Osman GERÇEK

Kayseri Tomtaş Uçak Fabrikası ve Gömülen Uçaklar Hikayesi

Osman GERÇEK

Son zamanda adını sıkça duyduğumuz Türk uçak sanayimizin ürettiği milli gururumuz olan Kızıl Elma, Milli Muharip Uçak, Bayraktar TB2, Delta kanatlı ANKA 3 ve Hürkuş isimli uçaklarımız üretilmeden 97 yıl önce 1926 yılında ilk uçak sanayimizin Kayseri’de TOMTAŞ adı altında kurulan şirketle uçak ürettiğini herhalde bilmeyenimiz yoktur.

Trablusgarp ve Balkan Savaşları’nda ordumuzun tepesinden uçan ve ağır kayıplar vermemize neden olan, havadan attığı bombalarla adeta gökyüzünün kabusu olarak nitelendirilen gürültülü motor sesini insanların ilk kez işittiği bu teyyareler, Osmanlı coğrafyası üzerinde yaşayan tüm insanların hem taaccüplerine, hem de korkularına neden olmuştu.

Bu yüksek gürültülü motorlarıyla havada uçabilen ve bıraktığı bombalarla ortalığı tarumar eden bu dev metal nesneler, ‘ebabil mi hüdhüd mü’ bilinmez ama İslam ümmetinin tüm moral ve motivasyonunu yerle bir etmişti. Alçak irtifada uçabilen ama top menzilinin yakalamasının mümkün olmadığı bu uçan nesneler, bilinen geleneksel taarruz ve savunma harekatının çok fevkinde, savaşın birer haksız rekabet unsuru olarak, ‘cin işi/şeytan işi, yecüc mecüc eseri’ teknolojik bir buluştu.

Osmanlı Harbiye Nezareti’nin bu işin aslını astarını bir an önce çözmesi gerekiyordu ki, henüz Trablusgarp Savaşı devam ederken, 1911 yılında Kıtaat-ı Fenniye ve Mevki-i Müstahkem Müfettişliği’ne bir Havacılık Komisyonu oluşturuldu. İki subay acilen bu teknolojinin aslını astarını öğrenmek için Paris’e Havacılık Okuluna gönderildi. Hemen ertesi yıl da 1912’de ilk askeri havalimanı Yeşilköy ile Sefaköy arasına kuruldu. Balkan Savaşı başladığında Osmanlı Devleti,  tam olarak kullanmayı henüz beceremese de 17 uçağı savaş filosuna katmayı başarmıştı. Çanakkale Savaşı’nda da bu tayyarelerle keşif amaçlı uçuşlar yapıldı.  

Cumhuriyet’in ilanından çok kısa bir süre sonra 20 Aralık 1923’te, içinde Yeşilköy Tayyare Mektebi mezunlarından Vecihi Hürkuş’un da bulunduğu küçük bir heyet havacılık çalışmalarını incelemek üzere acilen Avrupa’ya gönderildi. Heyet döndükten sonra kafayı bu işe takan Vecihi, kendi adıyla Vecihi K-6’yı tasarladı. 28 Ocak 1925’de kendi adıyla yaptığı K-6’yı izinsiz havalandırdığı gerekçesiyle, ödül beklerken cezayla karşılaştı. Prosedürlerin ve ağır bürokrasinin baskısı onu askeri uçak sanayiinden uzaklaştırdı. Daha sonra Vecihi Hürkuş ve Nuri Demirağ’ın ayrı ayrı ortaya koyduğu özel gayretleri maalesef devlet tarafından pek taltif görmemiş ve özel teşebbüs olarak tarihe geçmiştir.

Yeni Cumhuriyet Hükümetinin bir şekilde bu tayyare işine girmesi gerekiyordu. Alman Junkers firmasıyla yapılan işbirliği çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti kendi ülkesinde uçak üretebilecekti. Alman Junkers firmasının ülkemizde bir muhatap kuruluşu olması gerekiyordu ve bu amaçla 16 Şubat 1925 yılında Cevat Abbas Bey’in başkanlığında Türk Tayyare Cemiyeti kuruldu. 10 Nisan 1925’te de Junkers ve Türk Tayyare Cemiyeti arasında ön protokol imzalanarak, %50-%50 ortaklık yapısıyla TOMTAŞ, Tayyare ve Türk Motor A.Ş. kuruldu. Sözleşmeye göre yıllık 50 uçak üretim kapasitesine sahip Tomtaş’ın üretim üssü Kayseri, montaş üssü de Eskişehir olacak, fabrikanın ham ve yarı mamül maddeleri ile diğer metaryaller ve teknik personel Junkers firması tarafından karşılanacaktı.

9 Ocak 1925 tarihinde de Türk Tayyare Cemiyeti’nin sermayesini güçlendirmek için Tayyare Piyangosu Pulu çıkarılması yasalaştırılmış ve halktan yardımlar toplanmaya başlanmıştır. 10 Nisan 1925’de de iki taraf arasında 265 sayfalık teferruatlı bir TOMTAŞ ön anlaşması imzalanmıştır. Anlaşmayı Türk tarafı adına Maliye vekili Hasan Hüsnü Bey imzalamıştır.

