o çiçeklerin bakımı , insanın ruhunu bile güzelleştirecek güzellikteydi. Her dokunduğu çiçek onun duaları ve verdiği sevgi ile büyüyordu. Mustafa hocam sizi tanıdığıma o kadar mutluyum ki çocukluğumun en güzel zamanlarını sizin caminize gelerek yaşadım. İhtiyacı olan herkese kapısını açan en mükemmel hocaydınız , hala da öylesiniz , bir gün teşekkür edeceğim diye kendime söz vermiştim , o gün sanırım bugün , teşekkür ederim her şey için ❤️????

Yazarın Diğer Yazıları