Osman GERÇEK

Afrika'ya Gönül Köprüsü

Osman GERÇEK

Ülkemizden uzanan iyilik eli, her geçen gün dünyanın birçok yerinde mağduriyetlere merhem olmaya devam ediyor.

Yardım kuruluşlarının ülke içinde rutin olarak yaptığı yardım faaliyetleri dışında ülke dışında yapılan yardımların, ülkemiz açısından önemi elbette çok büyük. Ülkemizin yaşadığı büyük deprem afeti sonrası yardım projelerinin ana merkez üssünün deprem bölgesi olmasına rağmen, yurt dışına uzanan iyilik köprüleri de hız kesmiyor.

Yılın on iki ayı devam eden, yetim, su kuyusu ve süt keçisi gibi süregelen projeler dışında özellikle Ramazan ve Kurban Bayramlarında yapılan iaşe paketleri ve kurban eti dağıtımı gibi büyük projeler,  dünyanın birçok mağdur coğrafyasında mahcup yüreklere dokunmaya devam ediyor.

Özellikle İslam Coğrafyası bakımından düşünüldüğünde, Osmanlı bakiyesi olan ülkemizden yapılan yardım organizasyonlarının önemi ve de anlamı oldukça büyük.
Türkiye Diyanet Vakfı, Kızılay,  İHH İnsani Yardım Derneği, Beşir Derneği ve İyilik Derneği başta olmak üzere adını ilk kez duyduğumuz irili ufaklı birçok yardım kuruluşu gönüllüleri bu uzak coğrafyalarla gönül köprüsü kurabilmek için seferber olmuşlardı. Yardım kuruluşlarının organizasyonları dışında yurt içinden ve daha çok da yurt dışından lokal grupların bireysel olarak organize ettikleri yardımlar da azımsanmayacak düzeydeydi.

Ülkemizin yardım kuruluşlarından biri olan İyilikder/İyilik Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği gönüllüsü olarak kurban yardımı organizasyonu kapsamında ben de, geçtiğimiz günlerde Afrika’nın aşağı kısmında kalan mağdur ülkelerden Tanzanya’ya gittim.

Bu ziyaretimizle, fiili sömürge dönemini ilklerine kadar yaşamış, mağdur bir coğrafyanın yüreğine dokunma imkanı bulduk. Fiili sömürge sonrası, sömürgecilerin devlet başkanı diye atadıkları valileri veya şirketleri vasıtasıyla kaynakları sömürülmeye devam eden, mecali kalmamış bu coğrafyada bulunan tüm ülkeler, neredeyse aynı kaderi paylaşıyorlar.

Ayakta durabilme mecalini kaybetmiş yığınlar, yüzyıllardır sömürülmeye ve ezilmeye o kadar alıştırılmışlar ki, neredeyse varlık dirençlerini/direnişlerini kaybetmişler. Bu bakımdan düşünüldüğünde ülkemizden bu coğrafyalara kurulan gönül köprüsü daha anlamlı bir hale geliyor. 

Kelime anlamı olarak zaten ‘yakınlaşmak’ manasına gelen ‘kurban’ ile o coğrafyalara ‘kurbiyet/yakınlık’ kurabilmek önemli bir fırsat oluşturuyor ülkemiz açısından.

Ortalama bir haftalık bir kurban organizasyonu için çok sayıda gönüllü olan vatandaşlarımızla, hava alanlarında ve uçaklarda sık sık karşılaşmak mümkün olabiliyor.

Yardım kuruluşları tarafından açıklanan rakamlara, diğer küçük organizasyonların tahmini rakamları da eklendiğinde, bu yıl vekaletle, yaklaşık 1,5 milyon kurban hissesi kesilmiş, ibadet olarak. Bu 1,5 milyon kurban hissesinin yaklaşık %20’lik bölümünün ülkemizde değerlendirildiğini düşündüğümüzde, yaklaşık 1.250 bin kurban hissesinin vekaletle yurt dışında kesildiğini söyleyebiliriz. 

