İbrahim Uyar

DİYANET İŞLERİ BAŞKANININ MEŞHUR CUMA HUTBESİNE DESTEK AMA BİR KELİMESİ İÇİN HATIRLATMA!..

İbrahim Uyar

Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Ali ERBAŞ,  içinde bulunduğumuz rahmet ayı Ramazanın ilk günü olan 24 Nisan 2020 (H.1 Ramazan 1441) Cuma günü, tüm insanlığa hitabeden önemli mesajların verildiği mükemmel bir Cuma Hutbesi îrâd etti. Söyledikleri genellikle Kuran ve Sünnet referanslı idi. Ayetler okudu, Hadis-i Şerifleri kaynak gösterdi. Konuşmasında anlaşılır, açık, güzel bir üslup kullandı.
Hutbede okunanlar bir Müslüman olarak her yerde her zaman bizlerinde zikrettiği ifadeleri daha derli toplu, daha yetkin ve birinci ağızdan ifade eder nitelikte idi. Kendilerini tebrik ediyor, İslam Dininin bu kutlu sesinin, kınayanın kınamasından korkmadan, çekinmeden daha gür bir ses ile seslendirileceğinden emin olduğumu ifade etmek istiyorum.
İslam’ın yüce mesajları bu tonda, bu ağırlıkta zikredilmeye başlayınca, bir kaç gösteriyle ve sözüm ona özgürlük çığırtkanlığıyla bir İslam Ülkesinde meydanı boş bulduğunu zanneden sapkın güruh her zamanki hikâyeyle özgürlükten, haktan- hukuktan söz etmeye başladılar.  Özgürlüğe, hakka ve hukuka o sapkın güruhun gözlükleri ile bakan, yarı sapkın bir zihniyetin destekleri de gecikmedi. Ama helal olsun Evlâd-ı Fatihân’a,  helal olsun  Müslüman Türk Milletine ki, o haddini bilmez sapkınlara gereken dersi verdi, seslerini kesti.   
Hutbeye olan hayranlığımı tekrar ifade etmekle birlikte, hutbe içinde kullanılan “lûtîlik(!)” kelimesi için, (âcizane) bir hatırlatmayı kendime önemli bir vazife olarak görüyorum.
Bu kelimeyi öğrencilik yıllarımda, haramlar ve helaller ile ilgili konular konuşulurken, konuşmacıların birinden duymuştum. Çok garibime gitmişti. Lût Peygamber (AS.) tamam! Lût Kavmi ve kavmin sapkın fiilleri… anladım! Ama ben, kavmin sapık fiilleri ile “lûtîlik(!)” kavramının ifade ettiği manayı bağdaştıramamıştım. Bana anlamsızlıktan öte, çok kötü bir ifade tarzı, çirkin bir yakıştırma gibi gelmişti. Sorduğumda “kavminin sapık fiiline izafeten” bu kavramın kullanıldığını söylemişti. İtiraz etmesem de ikna olmamıştım.  Yalan yok. Halada öyle düşünüyorum.
Daha sonra bu kelimeyi defalarca duydum tabi… Kullanan herkesin de hangi anlamda kullandığını biliyorum. Bu kavramı kullananların (Haşâ ve kellâ) Lût Peygamber’e (AS.) ve Ona inananlara bir suç isnat etmeyi bırakın, toz kondurmayacaklarını da biliyorum.
Ama benim problemim şu…
 Lût Kavminin sapık bir alışkanlığı var.  O sapıklığa karşı Lût (AS.) canı pahasına mücadele veriyor. Yani bu sapık fiilleri işleyenler Lût Peygambere (AS.) tabi olanlar değil, bilakis karşı çıkanlar; Peygambere taraftar olanlar değil Ona savaş açanlar… Biz ise Lût Peygamberin( AS.) mücadele ettiği sapık fiili Onun ismiyle ifade ediyoruz.  Hem de isminin sonuna Arapça’da “Nispet Yâ’sı” denilen, gramerinde “İsm-i Mensub” konusu ile anlatılan bir “Yâ” harfi getirerek… 
Bu kurallara göre “Yâ” harfi isimlerin sonuna aidiyet, nispet, ilgi, bağıntı anlamı vermek için getirilir. Güzel Türkçemizde de bu anlamda   “Yâ” harfinin kullanıldığı birçok kelime vardır. Türkî, Kayserî, Musevî, Alevî, Muhammedî gibi…
Söz konusu Cuma Hutbesinin 19. Dakikasında Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Ali ERBAŞ “Lûtilik(!) ve eşcinsellik” kelimelerini arka arkaya kullanıyor. Benim bakış açımla keşke birinci kelimeyi hiç kullanmasaydı… İkinci kelime zaten doğruluğu tartışılmayan ve mutlaka verilmesi gerektiği hiç şüphe götürmeyen mesajı vermek için yeterdi. Kaldı ki, bu anlamda dilimizde önceden beri kullanılan veya sonradan bulaşmış bir sürü başka kelime var. Yazıyı kirletmemek için onları burada zikretmeyeceğim.  Ama sadece  -her halde hepsini birden ifade etme kolaylığı olsun diye-  baş harfleri bir araya getirilerek LGBT diye ifade edildiğini söylemekle yetiniyorum.
Kuran-ı Kerimde Lût Kavminin bu çirkin durumu pek çok ayette anlatılıyor. Ama hiç birinde bu kötü fiilin “Lûtilik(!)” diye Peygamber ismi ile aynı kelimede zikredildiğini hatırlamıyorum. Diğer Müslüman toplumlar böyle bir kelime kullanıyorlar mı?... Bilmiyorum! Bize yakışanın ise bu kelimeyi lügatimizden çıkartmak olduğunu düşünüyorum. Bu arada Türk Dil Kurumunun kelimeyi tanımlamak için vermiş olduğu “Oğlancılık” ifadesini de şık bulmuyorum. Yeri olsaydı alternatif kelimeleri hatırlatırdım… Ama yeri değil!
“Biz, Lût’a da bir hikmet ve bir ilim verdik ve onu çirkin işler yapan memleketten kurtardık. Gerçekten onlar kötü bir toplum idiler, (Allah’ın emrinden çıkan) fâsık kimseler idiler.” (Enbiya S./74)
İçinde söz konusu kelimelerin geçtiği böyle bir yazıyı yazmak bana çok zor geldi. Herkesten özür diliyorum. Ama toplumda Lût Peygamberin (AS.) isminin, (çirkin fiilin sahibi kavmin değil, kendi isminin) çirkin bir fiil ile aynı kelimede zikredilmesi beni çok rahatsız ediyor. Önüne geçmek için gündeme getirmem zaruri hale geldi. Ayrıca yazıda Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Ali ERBAŞ ’tan ve okuduğu Cuma Hutbesinden söz edilmesi, sadece toplumsal bir yanlışı düzeltmeye yardımcı olunması açısındandır.  Katkılarını temenni ediyorum.
Selam ve dua ile….

Yorumlar 1
mehmet harmancı 06 Mayıs 2020 12:24

sevgili i̇brahim yazınız güzel olmuş Allah razı olsun slmlar

Yazarın Diğer Yazıları