Bekir AKBULUT

TELEVİZYON REKLAMLARINA DİKKAT 3

Bekir AKBULUT

Daha önce, iki defa, aynı konuyla ilgili, uyarıda bulunmuştum. Maalesef, yetkililerden ve kurumlardan duyan olmadı. Gittikçe azan ve değişen, yeni taktikler geliştiren, diziler ve reklamlar, altımızı oymaya devam ediyor. Televizyonlarda ve internet ortamında, yayınlanan diziler, sinemalar mesaj dolu. Verilen mesajların nerdeyse tamamı, bizim inancımıza, kültürümüze, ahlak ve maneviyatımıza, adet ve göreneklerimize, dinamit koymakla meşgul. İçimiz yanıyor, bu nedenle tekrar hatırlatma gereği duyduk.
Ülkemizin ekonomik ve sosyal açıdan kalkınması, gelişmesi elzemdir. Bunun için; üretmek, ürettiğini pazarlamak gerektir. Kapitalist ekonomide, bunlar doğrudan birbirine bağlıdır. Olmazsa, olmazıdır. Üretilen bir malın, tanıtımı ve reklamı gereklidir. Ancak, bunları kabul etmekle beraber, tanıtımların, yani reklamların arkasında, hem görüntüde, hem de seste, açık ve gizli mesajlar içermesi kabul edilebilir değildir. Nasıl ki, dizilerimizdeki, aile ve sosyal yapımızı zedeleyen, hayat dengesini bozan örnekler sergileniyorsa, reklamlar da, daha fazlası yapılmaktadır. Daha tehlikelisi, geleceğimiz olan gençlerimizi ve çocuklarımızı, yoğun bir şekilde etkilemektedir. Ana başlıklar altında, genel etkilerini, sıralayıp açıklamak gerekirse;

