Murat SERİM

Müzehhip Yetiştiren Topkapı Sarayı Nakkaşhanesi

Murat SERİM

MÜZEHHİP YETİŞTİREN TOPKAPI SARAYI NAKKAŞHANESİ 

İstanbul Fatih’te Müzehhibe Emel Türkmen ile tezhip sanatı üzerine söyleşimize devam ediyoruz.  

Hocam, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü cilt programından Topkapı Sarayı’nda bulunan ‘’Süleymanname’’ eseri üzerine çalışarak yüksek lisansınızı yaptınız. Tezhip sanatında sizin için ayrı bir yeri olan Topkapı Sarayı Tezhip Atölyesi’nin önemini söyler misiniz?

Ben 1993 yılında liseden mezun oldum. Geleneksel Türk Sanatları Meslek Lisesiydi. Ondan sonra üniversiteyi yani Mimar Sinan’ı denedim ama hemen kazanamadım. Çünkü amacım rahmetli İslam Hoca’dan ders almak. İslam Seçen Hoca’m cilt sanatının o zaman en büyük üstadı tabii. Öğrencisi olan Ali Kunduracıoğlu’ndan ders aldım ama hocam ısrarla beni İslam Hoca’ma göndermek istiyordu. Fakat kazanamadım, ilk sene girmeme rağmen. O sıralar boşta kaldım. Ne yapayım? Bir yandan restorasyon yapıyorum. Bir yandan hocamla çalışmalara devam ediyoruz ama Topkapı Sarayı’na gitmem konusunda hocam çok ısrarda bulundu. Ben sarayla o zaman tanıştım ilk kez. Sınavına girdim, kazandım. Hafta sonu cumartesi günleriydi. Hatta Faruk Hoca’m da devam etmiş bir süre, onu da biliyorum. Tamamen tevafuk aslında, hiç bilmiyordum. Ben hocamı da tanımıyordum o dönemde. Tabii Rahmetli Cahide Keskiner Hoca o dönemde tam bizim grubun başındaydı. Onun yöneticiliğinde Semih İrteş ve Mamure Öz’den ders aldım. Tabii aynı zamanda Melek Antel, Sevim Kayaoğlu, Birsen Gökçe gibi isimler de orada bize ek ders olarak farklı alanlarda eğitim verdiler.

Hepsini Topkapı Sarayı’nda mı aldınız? 

Orada iki sene ben bu eğitimi aldım. Orada iki yıl sadece. Bu iki yılın ama ikinci yılında üniversiteyi kazandım. Beraber götürmeye çalıştım, o çok zorlayıcıydı. Ama ben hem alaylı denilen hem de akademisyen denen iki gruptan da ders almış oldum. Bunun bana çok büyük bir yardımı oldu. Semih Hoca’mızın rumi eğitimi, kompozisyon bilgisini, ciddi anlamda desen kabiliyetini çok iyi aktardığını düşünüyorum. En azından ben çok feyz aldım. Mamure Hoca’mızın boya ve desen bilgisi yine aynı şekilde. Cahide Hoca’mızın bu sanata bakış açısı, anlatım tarzı, yaşamının içerisinde çok ciddi bir alanda bunu kullanması ve öğrenci yetiştirmesi beni çok etkilemişti. Rikkat Hoca’nın aslında farklı bir benzeri Cahide Hoca, gerçekten, Allah rahmet eylesin. Yani ben Topkapı Sarayı’na biz öğlen tatillerinde hemen gider -o zaman tabii kitap reyonu açık- Karahisari Mustafa’yı görüyoruz, diğer eserleri görüyoruz. Gider, böyle yakinen inceleyerek kağıda çizip aklımda tutmaya çalışıyorum ama aklımda tutamıyorum. O zamanlar malum küçüğüm, 18 yaşında yoktum. Gidip de orada kağıda çizip dönerdik tekrar, derse devam ederdik. O kadar merakım vardı eski eserlere. Ama şimdi teşhirde olan çok az kitap var. Yani o zamanlar çoktu. Ben Hafız Osman’ın Mushaf’ını da orada gördüm. Karahisari Mustafa’yı da gördüm. Şeyh Hamdullah’ın eserlerini gördüm o dönemde. Ama bilmiyorum o kadar bilinçli tabii ki bilinçli bakmıyorum. Ama Topkapı Sarayı’nda ders almak müthiş bir feyizliydi. 

