İsmail ARSLAN

Memlekette değişmesi gereken algı

İsmail ARSLAN

Memlekette değişmesi gereken algıya örnek vereyim: Damara takılan stent ile tansiyon ölçeri aynı kategoride değerlendirerek, ikisini de aynı ayarda tıbbı cihaz kabul ederek internet üzerinden her iki ürünün de satışını yasaklamak, bilimsel,objektif bir algının eseri olamaz.
Üç yıl önce Danıştay'da açtığımız dayanak yönetmelik maddesi iptal davamız daire daire gezdi ve şimdi bekliyoruz görüşülmesini.
Basit bir kuralı uygulamak gerekiyor her işte: Bilimsel, objektif ölçütleri dikkate almak.
Bu arada bu iki ürünü de internet üzerinden başka bir ülkeden satın alıp, yurda kargo ile getirebilirsiniz, sadece ülke içinde internet üzerinden satışları yasak 
Yok biraz düşünselerdi sadece, çok de değil, stent ile tansiyon ölçerin aynı kategoride tıbbi cihaz olamayacağını, bilimsel ayrıntıya girmeden fark edebilirlerdi. Satışa mani olmak için yapılan düzenleme ise, sadece yurt dışı satıcıların ve onların yerli işbirlikçilerinin işine gelmekte.
--
Doğrusu muhafazakar olarak tanımlanabilen (namazını muntazam kılan, dini hassasiyetlere son derece önem veren) bireylerin toplam nüfus içindeki oranının % 10'u asla geçmediği bir vakıa iken; ya da Kemalist, elit, laik jakoben topluluklarının da genel nüfus içinde % 10'dan fazla olmadığı kat'i surette bilinir iken, bu % 20'in arasında süren iktidar kavgalarında % 80'i, çeşitli mekanizmalar, stratejiler ile  kullanma istidadı elbette ilelebet sürmeyecektir.
Genel kitle itibarıyla toplum kendi mecrasında akıyor; % 20 ise toplumu bir yana yığmak istiyor.
% 10 muhafazakar kitlenin de taş çatlasa % 1'ini oluşturabilecek bir hareket çok güçlü, çok etkin olabilir; ama asla tüm o muhafazakar topluluğa yön verebilecek bir kudrete sahip olamaz.
% 80'i, bir zihniyetin göbeğini kaşıyanlar mesabesinde sunumladığı tarz, muhafazakar kesimin de benzer bir şekilde sunumlama veya toplumu sürü görme temayülü ters tepecek bir algıdır ve her bu gibi algı sahibine bu bakış tarzı ciddi zarar verebilecek aymazlıktan ibarettir.
Esasen gelir dağılımındaki adaletsizliği giderme, can ve mal emniyetini sağlama ve insanına insana yakışır bir hayat sunmaktan başka bir vazifesi olmayan hükümete talip olanların makama geçer geçmez idealize ettiği hevesleri için imkanları emeline seferber etmesinden anlaşılan tek gerçek şudur ki makam bir zehirdir ve kavuşanını asla şifa bulmaz hastalık sahibi yapar.
Not: Yüzdelerde bir miktar sapma olabilir, ama mevzu değişmez.
--
Yaşamın kıyıları vardır ve kıyılarda kıyılanları... Mailis Nalars
--

Vasıfsızı, sırf görüşünde veya hizmetinde olduğu için, vasıflıya tercih etmek, dindarlar arasında meşrulaşmış bir halttır. Mailis Nalars
--
Büyükşehirlerde metroların umumi yol güzergahlarının toprak altından kurgulanması mantığınca, şehirlerarası hızlı tren yol güzergahlarının da toprak altından planlanması  yarınlar için hayati önemi haizdir ki bugün hesap edilmeyen bu gereklilik, yarın, büyük maddi kayıp olarak er geç önümüze çıkacaktır.
--
Bazınıza sıradışı ve hatta yanlış gelebilir, ama namazda, fikrimce, üzerinde tefekkür ederek, anlamına vakıf halde okunacak İhlas suresi, ne dediğini bilmeden okunacak Bakara suresinden muteberdir. Özellikle dualarda da ne istediğimizi, Kimden istediğimizi bilerek yapılacak dua, ezberden okunan duadan kat kat eftaldir.
--
Memleketin kendini dindar olarak niteleyen insanlarının bir kesiminin en ciddi problemleri, problemlerin çözümünü birilerine bırakma eğilimleri olsa gerektir. Zira genelde hep bununla vuruluyor ve sömürülüyorlar. Şeyh efendisi onu sırattan koyun cebinde geçirecek beklentisi ile onun huzurunda girmediği kılık kalmayan beyefendi/hanımefendi bu dinin en önemli kaidesini yani tevhidi bu hayale fütursuzca kurban ediveriyor, ya da   ona hizmet etmek için ondan yetki dilenenin hizmetçiliğine gönüllü talip olabiliyor.
Tüm bunları din ile ilişiklendirdiği için de Allah işlerini asan etmiyor.

Yazarın Diğer Yazıları