İbrahim Uyar

SENDİKALARIN ÜCRET POLİTİKASI VE KAMU GÖREVLİLERİ MAAŞ ZAM ORANI

İbrahim Uyar

Ocak ayı yaklaştıkça maaşlı olarak çalışan kesim ve toplumsal beklentilere paralel olarak yazılı veya görsel basında Kamu Görevlilerinin Ocak ayı maaş hesaplamaları gündemden düşmez oldu. “Son dört ayda enflasyon ne kadar oldu?  Kasım ve Aralıkta enflasyon kaç olacak? Yüzde dördü aşmaz ise enflasyon farkı verilmeyecek mi?”  türünden bir sürü matematiksel hesaplar, her seviyeden Kamu Çalışanı tarafından ayrı ayrı yapılıyor, yazılıp çizilenler dikkatle takip ediliyor.

Bilindiği gibi 2020 ve 2021 için, Yetkili Sendika MEMUR-SEN  “Taban aylığa seyyanen 200 lira, 2020 için 8+7 zam ve yüzde 3 refah payı, 2021 için 6+6 zam ve yüzde 2 refah payı” talep etmişti. Bir başka Memur Sendikası olan TÜRKİYE KAMU-SEN ise  “Taban aylığa seyyanen 600 lira, 2020 için 10+10 zam ve yüzde 3 refah payı, 2021 için 8+8 zam ve yine yüzde 3 refah payı” talep etmişti. Elbette bu iki sendikanın ve bunlar dışındaki diğer  sendikaların da sosyal ve mali haklar konusunda talepleri oldu,   bayram ikramiyesi, giyecek yardımı, çocuk ve aile   yardımları gibi…
Hükümetin talebi ile sendikaların talebi arasında oluşan ciddi farklar, uzlaşı ortamını zedelediği için, durum ilgili kanunda belirtildiği şekilde Hakem Kuruluna intikal etti, Hakem Kuruluda maalesef sendika taleplerini dikkate almadan, Hükümetin vermeyi taahhüt ettiği rakamı karara bağladı.

Ben meramımı iyi anlatabilmem için sizlerin çok iyi takip ettiği bu bilgileri hoş görünüze sığınarak özetlemek durumunda kaldım. Uzun zamandır bazı sendikaların şube başkanları ve yönetim kademelerinde bulunan kardeşlerimizle paylaştığım ama sesimi bir türlü duyuramadığım bir konuyu birde sizlerin aracılığı ile duyurmaya çalışayım;
Tarafların zam taleplerinde işi en çok zorlaştıran konu, bilinmeyen rakamları konuşmak. Gelecek iki yılın  enflasyon oranı bilinmediği için hak talepleri biraz afaki yapılıyor. Hiç kimse kahin değil, daha yaşanmamış dört zam döneminde ayrı ayrı enflasyon oranı ne olacak? Bunu hiç kimse bilemez. Hükümetin, Merkez Bankasının, bazı yerli ve yabancı  finans kurumlarının enflasyon hedefi veya beklentileri var… Ama bunlar da sadece beklenti veya tahmin niteliği taşımaktadır. Ekonomik şartların değişkenliğine orantılı olarak, sık sık güncellenmesine rağmen, yine de tutturulma ihtimali yok denecek kadar az olmaktadır.

Benim önerim, zam taleplerinin bu belirsiz rakamlar üzerinden yürütülmesinden vaz geçilmesi. Zaten Hükümet,  Enflasyon oranını zam olarak yansıtıyor. Enflasyon zam oranını aşarsa,  oran maaşlara yansıtılıyor. O halde zam talepleri için, önce gelecek iki yılın enflasyonunu tahmin edip sonra onun üzerinden zam talebinde bulunmak yerine; pazarlıkları  “ Oluşacak Enflasyon + yüzde ….. Refah Payı” formülü üzerinden yürütmek daha doğru olmaz mı?  Enflasyonun düşük veya yüksek olması Hükümetin sorunu. Sendikaların zam oranı talep etmek için bu konuda müneccimlik yapmasına hiç gerek yok. Ücret pazarlığı refah payı üzerinden yapılmalı.

Eğer bu yıl ki zam pazarlıklarında özellikle yetkili sendika, “ 8+7 zam ve yüzde 3 refah payı, 2021 için 6+6 zam ve yüzde 2 refah payı” gibi geleceği okumaya yönelik talep yerine, “Enflasyon oranı + yüzde 3 refah payı” formülü ile hareket etse bir uzlaşma ortamı bulunur, memurlarda daha kazançlı çıkabilirdi. Yüzde 1 refah payında bile uzlaşılsa, iki yıl içindeki dört zam döneminde yüzde dörtlük bir refah payı elde edilebilirdi. Aksi halde hep enflasyon kadar zam alındığı için, satın alma değeri açısından maaşlarda bir yükselme olmuyor veya enflasyon hesap kriterlerine göre satılma gücü daha da azalabiliyor.
  
Kanaatimce, sendikaların enflasyon tabanlı  zam talebindeki rakamlar ile Hükümetin hedeflediği düşük enflasyon rakamı arasındaki makasın yüksek olması  uzlaşma zeminini ortadan kaldırabiliyor, en azından zorlaştırıyor.

İfade etmeye çalıştığım şey, kesinlikle zamların azlığı çokluğu ya da bir ücret siyaseti yapmak değil. Refah payını istedikleri kadar yükseltip düşüre bilirler. Temsil ettikleri insanların düşünceleri doğrultusunda, onların bileceği bir iş.  Ancak demokrasinin kamu çalışanlarına, hatta diğer ücretli kesime sunmuş olduğu konuşma ve anlaşma zemine yanlış yerden başlandığı için sonuç alınamaması, ümitlerin boşa çıkmasına ve  hak kayıplarına neden olmaktadır. Temennimiz bundan sonraki görüşmelerde sesimizin duyulması ve masaya bu formülle oturulması ile daha uzlaşılır bir sonuç alınmasıdır.

Rabbim şükredenlerden eylesin, Devletimize Milletimize zeval vermesin, her kesimden insanımıza  yokluk kıtlık göstermesin… Selam ve dua ile….

Yorumlar 4
Ali BIYIK 19 Kasım 2019 17:17

Işte gerçekçi bir yaklaşım..buna ne sendikalar nede hükümet hayır diyemez..ama bunu düşünemeyen insanlara güvenip sendikalardan medet ummak doğru değil..

Hocam görüşünüzé katılıyorum Allahım şükreden kullarından eylesin Âmin 19 Kasım 2019 11:12

Süleyman Yeldan

Yazarın Diğer Yazıları