Murat SERİM

'Hilye-i Şerif'

Murat SERİM

AŞK-I NEBİNİN TÜRK HAT VE TEZHİP SANATIYLA İFADESİ: HİLYE-İ ŞERİF  

İstanbul Fatih’te Müzehhibe Emel Türkmen ile tezhip sanatı üzerine söyleşimize devam ediyoruz.  

Tezhip sanatının icra edildiği yerlerden birisi de hilye-i şerifler. Hilye-i şerifin ne olduğunu açıklar mısınız?

Hilye-i şerif Hz. Ali’den rivayetle Peygamber Efendimiz’in görünümünü işte başını nasıl döndüğünden tutun da, saçının rengini, yüzünün şeklini, gözünün, kaşının, bütün vücut azalarının şeklini tarif eden bir fotoğraflama yöntemi. Bu tabi Arapça bir kelime olarak anlatımdır. Bu hilye-i şeriflerin Türklerdeki değeriyle İslam coğrafyasındaki değeri çok farklıdır. Çünkü Türklerin Peygamber Efendimiz’e olan düşkünlüğü, sevgisi vs. yani hilye-i şerife bu kadar değer veren başka bir millet açıkçası ben görmedim.

Hilye-i şerifi değerli kılan Peygamber Efendimiz’in bizatihi kendisi, şemali.

Tabi ki. Bunu O’nun şeklini Hafız Osman yazıyor. Peygamber Efendimiz rüyasında tarif ediyor. Önce baş kısmı vardır, oraya baş kısım denir. Gövde kısım denir, o kısmın adı da göbek ve 4 halife yazılır. Bize göre 4 halife bu arada diğer milletlerde farklı kişiler yazılır. Sonra da vema erselnake illa rahmeten lil âlemin yazılır. Ondan sonra etek kısmında yine metnin devamı eklenir. Genelde sülüs nesihtir ama farklı yazı çeşitleriyle icra edildiği çok örnek vardır. Metin aslen Arapça’dır ama Osmanlıca yazılan Türkçe okunan hilyeler de mevcuttur daha uzun metin olması şeklinde.

Toplumumuzun hilye-i şeriflere olan sevgisini söylediniz. Toplumumuz hilye-i şeriflere diğer milletlerden nasıl farklı bakmaktadır?

Eskiden diyelim bir evde bir hilye-i şerif var. Yedi kat tül veya yedi kat perde altına saklanırmış bu hilyeler. Açıkta bırakılmazmış. Yanından böyle uygunsuz geçmemekle ilgili. Belki de bunlar hep rivayet olarak anlatılır ama gerçeği olan tarafları olduğuna inanıyorum. Bu yedi kat tül salavatlarla tek tek açılarak gelen kişilerin izlemesi için açılır, onlar seyrettikten sonra tekrar yedi kat salavatlarlarla kapatılırmış. Hilye-i şeriflerin her evde bulunmasının asıl amacı kazadan, beladan, yangından, selden, afetten koruduğuna inanılır; mutlaka her evde bir hilye-i şerifin olması önem arz edermiş o dönemde. Bu arada her evde bir Mushaf yazma geleneği de varmış. Yazı mükemmel olmasa bile her evin bir yazıyla kalemi kıvrak bir ferdinin Mushaf yazması tercih edilen bir durummuş.
Maalesef bunlara bizler şahit olamadık. 

Maalesef, maalesef.                              

Tezhip sanatına ilgi duyanlara, tezhibi merak edenlere, tezhip sanatında eğitim almak isteyenlere önerileriniz nelerdir?

Şöyle bir şey var: Merak aslında ilk başta başlayan kısım. Yani bu nasıl bir sanat? Nasıl yapılıyor? İlk önce bir merak uyandırıyor? Ondan sonra bir araştırmaya geçiyor şahıs.

Ben tabi şu anda merak aşamasındayım hocam:))

Estağfurullah. Şimdi ne oluyor? Araştırıyorsunuz, görüyorsunuz, levhalar yapılıyor, eskiden yapılanları görüyorsunuz. Daha çok cezbetmeye başlıyor. Bu sefer daha fazla araştırıp bu süslemeyi kimler yapıyor, nasıl yapılıyor? Daha da merak uyandırıyor. İlk başta önce hoca seçimiyle devam ediyor.

