Ekrem Nazlı

Yabancı turiste sprey boyalı eserleri mi göstereceğiz?

Ekrem Nazlı

Kayseri’de farklı alanlarda turizmin canlanması adına bir takım çalışmalar yapılıyor. Çalıştaylar, turistin ilgisini çekebilecek konular araştırılıyor ve yapılmaya çalışıyor. Ancak bu yeterli mi ya da gelen turistlerin Kayseri hakkında düşüncelerini kendilerinden dinlemek gerekiyor. Muhakkak memnun kalıyorlardır ama gezdirildikleri, ağırlanma biçimlerinden dolayıdır. Şehrin güzellikleri ve turistik yerlerinin olmadığı anlamına gelmiyor. Elbette bu yerlere gidip gezecekler, görecekler, fotoğraflayacaklar ve gittikleri yerlere de anlatacaklar. Ancak bu her zaman olumlu olmayabiliyor. Turist yerine şehrimize okumaya gelen öğrencileri düşünürsek, doğduğu şehirmiş gibi benimseyen ve gitmek istemeyen arkadaşlar da var tam tersine Kayseri deyince ‘tüyleri diken diken’ olanlar da var. Sosyal medyada bazen karşılaşıyorum. Özellikle üniversite tercih dönemlerinde yorumlara bakıyorum. Mizahla karışık yorumlar olsa da öyle ilginç yorumlar ve algılarla karşılaşıyorum ki ya diyorum Kayseri’yi neden böyle değerlendiriyorlar acaba?
Ulaşım, imkânlar, merkez ilçeler ve öğrencilerin konakladığı noktalar, ihtiyaçların karşılanması ve benzer konularda şehir fena değil aslında. Yaşanmaz bir şehir olarak da değerlendirmek haksızlık olur. Eksiklikler zamanla giderilir ama gelmek istediğim nokta turizm şehri olmanın yolu, somut ve soyut açıdan Kayseri algısının ne olduğu, Kayseri’nin ne olup olmadığı arasındaki tutarlılıklar ve tutarsızlıklar.

ALGILAR-GERÇEKLER ARASINDA TUTARLILIKLAR TUTARSIZLIKLAR
Bu bağlamda eğer biz şehir olarak haksızlık yapıldığını düşünüyorsak algıları değiştirecek işlere imza atmamız gerekiyor. Memnuniyetleri artırmak ve bunu lanse ederken bilinçli olmak durumundayız. Biz ne yaparsak yapalım algı ve akılda kalanlar, şehirde bir süre kalıp deneyim kazananların akıllarında kalanlar, algıları farklı olabiliyor. Tutarsızlıklar doğunca da istediğimiz kadar reklam yapalım değiştirmek zor oluyor.
Turizm demiştim. Gündemdeki konulardan birisi yine Kayseri’de bulunan tarihi eserlerin durumuydu. Geçtiğimiz yıl ağustos ayında ben de bu konuda bir haber yapmıştım gazetemizde mevcut. Sırf ben değil yerel basında zaman içerisinde ve geçmişe dönük incelemeler yaptığımda, bu konunun zaman içerisinde gündeme getirildiğini fark ettim. Yine ajanstan böyle bir haber geçti. Tarihi eserlere saygısızlık diye. Gördünüz mü bilmiyorum ama konu şuydu: tarihi eserlerin sprey boyalarla kaplanması!

MEDENİYET ESERLERİNDE AŞK-MEŞK CÜMLELERİ!
Köklü bir tarihimiz olduğunu övünüyoruz, neler neler var, yıllarca ayakta kalan tarihi eserlerimiz var diyoruz, çok önemli buluntular çıkıyor bununla övünüyoruz ama bu işe de el atmamız gerekiyor. Burada işleyişin nasıl işlediği konusunda tam bilgim yok. Yani zannediyorum belediyelerimiz bu eserlerin bakımını temizliğini yürütüyor, ilgileniyor. Tarihi eser olduklarından bir yolu yöntemi var da bu yüzden mi zaman alıyor müdahale etmek henüz bilemiyorum. Ama çok sayıda sprey boyalı eserlerin gündeme gelmesine rağmen gözlemlediğim kadarıyla birine müdahale edilmiş temizlenmişti. Diğer eserlerin durumuna da tek tek bakmak gerekiyor. Ancak bu konuda aydınlanmamız gerekiyor. Eserlere hassasiyetle yaklaşıldığı için mi hemen temizleyemiyoruz ya da az önce bahsettiğim gibi bir prosedürü olduğu için mi müdahaleye vakit gerekiyor bilemiyorum. O güzel mimari yapıların üzerine neler neler yazılıyor. Kimi zaman yol üzerinde olduğu için bazı saatler yanlarından geçerken yiyecek içecek kutuları dahi gördüğüm oluyor. Hatta kimi gençlerin ‘gizli’ buluşma ve takılma yeri, gölgelik alan yeri olarak da kullanılıyor. Birisinde de ateş isi ve izleri gözlemlemiştim mesela… Koca medeniyetlere ev sahipliği yapmış Kayseri’de o medeniyetlerin eserlerinin üzerlerinde ‘FB’, ‘Melek’, ‘A&B’, ‘Alperen’ gibi abuk sabuk şeyler yazıyor. Grafiti bile değil ki grafiti gibi bir sanat işi olsa yeri zaten tarihi eser değil! Acaba bu eserler zamanında yapılırken üzerine böyle saçma sapan şeyler yazılıp mahvedileceğini hesaba katmış mıydı?

