Murat SERİM

Kanun sazı ustası: İsmail Ediz

Murat SERİM

              3.Bölüm

Kanundan devam edelim hocam. Günümüzde kanun ustası olarak sizin dışınızda Kayseri’mizde Türkiye’mizde bu işi güzel bir şekilde icra eden, bildiğiniz, beğendiğiniz kimler var?

‘’Kayseri’de yok benden başka. Türkiye’mizde çoğaldı. Ankara’da var iki üç tane. Efenim Mustafa Sağlam var. Çankaya müzik evi var efenim. Rahmetli oldu adamcağaz. Saadettin Sandı. O yapıyordu.

Biraz önce bahsettiğiniz Mustafa Sağlam’dan kızım için kanun aldık. Hakikaten güzel kanunlar imal ediyor.

‘’Efenim Metin Kesici vardı. O bıraktı. O da Ankara’da. Ankara’da daha yapanlar var da birçoğu bıraktılar. İstanbul’da yapan çoğaldı şimdi. İzmir’de var. İzmir’de İbrahim Bayraktar’ın talebesi vardı. Ejder vardı. Rahmetli oldu. Onun çocukları devam ettiriyor babasının işini. Efenim, şimdi artık şehir dışına pek çıkmadığım için eskiler vefat ettiler. Ejder bir numaralı kanun yapardı. Halen piyasada ondan kalan kanunların hepsi antika oldu. Çocuğunun biri de öldü, bir tanesi devam ettiriyor. Efenim, Şahin Sertel diye bir arkadaş vardı. Kanun çalar ve kanun yapardı. O vefat etti. Onun atölyesi de kapandı. Benim tanıdıklarım. Onun kanunları da fena değildi. Fakat şimdi okulların bazılarında enstrüman yapım dersleri veriliyor güzel sanatlarda. Ordan yetişenler var. Bu işi severek uğraşanlar var. Güzel kanun yapanlar var. Bazı kanunlara rastlıyorum yani. Fakat dediğim gibi az çok emek verildiği zaman en ucuzu on bin liranın üstünde. Tabi ben burda daha aşağa çekmek için talebeler heves yapsınlar diye Tezelli’nin kanunlarını yapıyorum ahbabım olduğu için. O da çok eski. Tezelli soyadı. Babası İsmail Tezelli vardı rahmetli oldu. O, piyasada kanun çalardı. Oğlu Turhan Tezelli. O, atölye açtı. Kendi de vefat etti. Kızıynan damadı devam ettiriyor. Kızı da öldü geçen sene. Şimdi damadı devam ettiriyor atölyeyi. Şeyde İstanbul’da manifaturacılar çarşısında Fatih’te. Unkapanı yolunda. Belediyenin önünden Unkapanı’na doğru inerken sağ koldaki çarşının tamamına manifaturacılar çarşısı denir. Blok blok onlar. 5. blokta orda bir atölyesi var. Şimdi damadı devam ettiriyor işi. Onların ayrıca da başka atölyeleri var. Kanun yapıyorlar. Ahbabım olduğu için bana bir iki tane kasa gönder diyom gönderiyor. Ben de burda yavaş yavaş hem zaman geçiriyom hem de yapıyom. Eskisi gibi çok sıkı çalışmıyom.’’

Kanun sazı ne kadar sürede öğrenilir? 