Önce ne yapmalılar hocam?

Önce kişinin kendine deneme fırsatı vermesi gerekiyor. Öğrencinin bu tezhibe girmeden önce, hocanın dizinin dibinde oturmadan ve bu sanatı öğrenmeyi talep etmeden önce -günümüz insanı için söylüyorum, geçmişi demiyorum tabi ki- kendisini denemesini tavsiye ediyorum. Bu, herhangi bir yerel kursta olabilir, böyle belediye kurslarında, halk eğitimlerde hiç önemli değil. En azından ne olduğunu bir algılaması lazım. Ondan sonraki aşama ben bunu daha güzel yapmak için, daha iyi öğrenmek için ne yapmalıyım? O zaman işte hocasıyla yüz yüze tanışmak şartıyla hoca hoca kapı kapı gezecek.

Tam da onu soracaktım. O durumda nerelerden eğitim alabilirler?

Şu anda kurs şeklinde usta çırak ilişkisiyle yetişen bir grup var. Bir de üniversiteler var. Bunların ikisi her ne kadar sanat eğitimi üzerinde de olsa, usta çırak ilişkisini ben daha yakın olduğunu düşünüyorum. Tabi ki akademilerde de çok ciddi bilgiler, makaleler, tezler müthiş faydalı şeyler yapılıyor.

Modern eğitimin getirdiği bir sonuç bu.

Farklı tasarımlara da imza atılıyor ki bu tezhibin daha ileri boyutu oluyor. Klasikten o boyuta geçiyorsunuz. Buna modernize denilebilir işte serbest tasarım denilebilir, o noktaya geçiyorsunuz. Bu durumda önce bir alt temel lazım. O alt temelin daha yakinen daha fazla görüşülebilmesi, hocaya yakın olması açısından usta çırak ilişkisi her nerde olursa olsun yapılması gereken bir usul olduğunu düşünüyorum. Bir de öğrencinin neden kapı kapı gezmesi gerektiğini de söyleyim. Herkesin kendi tabiatına uygun bir hocası anlaşabildiği kişi aslında vardır ama o kişiyi biraz araması gerekir. Mesela hoca çok serttir ama o kişi o sertlikle belki bir şeyler yapabilecektir. Bazı insanlar da çok aşırı naiftir. O karakterle ufak bir söylemle bu sanatı bırakabilecektir. O yüzden insanların kimyasının uyuşması deniyor ya, o kimyayı yakalayabileceği bir hocayla devam etmesi en güzeli.

Tabi tezhip sanatına biraz önce söylediğiniz gibi ilgi duyup da eğitimine başlayınca daha sonra devam etmeyen öğrencileriniz olmuştur.

Oluyor tabi. Bu bahsettiğim sebeplerden dolayı genelde oluyor. 

Tezhip sanatının zorlukları genelde nelerdir hocam?                      

Bir kere bireysel yapıyoruz. Eskisi gibi devlet desteğimiz, hamimiz, bir padişahımız yok. :)) Atölyeleri destekleyen ciddi bir kitle de yok.

Biraz da öyle olması gerekiyor sanırım hocam.

Şu anda böyle oldu. Çünkü hat farklı bir boyuta geçti. Tezhip de doğal olarak başka bir boyutta. Dolayısıyla ortama uygun bulduğumuz yüzyılı düşünürsek o zaman durum biraz daha farklılaşıyor geçmişe göre. Bizim yapmamız gereken burda, ferdi olarak bir şeyler yapıyorum dedim ama zorluk tarafı nerede başlıyor biliyor musunuz? İlk önce eğitim kısmı o çok önemli. Hangi hocadan mezun olduğunuz, hangi kriterlerle eğitim aldığınız, bu çok önemli. Ondan sonra da eserin icra süresi, icra mevzusu. Şöyle iddia edebilirim, bunu rahatlıkla söyleyebilirim: Klasik sanatlar içerisinde icrası uzun sanat. Bayanların bunu daha çok tercih etmesi de evde sürelerini bunu daha rahat kullanabilmeleri. Erkek müzehhiplerimiz de var çok fazla olmasa da. Onlar mesleki açıdan bakıyorlar. Biz bayanlar bir tık daha farklıyız.

5. bölümün sonu
 

Yazarın Diğer Yazıları