İbrahim Uyar

HZ. ALİ (R.A.) EFENDİMİZİN HİLAFETİ VE AĞABEYİNE KARŞI TUTUMU

İbrahim Uyar

                İslam Tarihinin en çalkantılı dönemi, III. Halife Hz. Osman (R.A.) Efendimizin şehadeti ve Hz. Ali (R.A.) Efendimizin yerine halife olması ile başlar (17 Haziran 656). Oluşan kaos ortamı dolayısıyla bu dönem Dünya Tarihi için de önemlidir.  Aynı inanca sahip insanların bir birlerinin kanını nasıl döktüklerini, dava felsefesinin çıkarcılıkla nasıl birbirine karıştığını, Rasulüllahın ve Sahabenin büyük mücadelelerle elde edilmiş kazanımlarının nasıl heba edildiğini, bu dönem incelendiği zaman daha net bir şekilde görmek mümkün.
                Günümüz Müslümanlarının; özelliklede yönetim kademesinde küçük- büyük görevi olanların bu dönemi çok iyi inceleyip, satır aralarına sıkışmış mesajları bile doğru anlayıp, ibret almalarına çok ihtiyaç var. Çünkü günümüz İslam Dünyasında yaşanan sosyal, siyasi, ekonomik ve kültürel ayrılıkların oluşumu, o günlerdeki dava mücadelesine karşı yapılan çıkar mücadelesini hatırlatmaktadır.
                Bu yazımızda İslam Tarihinin çok konuşulan ama çok iyi anlaşılmayan bu döneminden satır arasında kalmış ibret verici bir olayı hatırlatacağız. Küçük ama her Müslümanın alması gereken büyük ibretlerin olduğu bir olay! …
                Bilindiği gibi, Hz. Ali (R.A.) Hilafete geçtiğinde, Din ve Devlet adına çok büyük sorunlar yaşanıyordu. Ekonomi çarkının düzgün işletilememesi sonucu oluşan fakirlik önemli problemlerden biri idi. Sorunu küçültmek için Hz. Ali daha önceki dönemlerde olduğu gibi, fakir olanlara Beyt-ül Mâl (Devlet Hazinesi)’den küçük miktarlarda yardım yapıyordu.
                Âkil b. Ebu Talib Hz. Ali‘nin (R.A.) abisidir. Tüm ihtiyaç sahipleri gibi Beyt-ül Mâl’den fakirlere verilen yardımdan faydalanmaktadır. Hz. Ali (R.A.) IV. Halife olunca, beklentileri artar. Geçim sıkıntısı çektiğini, borçlarının olduğunu bahane ederek, kardeşi Yeni Halifenin kapısını çalar.
                Hz. Ali bir taraftan Şam Valisi Muaviye taraftarlarıyla, diğer taraftan Haricilerle siyasi mücadelenin içinde… Yetmezmiş gibi kendisine destek olanların güvenilmez tutumları ve aşırı beklentileri...  
Ağabeyi Âkil başta olmak üzere ayrıcalık isteyenlere, ibret verici cevaplar verip kimini ikna ederek, kimine de haddini bildirerek haksız istekleri geri çevirmektedir. Ağabey Âkil yardımın artırılması konusunda ısrar edince, ocağın üzerinde bulunan maşayı alır, yardım için uzanan ele hafif yollu dokundurur. Eli yanan Âkil, devlet hazinesinden yapılacak haksız ödemenin cehennem ateşine eş değer olduğu mesajından, kendi için bir ayrıcalık çıkmayacağını anlar. Hilafet makamından çıkar gider ve Hz. Ali ile yollarını ayırmaya karar verir.
                Bu kadarla da kalmaz, ayrıcalık beklentisine karşılık bulamayan Ağabey, güçlü bir muhalefet oluşturmuş olan Muaviye’nin beklentilerini karşılama sözü üzerine saf değiştirerek, Muaviye yanlısı olur. Hatta Sıffin Savaşında (M.657) da Hz. Ali’ye karşı savaşanlar arasında yer alır.
                İlginç bir durum tabi… Bir tarafta siyaseten desteğe ihtiyacınızın olduğu en hengâmeli durumda bile ayrıcalık isteyenleri küstürmek! Diğer tarafta ise dava edindiğiniz inancın gerekleri ve hakkaniyet…
                Tercih zor mu? Bence hayır! İnancınıza ve varoluş ilkelerinize sadakat; yönetimde, siyasette ve sosyal hayatınızda ilkeleriniz olursa, tercih hiçte zor değil… Tercihin zorluğu, yönetimde ve siyasette ne için yer aldığınız konusundaki kafa karışıklığı ile orantılıdır…
                “Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe itmesin. Âdil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”(Maide S./8)
                “Gevşemeyin, üzülmeyin! Eğer inanıyorsanız üstün olan sizlersiniz.” (Al-i İmran S./139)
                  Selam ve dua ile….

Yorumlar 13
Ahmet Pancar 05 Haziran 2020 05:22

Allah razı olsun Hacım.

Yazarın Diğer Yazıları