‘’Şimdi müzik aletinin şu kadar zamanda öğrenilir diye tarif vermem mümkün değil. Talebe bunu sevecek. Gerek kanun olsun hangi enstrüman olursa olsun çok sevecek. Sistemli, disiplinli bir çalışma yapacak. Ama muhakkak iyi bir hocadan disiplinli bir hocadan ders alması şart. Şimdi artık her şey oyuncak oldu. Yani böyle dersler veriyorlar ki efenim adam üç ay beş ay ders almış geliyor, daha do notayı okumayı bilmiyor. Ders diğil o. Benim ölçülerime göre söyleyim ben. Sevecek ve elinden geldiği kadar emek verecek. Ne kadar zaman ayırabilirsin? Şimdi zaman çok kıymetleşti. Efenim, mesela çalışan bir adamnan yalnız bunu öğrenmeye çalışan bir adamı ikisini beraber ölçemezsin. Efenim yeteneği olan bir kişiynen yeteneği zayıf olan bir kişiyi ölçmen mümkün diğil. Birisi üç ayda varır. Birisi bir ayda varır onun vardığı yere. Eğer çok isterse o, üç ayın sonunda benim öğretim programıma göre müfredatıma göre üç ayın sonunda artık yavaş yavaş peşrevi, samahiyi, şarkıları ufak ufak çalmaya başlamış olur. Notasını da okuyarak tabi. Az çok eşlik olarak çalacak ise en az iki yıl. Eşlik etmeye ancak başlar. Bir topluluğun içerisinde yavaş yavaş eşlik eder. Ama o iki senenin içerisinde dediğim gibi çalışırsa. Var öyle talebelerim topluluğa girdiği zaman kendini kabul ettirir yani. Diyelim topluluğun içine girdi. Yavaş yavaş emekleyerek girmek başka bir direkman kendini kabul ettirmek başka. Kendini kabul ettirmesi için iki yıl lazım.’’ 

Bu süre ud için de geçerli diyorsunuz keman için de diğer enstrümanlar için de. Biraz önce hocam askerlikte Batı enstrümanlarına merak uyandı, öğrendim dediniz. Biraz batı enstrümanlarından bahseder misiniz?  

