Ekrem Nazlı

Bu gençler umudu yaşatıyor

Ekrem Nazlı

Dün gazetemizde manşet haberde iki gencin dergi çıkarma hikâyesini okudunuz. Bu gençlerden bahsetmek isterim biraz.
İnternet çağının yaygınlığı ve fikir, kültür, sanat, haber ve daha nice içeriğe bilgiye ulaşmanın yolu artık parmak uçlarında. Cep telefonlarıyla anında haberdar oluyoruz, haberi yazıyı çoğunlukla buralardan takip ediyoruz. Basılı eserler olsa bile bunların dijital hallerini tercih ediyoruz. Kimisi de ben gibi gelenekselci olabiliyor bu konuda. Çünkü bir dergiyi, gazeteyi, kitabı elinize almak, kurcalamak, kokusunu almak yani birebir temas halinde olma duygusu ve keyfi bana göre dijital keyfe değişilemez. Kolaylıkları kullanılır elbette hepimiz kullanıyoruz ama basılı olanın kıymeti ve güzelliği bence bir başkadır.

İşte böyle bir dönemde, hem de Kayseri’de yeni bir dergi daha yayın hayatına başladı. Alışık olunan bir dergi kadrosu yok tabii ki. Onlarca kişiyle çalışanı da yok. Bildiğiniz iki öğrenci arkadaş tarih ve edebiyat konularının yer alacağı bir dergi çıkarmaya başladılar. Yaşları ise 18… En çok da yaşlarına şaşırdım diyebilirim. İmkânsız olacağından değil, böyle genç bir yaşta dergicilik yapmaya atılmak güzel harekettir. Bir süre önce okula dergi çıkarmışlar sonra neden yeniden çıkarmayalım diyerek Işık dergisini yayımlamaya başlamışlar.

Arkadaşların ismi Burak Acar ve Mustafa Payas. İkisi de liseyi bitirdiler ve üniversiteye başlamaya hazırlanıyorlar. Bu iki arkadaşla önce gazetemize gelip düzenleyecekleri konferans için davetiye bıraktıklarında hatta dergi de çıkardıklarını söyleyip kendilerine destek olmamızı rica ettiler. Bizdeki hikâyeleri böyle başladı aslında. İki genç dergi çıkarıyorlar, konferans düzenleyecekler ve büyük bir nezaketle de etkinliklerine katılım için davetiye getiriyorlar. Oldukça profesyonel bir yaklaşımla hazırlık yaptıkları her hallerinden belliydi. Normalde genç dersiniz, tecrübesiz görür çoğu ve amatör işler beklersiniz. Ancak süreç içerisinde gördüm ki hiç de küçümsenecek gibi bir işe girişmediler. Emek verip dergilerini çıkardılar, davetiyelerini hazırladılar ve söyleşi etkinliği de düzenlediler.

Başlarda çekinceli yapıları olduğunu gözlemledim. Giriştikleri iş önemliydi ve yaşlarına oranla büyük düşünüyorlardı aslında. Ancak konferansın da ilk sayının da üstesinden gelebildiler.
Sonra tabi oturup konuştuk arkadaşlarla. Böyle bir zamanda niye dergiyle uğraşıyorsunuz derdiniz ne dedim şaka yollu. İddialı olduklarını gördüm, vatandaşın bildiği zannettiği ya da öyle öğretilen konular hakkında aslında böyle demek istediklerini söylediler. Kazandıkları okullarla derginin içeriğini karşılaştırdığınızda da küçük bir şaşkınlık yaşayabiliyorsunuz. Burak gazeteci olacak Mustafa ise avukat olmak istiyor. Mustafa’nın şu sözü ise önemliydi: “Ben kendimi kısıtlamayı sevmiyorum. Avukat olacağım diye başka şeyler yapmayacağım anlamına gelmiyor benim açımdan. Mesela, Kayseri’yle de sınırlamıyorum kendimi…” İşte bu sözler ve yaptıkları işler gelecek için umudun kaybolmaması adına önemli buluyorum. Tarih ve edebiyat alanına olan ilgilerini iki arkadaş bir araya getirip dergiye yansıtıyorlar. Bunları yapmak için illa toplumun kabul ettiği gibi olgunlaşmak yaş almak gerekmiyor. Kendilerinin farkındalar, ne yapmak istediklerini biliyorlar ve dahası vatansever gençler. Çünkü bir şeyler üretmek istiyorlar ve emek veriyorlar.

Tabi her böyle bir işe atılanın başına geleceği gibi ilk sayı için reklam arayışları olmuş destek arayışları olmuş. Kimisi tamam demiş kimisi de ciddiye dahi almayıp dalga geçmişler. Dalga geçenlerle biraz konuşsak, kıt kanaat elindeki telefondan bir şeylere ‘bakan’ ve bununla yetinen, ayrıca gençlere destek olmaya gönlü olmayıp para sever bir profildir muhtemelen. Her ne olursa olsun, söz verenlerin baskı gününde sözlerini tutmamalarına rağmen, az da olsa destekle ve çoğunlukla kendi ceplerinden ilk baskıyı da yaptılar. Bize bu azim ve kararlılık bile yeter diye düşünüyorum.

Üniversiteyi dışarda okuyacak olmalarına rağmen dergi çıkarmaya devam edecekler. Hatta planları ayda bir sayı olarak çıkmak tabi imkânları olursa. Burak Ankara’da okuyacağı için derginin orada daha çok tutunabileceğini düşünüyor keza Mustafa da öyle. Çünkü dergi satılanlar yerler olsun, dergi takip eden insan sayınının, gençliğin olsun Kayseri’ye nazaran daha avantajlı olduğunu söylediler. Haklı olabilirler belki. Şahsen Kayseri’de dergi gazete okuyan çok az genç arkadaş görüyorum, rastlıyorum. İnternet çağı olmasına rağmen dergiden gazeteden kitaptan vazgeçmemek gerekiyor.

İşin özü bu gençler dergilerinin adı gibi Işık saçmaya başladılar. Parıldayacaklar ve umudumuzu korumamız gerektiği fikrine de katkı sunacaklar. Yolları açık olsun, zor bir işe giriştiler ancak kararlılıkları, azimleri ve emekler, düşünceleri bu zorluğun üstesinden gelmenin biricik anahtarı olacak…
 

Yazarın Diğer Yazıları