Fatma Alkan

Anlatmak - bencillik

Fatma Alkan

Konuşalım, biraz etrafımıza bakalım ve kendi dünyamızdan sıyrılmanın yollarını arayalım. Değişmek istiyoruz ya değişmek gerek, dünya düzeni bu diyoruz ya değişmeye kendi dünyalıklarımızı bir kenara bırakarak başlayalım mı? Kendi dertlerimizi hatta şunu demek daha doğru olur kendi dertlerimizi dünyanın dertlerinden büyükmüş gibi davranmayı bırakarak başlayalım. Değişim derken belki de buradan başlamalıyız. “Ben”lerimizden sıyrılarak başlamalıyız öyle değil mi?

Ne kadarda “ben” diyoruz. Dinlemek yerine anlatmayı tercih edip ne de çok “ben”li yollara düşüyoruz. Bencil değiliz belki de ama bencil olmanın kolaylığını tercih edip, bu yolda ilerliyoruz. Her dağın karı kendine diyerek, çekilenleri saf dışı bırakıp gördüklerimizden, ziyade duyduklarımızdan ziyade duyurmaya çalışıyoruz kendimizi… Kendi derdimizi, sevincimizi, hüznümüzü bir tek bizdeymiş gibi dertler-tasalar ballandırmalar ile anlatıyoruz. Aslında bunu yaparken de yorulmuyoruz. Yaşarken yorulduğumuz şeyleri anlatırken yorulmuyoruz. Peki insan bu bencilliği neden yapar. Anlatırken azalacağını düşündüğü için midir yoksa bu farkında olmadan mı bu bencillikle konuşur. Hatta şu soru bile sorulabilir duymak yerine duyurmak daha kolay da ondan mı? Konuşuruz, konuşuruz ama sonu gelmez. Karşındaki dinlemekten yorgun düşer de belki sen anlatmaktan yorulmazsın. Bu bencilliktir işte dinlemediğin noktada anlatmaktan, sesini duyurmaktan bıkmazsın.

Kendi dünyalıklarından sıyrılmaktan bahsediyoruz değil mi? Ne kadar kendi dünyamızın hudutları dışına çıkabiliyoruz. Kendini bir kenara koyup ne kadar dinleyebiliyoruz. Dinlemek derken yapmış olmak için yaptıklarımızdan bahsetmiyorum. Ciddi anlamdan kendinden sıyrılıp ne zaman dinledin birini? Bandı geriye sar bir düşün… En son ne zaman yapmışsız, cevabı uzakta olabilir, yakında… Ama bu bilinçte ne kadar varız. “Ben” derken ne zaman o “beni” bırakıp başka diyarlara yolculuk yaptık bilmiyoruz değil mi? Yorgunluklar içindeyken ne kadar da yorduk değil mi? Farkında olmadan ne kadar da bıraktık çoğu şeyi. Dinlemeyi, anlamayı ne de çok bıraktık…

Yorgunların içinde küçük molalar ararken kendi dünyamızı bıraktığımız, unuttuğumuz zamanlar olsun, dinlenmek istediğimiz zaman kendinden sıyrıl da dinle… Dinlemekte hatta yeriyse susup sadece dinlemekte fayda var.

Dinlememekte sadece anlatmakta bir bencilliktir… Kendi dünyandan sıyrılamadığın her noktada bir bencillik taşırsın unutma. Bir parça da olsa bencilliklerinden sıyrılmak istersen eğer, kendi dünyanı koy bir köşeye de dinle bir şeyleri… Bir derdi, bir sevinci, bir şarkıyı, bir dostunu dinle ki anlatmak istediklerinin içinde dinlemenin önemini fark et…
 

Yazarın Diğer Yazıları