Mehmet AYMAN

Üç Terim Üç Yorum

Mehmet AYMAN

1-MİHNE(T)

İnsanoğlu bin bir zorlukla dünyaya gelip, yine bin bir zorlukla yaşayıp, bin bir zorlukla da ölüp gidiyor. Doğum sürecindeki sıkıntıyı daha çok anneler, büyüme sürecindeki sıkıntıyı anne ve babalarımız çekmekle beraber hayatın zorluklarına göğüs germe, meşakkatine katlanma yaşımız geldiğinde biz de gerçek yüzüyle karşılaşmak üzere hayatın içine karışıyoruz (hayata atılıyoruz). Nihayetinde o kaçınılmaz son ile yani ölüm ile yüzleşmek zorunda kalıyoruz.

Adına “yaşamak” dediğimiz bu macera adeta tüm bu zorluklarla baş edebilme sanatını öğrenme süreci olarak devam ediyor. Tüm bu süreçte ya sıkıntılara katlanıyor ya da birimiz diğerine zorluk ve sıkıntı vermeye devam edip gidiyoruz. 
İşte; yaşarken karşılaştığımız, bize genellikle üzüntü ve acı veren bu zorluk sıkıntı ve meşakkatlerin tümüne Mihne(t) deniyor. 

Hayatın zorluk, sıkıntı ve meşakkatiyle herkes aynı derecede karşılaşıp etkilenmiyor. Kimileri bir ömür yüzü gülmeden, sıkıntı içinde yaşarken başka birileri de hayatın bu sıkıntı ve zorluklarını hiç tanımadan zevk’u-safa içinde yaşayıp gidiyorlar.
Zorluk ve sıkıntı dediğim şeyler son derece göreceli olmakla beraber tamamen insan olmamızla alakalı bir durum. Birçoğumuz yaşadığımız sürece bu zorlukların bir türüyle mutlaka karşılaşıyoruz. Açlık gibi, insanı aciz bırakan bir zâfiyetimiz/özrümüz var. Bunu gidermek için çoğu zaman zor şartlar altında çalışmamız gerekiyor. Üşüyüp hastalanmak gibi bir zâfiyetimiz/özrümüz var.  Örtünmek ve sağlığımızı korumak vs için giyinmek ve başımızı sokacak bir konuta/ yuvaya ihtiyacımız var. Bunları temin için de başka bir sürü zorluğa katlanmamız gerekiyor. Can, mal, namus güvenliğimizi sağlamak gibi bir zafiyetimiz/özrümüz var. Çünkü dünya güvenli değil. Bütün bunları sağlamak için de zorluklara katlanmamız gerekiyor.

İlk bakışta hayatın zorluk ve tezatlarla dolu olan bu yanını anlamak ve kabullenmek te de zorlanıyor insan. Aynı zamanda ciddi bir kafa karışıklığı da yaşıyor Eğer bu durumu bir problem olarak görüp anlamaya ve anlamlandırmaya çalışırsa yine ciddi bir zorlukla karşılaşıyor.  Bu sürecin başında insan, hayatı, nedenleri ve niçinleriyle sorgulamaya başlıyor. Hastalık, yoksulluk, ölüm vs gibi bir takım zorluklar ve yokluklarla karşılaşınca neden ben/biz, bütün bunlar niçin benim başıma geldi, ben bunu hak edecek ne yaptım ve ne zaman bitip sona erecek diye düşünmeden edemiyor tabii.

Not; Mihne(t )sözcüğü şimdilerde kullanımdan kalkmış olmakla birlikte türkülerimizde hala yaşatılmaktadır. Yeri gelmişken söyleyelim; bu manasıyla Türküler kültürümüzü bir kuşaktan/nesilden diğer kuşağa aktarma konusunda iyi birer vasıtadırlar.

Çığrışır bülbüller gelmiyor bağban
Hoyrat dost bağından, gül aldı gitti
Yüz bin mihnet ile bir bağ bitirdim
Ben yâri bezettim, el aldı gitti


Yüz bin mihnet çektim bir daha gerek
Hayli ömür ister Bir daha gerek
Yâri elden aldı o kanlı felek
Aktı gözüm yaşı Sel oldu gitti. (Sivas Yöresi)

Kime kin ettin de giydin alları
Yakın iken ırak ettin yolları
Mihnet ile yetirdiğim gülleri
Vardın gittin bir kötüye yoldurdun (Malatya Yöresi)

İnsana sıkıntı ve üzüntü veren çoğunlukla başımıza gelen hastalık, kaza, bela, musibet, badire: diye adlandırılan şeyler; ya bizatihi kendimizin ihmal veya hataları sonucu başımıza geliyor ya da bizim dışımızdaki insanların hata veya ihmallerinin kurbanı oluveriyoruz. Trafikte başımıza gelen kazaların çoğunluğu buna örnek verilebilir. Bu kazaların müsebbibi, suçlusu genellikle tespit ve edilebilir olmakla birlikte biraz derinlemesine sorgulandığında bazıları akılla izah edilemeyecek mahiyette kalıyor. (Bunlara akıldışı/irrasyonel/mucizevi vs.,.olaylar deniyor) 

Bize daha büyük üzüntü ve sıkıntı veren, daha büyük insan topluluklarını etkileyen olaylara örnek olarak ta savaşları, doğal felaketleri, toplu sürgünleri, salgın hastalıkları, soykırımları örnek verebiliriz. Tarih bu tür sıkıntılara maruz kalmış,  çok uzun süreler, belki yıllar boyu bu acıları yaşamış topluluklara çokça tanık olmuştur.(Bu yıllar “mihne(t) yılları/zamanları”, olaylar da “mihne olayları” olarak yazıya aktarılmıştır). Bu tür sıkıntıların bir kısmının örneğin savaşların, salgın hastalıkların, toplu sürgünlerin sebebi veya sebepleri de aklen anlaşılıp izah edilirken, diğer bir kısmının sonuçlarının izahında zorluk çekmekteyiz.

İzah edemediğimiz bu kaza veya belaları da tesadüf, imtihan veya kader vs ile izah etme, belki de geçiştirme durumunda kalıyoruz.

(Devam edecek) 

Yazarın Diğer Yazıları