Mahmut ŞAHİN

İşkur'un Haşmetmeâb İl Müdürü

Mahmut ŞAHİN

...
-giriş-
"Daha klas ve anlamı bir hitap kelimesi bulmadığım için,
Saygıdeğer ya da sayın kelimeleri yetersiz kalacağı için,
Sıradan, silik ve fâni bir il müdürü olmadığınız için,
Nasıl hitab edeceğim diye iki gecedir gözlerime uyku girmedi(!)
Neyse ki sonunda zât-ı alinize yakışan hitap şeklini buldum.
Yüksek yetenek ve şahsiyetlerinizi başka kelime ile anlatamazdım.
Siz ki, icraatlarınız ve fikirlerinizle bütün müdürlere örnek oldunuz.
Kayseri'ye yaptığınız katma değeri başka bir fani yapamadı.
Sizden önce kimse böyle bir il müdürlüğünün olduğunu bilmezmiş.
Sayenizde yeni bir il müdürlüğüne sahip olduğumuzu fark ettik.
Bir il müdürüne nasıl davranılması gerektiğini öğrettiniz bize.
Zât-ı devletleriniz bu konuda bir milat oldunuz biz aciz tebaanız için.
Sizden önce biz kulların, il müdürleri ile çok içli dışlıydık.
İl müdürü mü yoksa bizim gibi sıradan bir vatandaş mı bilemezdik.
Yanyana durduğumuzda hangimiz il müdürü kimse ayırt edemezdi.
En tuhaf olanı da neydi biliyor musunuz?
Direk isimleri ile hitap ederdik adamcağızlara.
Ali bey derdik mesela, Allah muhafaza.
O da bize başkanım diye karşılık verir, yüzümüze de gülerdi.
Hiç olacak iş mi şimdi bu? Hele bir müdür vardı aman ya Rabbi(!)
"Yapabileceğim bir şey olursa lütfen hiç çekinmeyin" derdi.
Bazı hususlarda dilekçeye bile gerek görmezlerdi.
Nevzat bey dediğimde "efendim Mahmut bey" diyecek kadar naziklerdi.
Hele bir Murat bey var, "agam" derdim, o da bana buyur abi derdi.
Özer bey dediğiniz müdür sivil toplumla kaynaşmalıyız bile diyordu.
Devletin itibarını yerlerde süründürüyorlardı da haberleri yoktu.
Hele bazı kaymakamlar var, bizim gibi ayak takımına(!) telefon ediyor.
Hal hatır sorma gibi insani eylemlerden sonra bizimle konuşuyorlar.
Vatandaşa bu kadar yüz verilmemesi gerektiğini hiç bilmiyorlarmış.
Sizi tanıma şerefine nail olduk dan sonra devletin prestijini kurtardık.
Müdür dediğin vatandaşla eşit olmaz, bi kaç tık üstte durur.
Vatandaşa yukarıdan bakmayan müdüre müdür mü denirmiş?
Müdürün yanına 40 salavattan sonra girilmeliymişi de öğrendik.
Müdüre direk dilekçe yazma gafletinde bulunuyorduk;
Dilekçe yazmadan önce dilekçe yazabilir miyim diye izin almalıyız tabii ki.
Biz kim oluyoruz da müdüre canımız isteyince dilekçe yazacağız?
Dilekçeyi yazarken elimiz titremeli, kalbimiz güp güp atmalı.
Boru mu bu? İl müdürüne dilekçe yazdığının şuurunda olmalısın.
Mesela, bir il müdürlüğünün salonunda toplantı yapacaksın;
Belirli bir gün ve saat yazar, salonun tahsis edilmesini istersiniz.
Hatta hak etmeyen bazılarına saygılar sunarak dilekçeyi bitirirsiniz.
Sıradan il müdürleri ne yaparlar bu durumda?
Salon boş ise uygun görme gafletinde(!) bulunurlar.
Dolu ise, boş olduğu günleri söyleme acizliğini(!) gösterirler.
Siz hayatımıza şimşek olup gürlediniz de kendimize geldik.
İşkur da çalışan işçilerle toplantı yapmak isteyen bir STK'ya:
Siz kendinizi ne zannediyorsunuz?
Kimsiniz siz de bana sormadan gün ve saat yazıyorsunuz dilekçeye?
Vermiyorum size salon malon diye celallendiniz.
Öyle ki bu gürlemenizi ben taa Nevşehir'den duydum""""
...
-gelişme-
Sizin için bunların yazılmasını hayal eder miydiniz bilmiyorum?
Ama bu memlekette hayaller ve gerçekler farklı tezahür ediyor.
Biz makamını doldurup onun hakkını veren müdürleri severiz.
Makamından güç alan paçozlara çok hoş bakmayız.
Müdür dediğin emekli olduktan sonra da saygı görebilmelidir.
Altından makam gidince b..k çuvalı gibi yığılanlar saygı görmezler.
Hangisine talipsiniz bilemem?
Bu makama kadar gelip de dilekçenin nasıl yazıldığını bilmiyorsanız;
Nasıl cevap yazacağınıza karar veremiyorsanız;
Tekaüde ayrılma vaktiniz çoktan gelmiş de geçiyor bile.
O salonun size babanızdan kalmadığını hatırlatmama gerek var mı?
Devlet terbiyesi ve nezaketine sahip olmadığınızın farkında mısınız?
Bunlar aramızda kalmasın herkes bilsin dedim be müdür...
...
-sonuç-
O gün ve saatte millete ait olan o salonun önünde olacağım.
Müsait değil diye yazılı cevap vermişsin ya;
Nasıl müsait olmadığını yakinen görmek istiyorum.
Ardından kendi ellerimle bir dilekçe daha vereceğim.
Bu sefer dilekçede asistanımın değil benim telefonum olacak.
Hani asistanıma kükremişsin ya
"kimsiniz siz?
kendinizi ne zannediyorsunuz" diye?
...
Sizi bilmem ama ben tanıştığımıza memnun oldum, müdür!!!
 

Yorumlar 1
Erbay yıldırım 02 Temmuz 2019 15:40

Başbakanım sen ne güzel insansın yaa bizlere tercüman oluyosunuz ALLAH'IM yolunuzun bahtınızı açık etsin inşAllah sizi başımızdan eksik etmesin o güzel yüreğinden öpüyorum eline kollarına sağlık ...

Yazarın Diğer Yazıları