İbrahim Uyar

FİLM İZLEMEK VE YALAN DÜNYAYI ANLAMAK

İbrahim Uyar

Film izlemek, toplum olarak en çok hoşlandığımız şeylerden birisidir. Bu bağımlılık insanda çocukluktan başlar. Hele hele gençlik yıllarının vazgeçilmez bir olgusudur. Yaşlılığa doğru meyledenlerde, içindeki boşluğu doldurmak için sık sık bu yola başvururlar.
Bazen sinemaya giderek, bazen televizyonumuzun karşısına yayılarak izleyeceğimiz filmler sayesinde bütün yorgunluklarımızı unutacağımız düşünülür. Gittikçe daha fazlası istenir… Film kanallarına abone olunur, bilgisayar arama linklerinden filmler arattırılır….
Herkes gibi benimde film izlediğim zamanlarda hep aklıma, içinde yaşadığımız dünya gelir. Dünya hayatı ile filmler arasında sürekli bir ilişki kurmuşumdur. 
İzlediğimiz filmin bir senaryosunu yazan, bir yönetmeni vardır. Başrollerde oynayanlar, figüranlar, film setleri, kostümler….. Senaryo nasıl yazıldıysa film öyle oynanır. Yönetmen o senaryonun en gerçekçi şekilde icra edilmesi için uğraşır… Oyuncular rollerini senaryoda yazılana en uygun şekilde icra etmeye çalışır. Bunları en iyi yapanlar, en başarılı, en üstün insanlardır.
Gerek film yapımcıları, gerekse senaryonun ve icranın akışı içindeki heyecana ve duygu patlamalarına kapılıp seyre dalanlar hiç şunu düşünmek istemezler;
Aslında izlenen bu film, baştan sona düzmece. .. Böyle bir şey yok aslında… Yalan… Hep yalan… Film içinde ağlayan aslında ağlamadı! Vurulan, aslında vurulmadı! Zengin, aslında zengin değil! Hapse düşen aslında hapse hiç girmedi! Kar yağmadı aslında! Islak görünenler, yağmurda ıslanmadı!.....
Filmler!... İşte böyle şeyler… Hiç birinin bir gerçekliği yok… Ama filmlerin sonunda elde kalabilecek bir şeyden söz etmek mümkün… Oyuncu açısından rolünü iyi yapmak, seyirci açısından senaryoda verilmeye çalışılan mesajı iyi anlamak…
Hayatta böyle değil midir?  Bir defa Yüce bir Senarist var. Seni Yaratan ve Yaşatan O’dur. Coğrafyanı, vatanını, milletini, hayatını, ölümünü, aileni seçen O’dur.
Ayrıca bir yapımcı ve yönetmen vardır. Devlet, millet, çevre… İnsan ise bazen oyuncu, bazen  seyirci… Kendi yaptıkları ve yaşadıkları ile bir oyuncu…. Başkalarının yaptıkları ve yaşadıkları için seyirci…
İnsana düşen bu yalan dünyada, Allah’ın bize vermiş olduğu kulluk rolünü iyi yapmasıdır. Dünyanın yalan olduğunu unutup; haksızlık yapmaya, zulmetmeye, isyana, harama yönelmek varılacak en kötü sonuçtur.
Aslında filmlerin en gerçekçi tarafı, tamamen yalan olması… Eğlence için oluşturulmuş, uydurma şeyler olduğunun herkes tarafından bilinmesi…  Dünyanın en gerçekçi tarafı ise; onunda yalan olması. Adı üstünde, yalan dünya! “Bu dünya hayatı sadece bir eğlenceden, bir oyundan ibarettir…” (Ankebut S./64.)
Ama dikkat edelim bu dünya bize bir fırsat veriyor…  Mesajı iyi alalım ve kulluk rolümüzü iyi yapalım!.. “Ahiret yurduna (oradaki hayata) gelince, işte asıl yaşama odur. Keşke bilmiş olsalardı! (Ankebut S./64.)

 

Yorumlar 1
Mehmet 16 Mayıs 2020 16:48

Allah razı olsun kaleminize sağlık.

Yazarın Diğer Yazıları