Ekrem Nazlı

Zor durumlarda siyasi çekişmeler olur mu!

Ekrem Nazlı

Ülkemizde salgının olumsuz etkileri sürerken bir yandan hayatımızı idame ettirmeye çalışıyoruz ve evde kalmaya çalışıyoruz bir yandan da siyasi çekişmeleri hayretle takip ediyoruz.
Olumsuz etkilerin en başında tabii ki virüsten dolayı hayatını kaybeden vatandaşlarımız geliyor bir de yeni vakaların tespit edilmeye devam etmesi. Sıkı tedbirler alınmaya çalışıyor ve Türkiye evde kalmakta ısrarcı olmaya çalışıyor.
Millet olarak evlere çekilmeye alışkın olmadığımız için izole hayat sürmekte zorlanıyoruz. Zorunlu ihtiyaçlarımızı gidermek için çıkmak dışında bile dışarı çıktığımız oluyor.
Dışarı çıkmak zorunda olan büyük bir kesim de var: Geçim darlığı olan ve çalışmak zorunda olan binlerce vatandaş… Bir şekilde evde kaldığında hayatını sürdürebilecek vatandaşlar olduğu gibi geçimini sürdürmek, faturalarını ödemek için çalışmak zorunda olan binlerce insanımız da var.
Bu zorunluluklarını sürdüren insanlar olduğu için de devlet tarafından, kamu kurum ve kuruluşları, gönüller tarafından bir takım imkanlar oluşturulmaya çalışılıyor. Ekonomik destek paketleri, bağışlar ilk yapılanlardan.
Devlet yetkilileri tarafından bir takım önlemler alındı alınmaya da devam ediliyor. Yeterli ya da yetersiz olması bir yana ancak böylesi çetin bir durumun içerisinden geçerken dahi siyasi kavgalara maruz kalmak zorunda oluyoruz.
En son ilan edilen Milli Dayanışma Kampanyası’nda olduğu gibi. Bu kampanyada devlet vatandaşına müracaat etti, bu durumun üstesinden el birliğiyle çıkabileceğimizi vurguladı. Başka ülkeleri, devletleri görüp ülkemizle kıyaslayıp muhalefet etmek kolay ama ortada bir problem var bu probleme de alternatif çözümler üretiliyor. Kimin için? Yine vatandaş için.
Devlet IBAN mı yayımlar demekte belki haklı olabiliriz ve garip gelebilir. Ekonomik vaziyete eleştiriler getirebiliriz ama bu siyasi tartışma döngüleri bizi nereye götürecek? Elimize ne geçecek? Devletin ekonomik imkanları kapsamında paketler açıklandı ve sonrasında yine millete başvuruldu. Öyle de olsa böyle de olsa milletten alınanlar millete dönecek.
Ciddi ve sonuçları “beka”yı etkileyebilecek bir salgın ortamında siyasi çekişmeler doğurmak ne kadar doğrudur? Demiyoruz ki bunlar tartışılmasın, gündeme getirilmesin. Bir mücadele içerisindeyiz. Mücadele durumunda birlikte hareket edemezsek eğer iktidara veya muhalefete parmak sallamak bize ne kazandıracak?
Salgının üstesinden gelip ülkenin başından def ettikten sonra zaten şunlar konuşulmayacak mı: Salgının öğrettikleri, salgının sonuçları, salgın durumlarında devletlerin hazırlık durumu, neler yaptık ne yapmalıydık nelerimiz eksikti, her türden durum için bilançolar, sosyo-ekonomik-kültürel etkileri ve sonuçları, devletin ekonomik olarak yeterli olduğu ve olamadığı durumlar nelerdi… Bu tür “raporlar” salgın sonrası zaten günlerce konuşulacak.
Sağduyuyla, mantıklı ve yapıcı eleştirilerle hareket etmek yerine şu bu partisi şunları yapıyor diye zihin bulandırmak, en çok ihtiyaç duyduğumuz moral durumunu fazlasıyla etkiliyor etkiler de.
İktidarın yetişemediği ya da hatalı olduğu durumda yapıcı eleştiri bana göre şöyle olmalı yani iktidar dışındaki partiler görüşler şöyle davranabilmeli: İktidar olarak şunları şunları yaptınız bunlar doğru ama burada doğru yapılmıyor, bizce şöyle yapılmalı bunu da şu imkanlarla yapabiliriz. Somut örnek verelim. Hastanelerin malzeme konusunda sorunlar yaşadığı konuşuluyor. Bir muhalif görüş bu durumu iktidarı yıpratmak adına ve hiçbir çözüm üretmeden parmak sallayarak kullanması doğru olur mu? Onun yerine çıkıp demeli ki biz de imkanlarımız ölçüsünde şu kadar destek veriyoruz. Bize yakın çevremizle görüşmeler yaptık, bu seferberliğe maske üretimi yaparak destek olmak istiyoruz çünkü sizler yetişemeyebilirsiniz ya da hatalı davranıyorsunuz…
Yapıcı ve çözüm odaklı siyaset yapmak dışında ısrarla vatandaştan bir şeyler saklandığını, baskı uygulandığını, paraların nereye gittiğini, eski defterleri dillerine dolayıp duruyorlar!
Elbette hepimiz farkındayız, yayımlanan rakamlarda şeffaf olunduğuna inansak da kulağa başka şeyler geliyor ama hangimiz yaşadığımız şehirde binlerce vakanın olduğunu öğrenmek isteriz. Şeffaflık istiyoruz ya! Bu sefer bunu şeffaflıktan öğrendiğimiz bilgiden yola çıkıp önlem almak istemeyecek mi insanlar? Nedir bu önlem? Şehir değiştirme çabaları, stokçuluk, kitlesel hareketler, moral motivasyon durumunun çökmesi, korkunun hakim olması vb.
Devletin IBAN yayımlayıp vatandaşa başvurmasına nereye kadar kızabiliriz? Şunu isteyebiliriz vatandaş olarak. Bağışlar açık bir şekilde duyurulsun, nereye ne kadar harcama yapıldı bildirilsin vs. Ama bu bağışların işten çıkarılan, işe gidemeyen binlerce insanın birkaç aylık sorunu gidermesini sağlayacak sistemden neden rahatsız olalım? Devlet milletten aldığı vergilerini millete döndürüyor, yetersiz kalmış olacak ki milletinden destek istiyor yine milleti için. Bunun değerlendirmelerini daha sonra yapalım ama gün o gün değil diye düşünüyorum.
Tedbirli olarak, paylaşımcı olarak, zordakine elimizi uzatmaya çalışarak, devlete güvenerek, aldığı kararları uygulayarak, hep birlikte dayanışmayla salgını da atlatacağız. Çok zor ama zorluğun üstesinden sabırla ve dayanışmayla geleceğiz. Kısır döngüye her an dönebilecek siyasi çekişmeleri şimdilik bir kenara bırakmak zorundayız, yine eleştirel olacak ve yapıcı çözümler üreteceğiz ama karalama kampanyalarının hiçbirimize faydası olmayacak. Şahıslar gelip geçicidir, şimdi devlete güvenip, inanıp, çorbada tuzumuz olsun diye tüm kararlara uyup elimizden geleni yapmanın zamanıdır. Aksi takdirde daha zor günlerin içerisinde gözümüzü açabiliriz.

 

Yazarın Diğer Yazıları