OLASI SENARYO: TURİSTLER GELİR…
Şakası bir yana bu yazılardan, boyalardan hızla kurtulmamız gerekiyor. Bunları gördükçe aklıma şu senaryo geliyor: Yabancı turist/turistler gelmiştir. Şehirde bulunan tarihi eserleri gezmek ister. Tabii elinde fotoğraf makinesi, video kamera ve not defteri mevcutlu bir şekilde. Bunları da tur rehberi gezdiriyor. Birisine geldi ve durdu karşısında. Rehber anlatıyor tarihin, işlevini vs. Peki turist tutar da sorarsa, “falanca bey/hanım şurada ‘FB’, ‘Melek’ vesaire yazan yazılar ne anlama geliyor? Renklerin, çizgilerin anlamları nedir? Yoksa bunlar da tarihi eserin orijinalinde mi var?” Rehber ne diyecek, “ııııı aslında bu eser şu şu tarihte şu devirde yapılmıştır. Bunların olduğuna bakmayın yeni yapıldı galiba, muhakkak diğerlerinde yoktur. Biz de bunlara dikkat eder temizleriz ancak demek ki buna böyle yapılmış (…)” Turist de “ha tamam öyleyse diğerlerinde neden olsun ki” der devam eder. Ardından yeni bir eserin, kümbetin önüne geldi diyelim. Orada da böyle abuk sabuk şeyler yazılıp çizilmiş. Bu sefer tekrar soracak: “burada ne yazıyor, ne anlama geliyor, eğer eserin kendinden değilse neden temizlenmedi?” Rehber nereye kadar izahatta bulunacak? Bu halleriyle o turist/ler fotoğraflasa görüntü alsa ve memleketlerine gittiklerinde eşe dosta anlatırken, sunum yaparken bu halleriyle anlatıp sunsalar ne olacak? Kayserimizin adı çıkacak zaten ‘Kayseri fobisi’ olan bir takım insana malzeme çıkacak, tarihine sahip çıkamıyorlar diyecekler. Bu gibi senaryolara mahal vermemek gerekiyor. Belediyelerimiz mevcut hassasiyetleriyle daha da dikkatli ve ilgili bir biçimde eserleri temizleyip bu gibi senaryoların önüne geçmeli. Sonuçta bu bir kültür turudur, bir yabancı turist, ‘kültür yolu’yla yetinmeyecektir diye düşünüyorum. Olur ya gezip görmek isterse eserleri bu halleriyle bırakmayalım diyorum.

NE YAPMALI?
Peki temizlendi diyelim. Tekrar olmayacak mı? Evet, yine kendini bilmez tipler boyadıklarında bir halta yarıyormuş gibi cahilce gidecek oralara yine boya sıkacaklar. O yüzden önlem almamız gerekiyor. Bu önlemlerin yolu yöntemi mevzuatı neyse bu çerçevede eserleri korumamız gerekiyor. Mesela kümbet çevrelerinde caydırıcı olmaları bakımından bir iki güvenlik kamerası olsa gözetlense nasıl olurdu? Olanlar varsa eksik kalanlara da yapsak? Ya da çevresine yeteri kadar güvenlik alanına alsak?

‘ELİN ADAMINA’ REKLAM OLMADAN
Bir şekilde bu konunun da önüne geçelim. Belediyelerimiz mutlaka bu konuyla ilgilenecektir diye düşünüyorum ancak iş işten geçmeden, ‘elin adamına’ reklam olmadan tedbir alıp temizleyelim. Yoksa turizm ve diğer alanlardaki iddialarımızda, çabalarımızda, ‘bir şey şehri’ olma konusundaki emeklerimiz yol boyunca ilerlerken yara alacak. Şahsen bir turistin gelip de bu yazılara şahit olup bununla Kayseri’den gitmesini arzu etmem. Görüntü kirliğine son vermemiz gerekiyor. Aksi takdirde gerek bu konuda gerek başka konular algılarda kirlilik devam edecek.
 

Yazarın Diğer Yazıları