
İlklerin olduğu kutlama
Ekrem Nazlı
Dün Cumhuriyet Meydanı’nda 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutladık. Geçmişteki kutlamalardan bariz farkları vardı. Bu farkların ilki törenin kutlamaların halka açık bir şekilde yapılmasıyla. Sayın Vali Şehmus Günaydın bir karar alarak bu yıl ki kutlamaların halka açık bir şekilde yapılacağını ve resepsiyonun da meydanda yapılacağını duyurmuştu.
Bu karar hem ilk hem de çok anlamlı bir karardır. Milletin savaş meydanında Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kazandığı zaferi milletle kutlanması açısından çok anlamlı. Yalıtılmış kenar köşelerde ya da barikatlar arkasına ‘mahkum’ edilmiş bir halkla kutlamak yerine, yeterli güvenlik önemleri alarak, halka açık bir şekilde halkla kutlandı.
Meydan etrafı tabii ki güvenlik tedbirleri kapsamında kapatıldı ancak geçiş noktalarından vatandaşlar tören alanına girerek töreni bizzat izleyebildi. Protokole yakındı. Halk oyunları geçiş törenini alkışlarla, Türk Bayrakları ile izleyip eşlik ettiler.
Bir algı daha kırılmış oldu ve fırsatçı kimi çevrelere bu sebeple mesaj niteliği de taşıyordu bana göre. Şahıslar özelinde değerlendirmiyoruz. Durum şundan ibaret. Gelenekler doğrultusunda yapılan bu tür kutlamalar sonrasında, Cumhuriyet karşıtları Atatürk karşıtları sert bir şekilde açıklamalar yapıp fikirlerini yaymak noktasında bu tür törenleri kullanıyorlardı. Nedir o? Bakın milletten kopuk yapılıyor zaten tarihinizde de bu var gibilerinden söylemlerle ötekileştirmeler maruz kalınıyordu. Milletin seçtiği görevlendirdikleri şahsiyetler, milletin bayramını milletten ayrı kutluyordu. Bu törenler de değerlendirilir elbette, olumlu olumsuz yönleri ifade edilebilir ki bir sonraki dönemlerde düzeltilebilsin daha da güzelleştirilsin.
İşte bu bağlamda alınan karar önemli demek istiyorum. Hem fırsat bekleyenler için önemli bir gösterge oluştu hem de bayramın ruhuna içeriğine yakışır bir karar oldu. Yoksa otellerde, kapalı mekanlarda, kimi kurallar ve disiplin kalıpları çerçevesinde ‘protokol’ üyeleri kutlamasını resepsiyonunu yapardı yapmaya devam ederdi.
Muhtemeldir, bundan sonraki dönemlerde Kayseri’deki kutlamalarda bu bir gelenek olarak kalacaktır umarız da devam eder. İnsanların içini bilemeyiz tabi ama devleti temsil eden şahsiyetlerimizin, protokol üyelerimizin milletle birlikte kutlama isteği, tavrı ve kararı bu bakımdan önemlidir yerindedir diye düşünüyorum.
Vatandaşın katılım oranı açısından değerlendirmeye kalksak belki çok katılım olmadı diyenimiz olur ama hiç önemli değil. Bu da bir alışkanlık oluşturacak. Bir bilincin gelişmesi açısından önemli bir adım olmuş olacak.
Ki bunu alanda insanlarımızı gözlemleyerek fark ettik. Çocuğundan yaşlısına her yaştan ve farklı kültürden vatandaşlarımız, meydanda Türk Bayraklarıyla töreni izlediler, saygı duruşunda bulundular, İstiklal Marşımızı okudular, askerlerimizi selamlayıp alkışladılar. Devlet erkanına yakındılar, bayramı hissettiler diye düşünüyorum.
Bu da bürokrasiyle, devletle millet arasındaki mesafeyi azaltmaya vesile olacaktır. Hali hazırda belediye başkanlarımız olsun, bürokratlar olsun, mümkün olduğunda vatandaşla birlikte olmaya aralarına karışmaya gayret ediyorlar. Böyle törenlerde de artık birlikte olacaklar, beraber olacaklar.
Yazının yazıldığı ve baskıya girdiği saatlerde resepsiyon gerçekleşmiş olacak. Onu da sonra değerlendirebiliriz. Törene katılmayan seçilmiş ‘protokol’ üyelerinin resepsiyonda yer alıp almadığını da gözlemlemiş olacağız. Atatürksüz kutlama mesajlarının da, hutbelerde hala anılmadığının da farkındayız ancak düzelmesini umuyoruz. Zaferimiz kutlu olsun. Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, vatanı uğruna can verenleri rahmetle anıyor, gazilerimize saygılarımızı iletiyoruz.