Mustafa İLHAN

DARBE  SÖYLENTİLERİ

Mustafa İLHAN

           Benim yaşımda olanlar birkaç darbe döneminde yaşadığımız ve her darbe öncesinde bir takım karanlık kişilerce darbe öncesinde darbe ima edildiğini bildiklerinden her söze kulak kabartıyoruz. Bu günlerde bir takım siyasetçi ve yazarların darbe ima eden sözleri darbe dönemlerinde memleketle birlikte çok zarar görmüş bizleri yeniden teyakkuza geçirdi.

            Bu konu ile ilgili bir anımdan bahsederek başlamak istiyorum. Diyarbakır Öğretmen okulunda staj için hendek olaylarında polisimizi ve askerimizi aylarca meşgul edip bir çok şehit vermemize neden olan Sur içinde bir okuldayım. Tam da olayların vuku bulduğu caminin kurşunlandığı bölgede okul. Yıl 1975 . Tabii o dönemde ben 17 yaşında milliyetçi duyguları tavan yapmış bir gencim. Ömer Vehbi Hatipoğlu ile beraber teşkilatlı çalışan Yeniden Milli Mücadelecilerdenim.

            Okulda o dönemde sınıfta kalma olduğu ve muhtemelen 13-14 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim sesi biraz kalınlaşmaya başlamış bir çocukta staj yaptığım sınıfta öğrenci. Tenefüse çıktığımız zaman o çocuk yanıma yaklaşıp “ öğretmenim sıkıyönetim nasıl ? “ diye bir soru sordu. Ömer Vehbi Hatipoğlu’da dahil arkadaşlarım daha yeni sıkıyönetimce sorgusuz sualsiz bir ay içeride tutulup  bırakılmışlardı. Ne diyeceğimi bilemedim ancak bir öğrenciye verilebilecek en doğru cevap olarak“ sıkıyönetim iyidir. Suçlu olanı içeri atar”  diyebildim.

            Teneffüs bitti içeri girdik. Sınıf karar tahtasına kocaman harflerle “ Bu sınıfta boykot var” “ Türkeş raşuko roş “ diye yazılmıştı. Bunun kötü bir anlama geldiğini anlamıştım. Sordum öğrendim. Kimin yazdığını da tahmin ettim. Sıkıştırınca kabul de etti. Ben de stajımı yakma pahasına da olsa ona sınıfta iyi bir ders verdim.

            Bir gün sonra okulda ders saati sona erdi. İstiklal Marşı söylendi. Okul müdürü ile okul bahçesinde konuşurken 7-8 sivil silahlı polis koşa koşa okula geldiler. Ne olduğunu sorduk bir şey söylemediler. Diyarbakır’ı bilen bilir. Ulu caminin ordan Gazi caddesine çıktık. Etrafımızda ellerinde kısa boylu Tomson silahları olan polisler ortada biz stajerler okula doğru geliyoruz. Dağkapı’ya yaklaşınca bizim okuldaki diğer arkadaşlarımız bize doğru koşarak geldiler. Ne olduğunu anlamıştık.  Hep birlikte Diyarbakır sokaklarını “ Koministler Moskovaya” sloganları ile inleterek okula ulaştık.
            17 yaşında darbeci damgası yiyen, daha sonra darbenin bize nasıl dayatıldığını öğrenen, 15 Temmuz da 35 km uzaklıktaki bağ evinden eşimle birlikte Kayseri meydana koşan birisi olarak darbenin kötülüklerini gördüm ve yaşadım.  Şimdi diyorum ki “Allah bir daha o günleri bizlere göstermesin”. Merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun üşüyorum şiirini defalarca ağlayarak dinledim. Darbe yapmaya kalkan olursa ilk karşılarına çıkacak kişilerden biri de benim. Kötülüklerini yaşadığım ve çocuklarımın da daha iyi bir gelecekte yaşamaları için herkesin de darbeye karşı çıkması gerektiğini söylüyorum.

            Peki darbe olabilir mi ? Rahmetli Erbakan’a küfür eden birisinin o dönemde Başbakan’ın gücü yetip de elbiselerini soyamamışlardı. Şimdi Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi var. Cumhurbaşkanı kim böyle bir darbeyi düşünürse dahi anında elbiselerini çıkarttırıp emekli eder. MİT ve Emniyet istihbaratına da çok iş düşüyor. 15 Temmuz da abdestli namazlılar bunu yapmazlar düşüncesi ile istihbaratta zafiyet gösterdilerse de şimdi en ufak bir kıvılcımın üzerine gitmeliler.

            Türkiye’de nerede ise asker kadar polis var. Jandarma da İçişleri Bakanlığına bağlı. Darbe ihtimali görmemekle birlikte şu işin arkasında kim var hele biraz daha bekleyelim der ve bizi devletin askeri ile karşı karşıya getirirse durum hiç de iyi sonuçlanmaz. Belki bu millet demokrasisine sahip çıkar ancak ülke de 50 yıl geriye gider. O yüzden Yargı da dahil demokrasiye sahip çıkmamız gerekir.
            Bütün bunlara rağmen dış güçlerin güçlü bir Türkiye istemediği de ortada. Oyun kuran bir Türkiye istemiyorlar. Şimdiye kadar ki darbelerin hep arkasında olan ABD kendisi ortaya çıkmıyor bu defa piyon kullanıyor. Türkiye’yi sıkıştırmak için taşaron örgütleri besliyor. PKK- YPG- DEAŞ- HAŞDİ ŞABI- HAFTER gibilerini besliyor besletiyor. 15 Temmuz darbesinin maddi yönden sponsoru olduğu iddia edilen BAE ne de dikkat etmek lazım. Bence BAE liklerinin suyu ısınmalı. Yemen’den mi olur, istihbarat ile mi olur bu şımarık ülkenin hesabını Türkiye dürmeli. Yoksa başımıza çok işler açacak kadar parası bol.

            Siyasette sandıkla ikbal göremeyen bazı partiler ve kişiler taraftarlarını yanında tutabilmek ve karşıtlarına gözdağı vermek amacı ile o lafları ediyor olabilirler. Her gün özgürlük ve demokrasi nutukları atanların darbeden medet ummaları ne kadar çaresiz kaldıklarının kanıtıdır. Demek ki biz doğru yoldayız. Durmak yok yola devam.
Allah yar ve yardımcımız olsun.                


   
                                                                                              Av. Mustafa İlhan
 

Yazarın Diğer Yazıları