  1. Tüketimi aşırı derecede artırmaktadır;  İsraf boyutuna varacak kadar etki yapmaya, ihtiyaç olup olmadığına bakmaksızın, alış veriş teşvik edilmektedir. Giyimden gıdaya, evden arabaya, ev eşyalarından eğlenceye, birçok alanda, israfa özendirilmekteyiz. Eskimeden değiştirme alışkanlık haline gelmiş. Moda, trend, ütopi, en çok beğenilen gibi vurgularla, özellikle gençler ve bayanlar etkilenmeye çalışılmaktadır. Eskimeyen ayakkabı, elbise, telefon vb. değiştirilerek, moda olan, marka olanları almaya zorlanırken, belki, yirmi yıl kullanılabilecek ev eşyalarını atıp, yenileme hevesi körüklenmektedir. Maddi gücü yetersiz olanlar, sürekli olarak, faizli kredilere mahkum edilmekteler. Dinimizce haram olan, kültürümüzde gösteriş ve görgüsüzlük kabul edilen israf, artık, normal kabul edilir hale gelmiştir. Bu reklamları seyreden genç ve çocuklar, sergilenen örneklerden, ihtiyaç olmasa da, almak, kullanmak istemekte ve reklamlardaki gösterilen olmaya çalışılmaktalar. Her geçen gün, teminatımız bu çocuklar, doyumsuz hale gelmekteler. Kültürümüzden hızla uzaklaşmaktalar. İstediğini elde edemeyen insanlar ise, bunalımlara girmekte, aileler dağılmaktadır. Alkol, uyuşturucu ve intihar vakaları artmaktadır.
  2. Cinsellik öne çıkarılmaktadır ; Özellikle, temizlik, kozmetik-giyim, tatil, eğlence, yiyecek, içecek vb. reklamlarında, çoğunlukla, kadın olmak üzere, yarı çıplak, ya da, çıplak objeler kullanılmaktadır. Hatta bazen, hiç alakası olmayan malların reklamında, yatak odası misali,  görüntüler sergilenmektedir. Örneğin bir dondurma veya çikolata
reklamında, bir kadın ve bir erkek, uygunsuz, yakışıksız, ahlaka mugayir hareketler ile gösteri yapabilmekteler. Bayanların kullanacağı her türlü giyecek, süs eşyası reklamları, daha da beterdir. Bir şampuan reklamında, oldukça uygunsuz, kıyafetsiz diyebileceğiniz, bir genç bayan; -özgür olun, kendinizi sınırlamayın, sizi sınırlayanlara müsaade etmeyin-, diyor. Yine, aynı şekilde, bir kozmetik reklamında, nahoş bir kıyafetle süslenen genç delikanlı; -seni artık kimse tutamaz, hiç kimseye aldırma, kendini göster,- denilmektedir. Çikolata reklamında, içindeki öküzü çıkar, çikolatayı yiyen gencin, etrafa saldırması da, canlandırılmakta, -dağınık seviyor- vurgusu yapılmakta. Marka ayakkabıyı giyen gençlere, kızlar, kızlara gençler bakar, giymezsen bakmazlar etkisiyle, çocuklarımız yönlendirilmektedir. Çocuk yaştaki yavrularımıza, özgürlük, başkaldırı, isyan gibi, süslü laflarla, karşı cinsle gezme, eğlenme, yeme içme provaları gösterilmektedir. Özellikle, Üniversitelerde okuyan, gençlerin kullanıldığı reklamlarda, kıyıda köşede, ikili guruplar, el ele kız ve erkekler sergilenmekte, üniversite hayali kuran gençlere, birde karşı cinsle özgürlük safsataları yüklenmektedir. Sonuçta, istediği ortamı bulamayan, giyinemeyen, yiyemeyen, gezemeyen gençler, tahsillerinde başarısız, aile ortamlarında uyumsuz, sosyal yaşantıda ise, problemli hale gelmekteler.
  1. Kültürel saldırı ve algı yönetimi; Reklamların, neredeyse tamamında, kendi kültürümüze, inancımıza, adet, gelenek ve göreneklerimize uygun, görüntü, obje ve ses kullanılmamaktadır. Kullanılan müziklerin tamamı batı müziğidir. Kullanılan kılık kıyafetin, tamamı batı menşeilidir.  Konuşmaların tamamı, Türk dilini bozmaktadır. Reklam ortamları, tamamıyla batı kültüründeki evler, sokaklar, iş yerleri ve eğlence mekanlarıdır. Marka isimlerinin, Yüzde sekseni; İngilizce, Fransızca, İtalyanca ve diğer Avrupa dillerinden. Kalanlar ise, bozuk kelimelerle, Türkçe ifadeler yer almaktadır.  Çürümüş batı kültürü, kokuşmuş Avrupa sosyal yaşantısı, çelişkilerle dolu Hristiyan ve Yahudi kültürü, milletimize, yumuşak bir şekilde öğretilmektedir. Batının, medeni olduğu propagandası yapılırken, ülkemiz, kültürümüz, tarihimiz sürekli kötülenmektedir. Bir banka reklamında, batılı bir bando takımı, brezilya karnavalı misali, çıplak kıyafetlerle, eskiye, geçmişe takılma, geleceğe bak, umudunu kaybetme şansını dene gibi vurgularla, insanların tarih bilincine hitap edilmektedir. istediğini elde edemeyen, mutsuz ve huzursuz kesimler oluşmaktadır. Düğünlerimizde bayramlarımızda, alakasız kutlama şekilleri, cenazelerde, bizim olmayan adetler öğretilmektedir.
Daha, burada sayamadığımız, yüzlerce, binlerce muzır yayın ve mesaj içeren, reklamlar bulunmaktadır. Kısık sesimizle, Kültür bakanlığına, RTÜK ve TRT ye, Türk dil ve tarih kurumuna, kısacası, tüm yetkililere sesleniyoruz. Allah rızası için, şu reklamlara bir el atın. Lütfen, milletimize, özümüze uygun hale getirin. Böyle giderse, reklamlar, tahribat- ta, dizileri ve filmleri geçecek, haberiniz olsun. Gelecekte, dövünecek diz bulamayız.. Allah yardımcımız olsun, milletimizi ve devletimizi korusun. Amin. Vesselam.
 

Yazarın Diğer Yazıları