TOMTAŞ’ın Kayseri’deki üretim yeri olarak şehrin 3 km batısında bulunan 1916 yılında 8. Tayyare Bölüğü için tahsis edilen ve I. Dünya Savaşı sonuna doğru uçak iniş kalkışına uygun hale getirmek için kağnı arabalarının çektiği taş silindirlerle sıkıştırılarak piste dönüştürülmüş olan Çorakçılar alanı hazırlanmıştı. Asıl fabrika alanı hazır oluncaya kadar burası kullanılacaktı. 

Junkers firmasının Rusya’daki yatırımlarından dolayı Almanya hükümeti ile yaşadığı mali kriz duyulunca, işin aslını öğrenmek için 5 Ağustos 1925’de Almanya’ya heyetler gönderildi ve nihayet, Maliye Vekili Hasan Hüsnü Bey’e durumu öğrenip, herhangi bir problem yoksa sözleşme yapma yetkisi verildi.

Ve Junkers tarafı 7 Ağustos’ta iki aşamalı bir imalat planı hazırlayarak Ankara’ya geldi. Fabrika 1926 sonbaharına kadar tamirat yapabilecek konuma getirilecek ve 1927 yılında da uçak imalatına başlanacaktı. Bu plan çerçevesinde de TOMTAŞ, ilk önce hangarları, su kuyularını ve antrepoları ihale edip yaptıracaktı. Aynı zamanda memur-işçi lojmanları ile idari binanın da yapımına başlanacaktı. Malzeme taşıyacak olan İki nakliye uçağı da Junkers tarafından TOMTAŞ emrine verilmişti. 

25 Ekim 1925’de TOMTAŞ anlaşmasının Başbakanlıkca onaylanmasından sonra 29 Ekim’de Kayseri’de yer seçimi yapıldı ve Junkers A-20 uçağı Ankara’da gösteri uçuşu yaptı. 

TOMTAŞ fabrikasının altyapı çalışmaları devam ederken Junkers tarafından taahhüt edilen 20 adet A-20 uçağı parça parça ülkemize gelmeye başlamış ve Eskişehir’de montajı tamamlanarak uçuşa hazır hale getirilmiştir. Fabrikaya gelecek olan malzemeler, deniz yoluyla Mersin ve İskenderun Limanına geldikten sonra Kayseri’ye demir yolu hattı olmadığı için Ulukışla istasyonuna kadar trenle geliyor, oradan da deve ve katır sırtında veya kağnılarla Kayseri’ye taşınıyordu. 1926 yılı baharında TOMTAŞ’ın asıl üretim üssü olacak olan şu anki Hava İkmal bölgesinde fabrika hangarlarını temeli atıldı.

Tek bir cıvatanın dahi olmadığı ve bilinmediği, bu cıvatayı sıkacak bir Allah’ın kulunun olmadığı bir zaman diliminde, yurt dışından gelen 5 Alman mühendis ve 120 teknik adam ile 50 yerli işçiyle yapılan işler, istenilen hızda gitmiyordu. 

Junkers’in mali problemlerine ve ülkemizdeki ekipman sıkıntısına rağmen, 11 hangardan 4 tanesi tamamlanmış olarak TOMTAŞ fabrikasının, şu anki Hava İkmal bölgesinde 6 Ekim 1926 yılında resmen açılacağı ilan edildi. 

Açılışa gelecek olan Ankara protokolünü taşıyacak olan 4 uçaktan biri Ankara’da kalkış esnasında arızalanınca 3 adet Junkers G-24 uçağı ile gelen protokol, Çorakçılar pistine iniş yaptıktan sonra karayoluyla 4 km güneydeki açılış tören alanına geçtiler. Uçaktan korkan ve güvenmeyenler de kara yoluyla Kayseri’ye vasıl oldular.

Milli Savunma Bakanı Recep Bey, TOMTAŞ Başkanı Refik Koraltan, Kazım Karabekir Paşa, İzmit Mebusu Süreyya, Ordu Mebusu Kemal ve Recai Beyler, Kayseri Belediye Başkanı İbrahim Sefa Bey ve Milli Savunma Bakanlığı’nın yüksek dereceli memurları ve havayolu yetkilileri ile Junkers firması yetkilileri ile kalabalık bir halk topluluğu bu tarihi günde şu anki Hava İkmal alanını doldurmuşlardı. Protokol konuşmaları sonrası Çorakçılar pistinden havalanan uçakların Kayseri semalarında yapmış oldukları gösteri uçuşları halkta büyük bir ümit uyandırmıştı. Türk Havacılık Sanayii’nin ilk fitilini ateşleyen ve gelişmesini canı gönülden arzu eden Reis-i Cumhur Mustafa Kemal Paşa’nın Kayseri’deki bu tarihi günde bulunmayışının nedenleriyle ilgili protokol tarihi sükut etse de olabilecek makul ve mantıklı gerekçelerin ortaya çıkarılması da yakın tarih araştırmacıları için zor olmasa gerek.

