Ekrem Nazlı

Mülteci kadınların da günü kutlu olsun mu!

Ekrem Nazlı

Birleşmiş Milletler tarafından 1975 yılında ilan edilen 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne birkaç gün kala akla bütün kadınların eşit olup olmadığı, hayatlarının aynı olup olmadığı ve bütün kadınlar için hakikaten kutlu ve mutlu bir şekilde geçip geçmediği geliyor. Çok sayıda kurum kuruluş, sivil toplum örgütleri, kadın dernekleri ve örgütleri kadınlar gününü kutlamaya hazırlanırken, akla yine her yıl gelen sorulardan birisi geliyor: Bütün kadınlar bu özel günü hakkıyla kutlayabiliyor mu? Ya da her kadın için bugün kutlu ve mutlu bir gün olarak mı geçiyor?
8 Mart günü geldiğinde resmi ya da değil kutlama mesajları yayımlanacak. Bir takım törenler, toplantılar düzenlenecek. Çiçekler dağıtılıp günün anlam ve önemini belirten konuşmalar yapılacak. Bugün dışında egemenliğini sürdüren çoğu erkek, güne özel olarak kadınlara tebrik mesajları atacak veya tebrik edecek. Kadının ne kadar önemli olduğu, toplumdaki yeri hakkında konuşmalar yapılacak. Kadına şiddet konusundaki bilinçlenme yine gündeme gelecek ve şiddete uğrayan, cinayete kurban olan kadınları hatırlayacağız. Mesela Emine Bulut gibi… Bir hiç uğruna hayatlarından koparılan onca genç kızlar hatırlanacak ve yasalarda değişiklikler talep edilecek.
Ama dediğimiz gibi acaba bugün her kadın için kutlu ve mutlu geçiyor mu?
Köyde hayatını sürdüren, tarlasıyla, hayvanlarıyla geçim sıkıntısı içerisinde yaşayan kadınlarımız bugünden haberdar mı mesela?
Okuma yazma dahi bilmeyen, okula gönderilmemiş ve erken yaşta evlendirilmiş kadınlarımız konu hakkında ne kadar bilinçli ve onlar da mutlu ve kutlu geçirecekler mi mesela?
Kendi parasını kazanmaya müsaade edilmeyen ve eve mahkum edilen, birçok hakkından mahrum bırakılan kadınlarımız için kutlu ve mutlu geçecek mi mesela?
Her geçen gün korkuyla hayatını sürdüren, ailesine başına gelenleri açamayan ve toplum baskısıyla susmak zorunda bırakılan kadınların günleri mutlu ve kutlu geçecek mi mesela?
Bu ‘mesela’ları artırabiliriz. Bunları ifade ederken de ülkemizi esas alarak izah ettim. Dünyadaki durum, coğrafyanın durumuyla birlikte değerlendirince durum daha da vahimleşiyor.
Mülteci kadınlar mesela… Kucağında çocukları, kardeşi/kocası öldürülmüş, başka bir hayat kurmaya çalışmak için sınırdan kaçmaya gitmeye çalışan kadınlar için de dünya kadınlar günü kutlu olacak mı?
Salon toplantılarında yapılan kutlama programlarında açıklanan bildirilere bu türden mağdur kadınlar da dahil mi?
Kadınlar günü yaklaşırken toplumun ve dünyanın sıcak gündeminden hareketle akla ilk bunlar geldi. Toplumsal eşitliği, adaleti yaygınlaştırmayı sağlamalıyız. Kadınların mağduriyetlerini gidermeli, topluma daha çok kazandırmalıyız. Ama bunları yaparken sınırdan tel örgülerden geçmeye çalışan mülteci kadınları, mağdur kadınları, okuma yazma bilmeyen kadınları, geçim derdinde olan kadınları unutmadan, ‘büyük laflar’ etmeden bilinçli bir kutlama yapmalı ve bu kadınları da hatırda tutmalıyız.
Yoksa kendi kendimize kutlar geçeriz. Tıpkı diğer özel günlerde olduğu gibi bu günde de yapılacak kutlamalar, yaşanan sıkıntılar akılda olarak yapılmalı. Çünkü mülteci kadınlar için, şiddete uğramış kadınlar için bu gün hiçbir zaman kutlu olmayacak. Bizler, kutlu ve mutlu bir kadınlar günü yaşamaları için gelecek yıllarımızı bunlardan hareketle yapılandırmalıyız.

 

Yazarın Diğer Yazıları