Koruma amaçlı mı kaldırdılar bunları?

Şöyle bir şey oldu: Bir dönem restorasyon maksatlı alanın restorasyonu yapıldı ve tabii ki teşhir alanları tekrar yenilendi. Şu anda Topkapı Sarayı son sistem bir şekilde. Hem eserlerin korunması ve teşhirden zarar görmemesi için her türlü olanak sağlanıyor. Bütün dünyada sistem neyse aynısı şu an uygulanıyor. Şu an hat reyonunun açılması çok iyi oldu. Hat sanatı reyonu yeni açıldı. Levhalar ağırlıklı olmak üzere yine birkaç tane yine kıymetli kitaplarımızdan mevcut. Orada padişah eserleri var, çok özel. Abdülmecid’in, Abdülhamid’in 2. Mahmud’un yazıları var. Onlar zerendud levhalar. Yani çok güzel. Gezilmesi tavsiye edilecek bir yer. Yani gerçekten o dönemde farklıydı. Tabii, daha eski yöntemlerle sergileniyordu. 

Anladım. Üniversitede tezhip eğitimi aldığınız hocanız Faruk Taşkale ile olan bir anınızı sizden yine dinlemek isteriz. Buyurun hocam. 

Yani şimdi şöyle: Benim ana sanatım cilt olduğu için evde ödev olayı yok, atölyede yapıyoruz. Daha çok evde vaktim bana kalıyordu. Faruk Hoca’m dedi ki: Senin ana sanatın cilt ama tezhibi de ana sanat gibi aynı ödevleri yap sen de, dedi. Biraz serbest tasarımın da aynı arkadaşlarla yapıyorum. Yine diğer ödevleri hatta bitirme ödevini bile arkadaşlarımla üstüme düşmediği halde kendim kabul edip yapmıştım. Bu kadar sevmiştim tezhibi. Hep şunu derdi. Hâlâ da anlatır hocam. Birinci katta cilt sanatı bölümü, dördüncü katta da tezhip bölümü var. Fırsat buldukça dördüncü kata çıkıp hemen hocaya desen gösterirdim. 

Ben gerçi asansörle çıktım. :)) 

O zamanlar yoktu. Öğrenciye yasak olduğu dönemler oldu ama asansörle de çıktığımız dönemler oluyordu. Hatta ‘Nereye kaçtın yine sen?’ diye bana bütün cilt hocalarım kızıyordu bu sefer. Yani hâlâ da hocam anlatır. Emel’i kapıdan kovsan bacadan girerdi, diye. O kadar. :)) Böyle fırsat buldukça hocama sorular sorup detaylarını öğrenirdim. Yani her alanda detay çalışmaya gayret ettim. O yüzden benim biraz çılgın olduğumu o anladı zaten. Bu konudaki hevesimi, şevkimi görünce ona göre de önümü kesmedi hiçbir zaman. Ama en önemlisi de şuydu: Kendisi de özgün tasarımlardan yana bir vizyona sahip olduğu için bizi o konuda oluru olmazı tartışarak çok ciddi anlamda özgün çalışmalara imza atmamızı sağladı ve hem beni hem bana hem arkadaşlarımıza. O yüzden müteşekkirim hocama her zaman. Klasiği tabii ki öğretti. Klasik üzerinden ciddi bir eğitim verdi ama bu tarafın da hiçbir okulda, hiçbir alaylı kursta olmayan serbest tasarımı ilk kez Faruk Hoca’m ders olarak müfredata eklemiş oldu.

Onun içindir ki tek icazetli öğrencisi sizsiniz hocam.

Estağfurullah. Benim icazet almam aslında şöyle gerçekleşti: İcazet vermem ki kursiyer öğrencilerime başka türlü mezun edemeyecektim. Hocam önce senin icazet alman gerekir, diyerek bu mesuliyeti bana yüklemiş oldu aslında. O yüzden Rikkat Hoca’mızın da ismi icazetnamemde mevcuttur silsileyi takip etme açısından.
Anladım. Ne mutlu hocam. Hakikaten size gıptayla bakıyorum. 

Estağfurullah. Sağ olun.

10. bölümün sonu

Yazarın Diğer Yazıları