Bu tarihi açılış sonrası fabrika alanındaki yarım kalan projeler tamamlanmış, fabrika müctemilatındaki eksiklikler giderilmiş, bir kısım uçak motor ve gövde kalıpları gelmeye devam etmiştir. Bu fabrikaya önemli bir lojistik destek verecek olan 380 kilometrelik Ankara – Kayseri demiryolu hattı 27 Mayıs 1927’de açılmış ve 23 Nisan 1928’de fabrikaya teknik eleman yetiştirmek üzere Makinist Mektebi de eğitime başlamıştır.

Buna rağmen Junkers firmasının taahhütlerinden kaynaklanan yolunda gitmeyen veya ağır işleyen bir kısım konular vardır. Junkers’in Rusya’daki projelerine aşırı kaynak ayırması, çok farklı tip ve çeşitte uçak projesine yönelmesi, sözleşmede Türk tarafına vadettiği sayıda uçağı yetiştirememesi, teknoloji transferinin ülke şartları bakımından daha yüksek maliyette olması, artan maliyetlerin içinde bulunduğu mali krizi daha da artırması ve Alman hükümetinin gerekli mali desteği vermemesi gibi hususlar TOMTAŞ projesinin de aksamasına neden olmuş ve Türk ve Alman çalışanlarının maaşını bile ödeyemeyecek duruma gelen TOMTAŞ fabrikasının kapatılmasına 28 Mayıs 1928 tarihinde karar verilmiştir.

7 Ekim 1929 tarihinde TOMTAŞ şirketi hukuki olarak tamamen feshedilmiş olup, 24 Kasım’da yapılan protokolle Junkers’in tüm hisseleri 520 bin TL karşılığında Türk Tayyare Cemiyeti’ne devredilmiş ve Tomtaş’a ait Kayseri Fabrikası ile tüm gümrüklerdeki makine, teçhizat, patentli tezgah, kalıp uçak ve motor malzemeleri Milli Müdafa Vekaletine devredilerek TOMTAŞ dönemi kapanmış oldu.

Milli Müdafa Vekaleti (Milli Savunma Bakanlığı)’ne geçen TOMTAŞ’ın altyapısından, yerli ve milli bir uçak sanayinin doğması mümkün müydü? Yeni bir arayışla, yeni bir ortak bulunabilir miydi? Yoksa bu değerli altyapıyı yok sayıp tarihe gömerek kurtulmak daha mı akıllıcaydı? Bu konuları da gelecek yazımızda ele alalım inşallah.

Not: 
Kayseri Sanayisi’nin mihenk taşı olan ‘Tomtaş’ projesi ve Kayseri Tayyare Fabrikası ile ilgili yaptığı 20 yıllık çalışmayı bir araya getirerek, belgesel niteliğindeki bir eseri şehrimize kazandıran değerli araştırmacı Rifat Bayrak, bu arşivi ve kitaplaştırma projesini ilk bana getirdiğinde çok heyecanlanmıştım. Osmanlı ve konuyla ilgili birçok ülkenin arşiv ve yayınlarından toparladığı resim, bilgi ve belgeleri tercüme ettirip kronolojik bir sırayla bir araya getirerek, redaksiyonunu yapıp Kayseri tarih ve kültür dünyasına kazandırmak gerekiyordu. Beş yüze yakın resim ve bir o kadar tarihi belgeden oluşan dokümanlarından oluşan ve Kayseri için bir imaj kitabı şeklinde tasarımını yaparak prototip kitabını hazırladığım bu projeyi ilk kez açtığım Melikgazi Belediye Başkanı Sayın Mustafa Palancıoğlu, sağolsun ikilemeden bu eseri yayınlamaktan kıvanç duyacaklarını söyledi. Araştırmacı Rifat Bayrak’ın hazırladığı bu önemli eseri redakte ederek yayınlanmasını sağlayıp, Melikgazi Belediyesi Yayını olarak kültür dünyamıza kazandırmanın bahtiyarlığı içindeyim.

Tomtaş, Kayseri Tayyare Fabrikası ve Hava İkmal Bakım Merkezi serüvenini öncesi ve sonrasıyla çok iyi takip eden, hangi uçağın ne zaman kim tarafından üretildiğini resmine bakarak söyleyebilen, uçak sanayimizle ilgili bir çok asparagas bilgi ve belgeyi çok kolay ayırt edebilen ve doğrusunu ortaya koyan, konuyla ilgili harikulade bir bilgi donanımına sahip, bir Hava İkmalci evladı olan Araştırmacı yazar Rifat Bayrak’ın da hakkını burada teslim edip teşekkür etmek isterim.

Yorumlar 1
mehmet gönen 01 Mayıs 2023 18:27

kızılelma kayseride idi şimdi kayıp araştırılması lazım bilgilerinize...

Yazarın Diğer Yazıları