‘’Şimdi Batı enstrümanları şöyle: Askerliğim geldikten sonra işte orda hevesli olduğum için birçoklarını tanıyordum. Arkadaşlara ders verirken hocalar birbirlerine konuşurken falan okuldan mezun olmuş astsubaylar vardı. Mızıka okulundan gelen stajyer çocuklar vardı. Onlarla beraber arkadaşlık kuruyordum. Onlardan gerektiği şekilde bazı malumatlar alıyordum. Ama askerden geldikten sonra o konu bitti diyordum ben kendi kendime. Öyle olmadı. Kayseri’de bando yok ‘Hadi bakalım bandocular bir araya gelin’ dediler müesseselerde çalışan caz çalanlar. Efenim Hava İkmal, Şeker Fabrikası, Sümer Bez Fabrikası işte bunların caz takımları var. Cumartesi günleri efenim salonlarında çalınır, çığrılır, eğlenilir. Orda çalışan personelin düğünü falan olur. Düğünler o salonlarda yapılır. Oraların cazları var üçer dörder beşer kişilik. Bunların içerisinde bando çalmış olanlar da var. Onların hepsi Batı müziğiynen ilgili olduğu için ordan üç kişi, burdan beş kişi Sümer’den falan derken ben de Sümer’de çalışırım o zaman. 3-4 kişi de Sümer’den geldik. Hasılı 12-15 kişilik bir bando kurduk. Bando kurduk ama o zamanlar eski halk evlerinden kalmış enstrümanlar. Bir kısmını cazcılar kendileri aldılar, getirdiler. Herkes kendi enstrümanını aldı, geldi derken ortaya bir bando çıktı. Efenim, şeherin bandosunu idare ettik 2-3 sene. Sonra 27 Mayıs ihtilali yapıldı. İhtilalden sonra komite üyeleri ihtilalin mahiyetini anlatmak için kazalara, köylere gidiyorlardı her gün her birisi bir tarafta. Konuşma yapıyorlardı ihtilal hakkında. Onlarnan beraber biz de geziyorduk bandoynan.  Valinin emriynen görevli geliyoruz, o işi yürütüyoruz. Kayseri havalisi tabi. Mesela Pınarbaşı tarafında yüzbaşı bilmem kimin veyahut Orhan Feyzioğlu efenim biz onlardan evvel varıyorduk halkı oraya topluyorduk sabahleyin. Onlar gelene kadar zangır zangır zangır kazanın içinde çalıyorduk. Ondan sonra miting nerde yapılıyorsa o meydana varılıyordu. Ondan sonra anayasayı tanıtmaya çıktılar. Yine bando görevli falan. Derken bando yürüdü gitti. Fakat bu arada 61 senesinde Yassıada mahkumları gelinci buranın valisiynen emniyet müdürünü değiştirdiler. Yassıada mahkumları buraya Kayseri’ye hapishaneye geldi. Efenim, infazlar yapıldı. Anayasa için referanduma gidilecek falan. Ondan sonra gelen vali ‘Bu memlekette bandosuz olmaz.’ der. Bando kurmaya teşebbüs ederler. Ben de o zaman halk eğitim merkezinde Türk müziği dersleri veriyorum. Aynı zamanda bir de bağlama takımı kurduk. Eski çalan arkadaşlar 5-6 kişi bir araya geldik. İki tane okuyucumuz var. Adam konuya çok meraklı. Sosyal yönü çok iyi olan bir vali. Bize kıyafetler yaptırdı. 8-10 kişilik oyun ekibi kurdurdular halk eğitim merkezi bünyesinde. Biz bağlama çalıyok, onlar halay çekiyorlar. Falan filan derken fakat Halk Eğitim Merkezini tanıtmak için. Halk eğitim merkezleri de o zaman yeni kuruldu. Valiyi hava ikmalde düğüne davet ediyorlar. Valiynen beraber biz de gidiyok. Ondan sonra halk eğitim merkezinin folklor ekibi bağlama takımı diye takdim ediliyor çalıyoz. Derken bu arada bando kurmaya heves ederler. İtfaiyedeki bando yetersiz kadrosu. Buraya kuralım diye karar alırlar. İtfaiyenin bünyesine 15-18 kişilik kadro açılır. Bando kurdular. Başına da Abdurrahman Sami Yalçın diye iyi de bir müzisyen. Kayseri’de kültür sahibi olan kişiler çok yakından tanıyorlardı. Rahmetliyi aldılar, getirdiler. Ben de bu arada bir sene evvel falan da hocaynan tanıştıydım zaten. Daha o gelmeden ben burda zemin hazırladım hocaya. Evini tuttum. Talebelerim vardı ev kirasını verdiler. Evde oturup meşk yapmaya başladık. Hocayı ayağa kaldırdık. Sağlığı düzelmeye başladı morali güzel olunca. Bando da güzel gelişmeye başladı. Fakat 6 ay sonra hoca vefat etti. Hoca vefat edince burda müzikle uğraşan şef olarak bir ben varım. Derler ki Vali’ye ‘Bu memleketin çocuğu hem de. Bu işi İsmail yürütür.’ derler. O da Cumhuriyet Bayramı geliyordu. ‘Bayramı yapsın da ondan sonra tayinini yaptırıyım.’ der. Bayramı yaptık 29 Ekim’de. Bandoya bando şefi olarak intisap ettim. 1961’de. İtfaiyenin kadrosunda’’

 İtfaiyede kaç yıl çalıştınız hocam?

‘’18 sene çalıştım. Sonradan büyükşehir belediyesine konservatuvar kurduk. 85-86 öğretim yılında faaliyete başladık. Konservatuvar kurulduğunda ben emekliye ayrıldıydım. Gönüllü olarak kendimiz kurduk, kendimiz çalıştırdık.’’

Büyükşehir belediyesinde çalışmayı ne zaman bıraktınız?

‘’98 senesinde 28 Şubat kararları çıkınca bıraktık. Bizim uyguladığımız müfredata müdahale edildi. O zaman Milli Eğitimin tensip edeceği eğitim yapılmaya başladı. Bizim dört yıllık eğitimimiz falan hava civa oldu. Ancak dörder aylık kurs açabiliyorsun. Fakat faaliyetimiz tamamen durduruldu bizim. Biz o zaman ayrıldık.’’
3.bölümün sonu
 

Yorumlar 16
Cevat Akkanat 31 Mayıs 2022 17:17

Tebrik ederim. Oldukça verimli bir mülakat...

Yazarın Diğer Yazıları