Kurban bağışları yanı sıra gönüllüler tarafında bu yoksul coğrafyaya götürülüp ihtiyaç sahiplerine dağıtılan nakdi bayram harçlıkları ve çocuklara verilen hediyelikleri de söylenmeden geçmeyelim.

Ülkemizdeki kurban fiyatlarının, vekaletle ülkemizde veya yurt dışında kesilen kurban fiyatlarından oldukça yüksek olması, insanları vekaletle yurt dışında kurban kesmeye yönlendirmiş olabilir ama Afganistan, Bangladeş ve Filistin gibi bölgelerde de fiyatların nispeten yüksek olması, bağışçıları kurban fiyatlarının daha düşük olduğu Afrika’ya yönlendiriyor.

Bu demek oluyor ki, yurt dışı vekaletle kurban bağışlarının adresi, kahır ekseriyetle Afrika ülkeleri oluyor. Afrika ülkeleri içinde de tercihi en çok etkileyen hususların başında güvenlik endişesi geliyor. Terör ve kargaşanın olmadığı, huzur ve güvenli ülkeler daha çok tercih nedeni oluyor. Bu yıl Somali ve Sudan gibi güvenlik endişesi hat safhada olan ülkeler, önceki yıllara nispeten maalesef daha az tercih edildi.
Güvenlik endişesinin yanı sıra tercihi etkileyen ikinci en önemli husus da ülkelerin fakirlik düzeyi. Yani yoksul ama güvenlik problemi olamayan ülkeler tercih nedeni. 
Bu açıdan bakıldığında Afrika ülkelerinden Tanzanya, Kamerun, Uganda, Çad gibi ülkelerde görünür bir yoğunlaşma fark ediliyor ama yardım kuruluşları bir şekilde Afrika’nın Çad, Mali, Togo, Nijer, Sierra Leone, Burkina Faso, Moritanya, Gine, Burundi, Etiyopya, Uganda, Malavi, Sudan, Somali, Tanzanya, Kenya ve Benin gibi bir çok ülkesine organizasyonlar düzenliyorlar.

Biz de, İstanbul  merkezli kamu yararına bir dernek olan  İyilik Derneği olarak 12 kişilik gönüllü bir arkadaş grubuyla Tanzanya’ya gidecektik. İstekli gönüllülerin başvuruları,  Şubelerin referans ve yönlendirmeleriyle Dernek merkezi’ne iletiliyor ve kimlerin hangi ülkelere gideceği onlar tarafından belirleniyordu.

Gidiş öncesi bağışçılarımızdan gelen vekaletleri ve emanetleri yüklendikten sonra, İstanbul İyilikder Merkezi’nde dört saatlik bir oryantasyon eğitimi aldık. En ince teferruatına kadar nasıl davranmamız gerektiğinden nelere dikkat etmemiz gerektiği bize hatırlatıldı. En çok üzerinde durulan husus da bağışçıların vekaletini verdikleri kurbanın onların ismi okunarak görüntülü kayda alınması hususuydu ki bu gerçekten oldukça önemliydi. Bağış organizasyonu, illere göre gruplandırmalar, hisse gruplarının oluşturulması ve bunların 7’li gruplar halinde listelenmesi gibi konular İyilikder Merkezinde çoktan halledilmişti. Bu gruplanan listeler bize teslim edilirken, yolculuk esnasında Bayramın ilk günü akşama kadar gelen bağışlar da ilave liste yapılıp internet ortamında bize ulaştırılacak ve çıktılarını da gittiğimiz ülkelerde alacaktık. Yanımıza alacağımız, teknik ve görsel tüm dokümanlar hazır hale getirilmişti anlayacağınız.

Daha önce iki Kez Kuzey Afrika ülkesi olan Mısır’ı görmüşlüğüm vardı ama, orta ve güney Afrika ülkelerinin Mısır’dan çok farklı olduklarını zaten anlatılanlardan dolay biliyordum. 

Gideceğimiz ülke olan Tanzanya ile ilgili izlenimlerimizi de bir sonraki yazımızda paylaşacağız inşallah.


 

Yazarın Diğer Yazıları