Prof. Dr. Ünal Çamdalı

Şükrü Malaz ve İlkokulu: Kaybolan Doku

Prof. Dr. Ünal Çamdalı

Sahabiye Mahallesi, Kayserinin en köklü ve en eski yerleşim yerlerinden biridir. Mahalle, ismini aynı bölgede bulunan, Selçuklu Döneminden kalma, Sahabiye Medresesinden almıştır. Kaynaklara göre medrese; 1276 yılında, Selçuklu Veziri Sahib Ata Fahreddin Ali tarafından yaptırılmıştır. Aynı dönemde devletin başında, Sultan III. Gıyasettin Keyhüsrev bulunmaktadır. 

Şükrü Malaz İlkokulu

Çocukluğumda, mahallenin kuzey sınırında bulunan Fatih Mahallesindeki caddenin (iki mahalleyi birbirinden ayıran, şimdiki adı Prof. Fevzi Fevzioğlu Cad.) hemen başında, baraka tarzında, basit yapılardan yapılmış, Fatih İlkokulu vardı. İsmini sanırım mahalleden almış. Sobayla ısıtılırdı. Her sınıfta kömür sobası vardı. Görevliler sobaları temizler ve yakardı…

İlkokul ikinci sınıfa burada başlamıştım. Bir yıl sonra Şükrü Malaz isimli Kayserili hayırseverin, eski okulun yerine yeni bir okul yaptıracağı; yapım tamamlanıncaya kadar da eğitimin, mahallenin güney sınırında bulunan (artık bulunmayan), Ahmet Paşa İlkokulunda devam edileceği söylendi. 

Söylendiği gibi üçüncü sınıfa, Ahmet Paşa İlkokulunda başladık. Sınıfın ilk dönemini, orada misafir olarak tamamladık. İkinci dönemde ise yeni okulumuza geçtik. Belli bir müddet sonra merhum Şükrü Malaz’ın ziyarete geleceği duyuruldu. Yanılmıyorsam sıcak bir haziran günü, öğle vakti geldi. Esmer, bıyıklı, hafif kilolu ve uzun boyluydu.

Üzerinde siyah bir elbise vardı. Elbisenin içinde de beyaz bir gömlek ile kravatı vardı. Ağırbaşlı bir yapısının olduğu, her halinden belliydi. Müdürümüz, öğretmenlerimiz ve bizler (öğrenciler olarak) kendisini saygıyla karşıladık. Binanın yapılmış halini, belki de ilk defa görüyordu. Önce okulu ve sınıfları dolaştı. Bahçede, bize güzel nasihatlerde bulundu. Daha çok çalışmamız ve iyi bir yurttaş olmamız konusunda, tavsiyelerde bulundu. Belki de yaşam tecrübelerinden bahsetti...

Öğretmenlere de hediyelik kibritler getirdiğini hatırlıyorum. Mekânı cennet olsun.
Yeni oklumuz, iki katlı ve iki blokluydu. Bloklar arası geçiş vardı. Ön cephesi bahçeye, arka cephesi ise caddeye bakıyordu. Ayrıca müsamere (gösteri) salonu vardı. Tiyatro oyunları gibi çeşitli gösteriler, burada yapılırdı. Mimari tarzı dönemin koşullarında, gayet şıktı. Hatta bize göre olağanüstüydü. Zira barakalardan yeni binaya geçmek, farklı bir duyguydu. Sınıfları ve sıraları yepyeni, koridorları ise veciz sözleri (ve söyleyenleri) yazan tablolarla donatılmıştı. Hz. Ali’nin “Bana bir harf öğretenin, kırk yıl kölesi olurum!” özdeyişini ilk defa oradaki tabloda görmüştüm. 

Okul müdürünün odasından sınıflara, ses hattı bile vardı. Sınıflarda gürültü olduğunda, müdür ikaz ederdi. Müdürümüz merhum Aziz Yalçın, sert mizaçlı ve disiplinliydi. Öğretmenler bile ondan çekinirdi. Aslında O, bir efsaneydi. Okulun eğitim kalitesi oldukça yüksekti. Öğretmenimiz Emel (Köksoy) Hanım da ikinci annemiz gibiydi. İki buçuk yıl, yeni binada okuduk ve o dönemler gerçekten mutluyduk... 

Evimiz okula yakındı. Mezun olduktan sonra şehir merkezine giderken bulunduğu caddeden geçerdik. Bazen ziyaret etmeyi isterdim. Ancak bir türlü kısmet olmadı. Belki de hep orada duracak sandım. Yanıldığımı ise nice yıllardan sonra anladım... 

Şükrü Malaz

İnternetten öğrendiğim kadarıyla Şükrü Malaz, 1908 yılında Kayseri'de doğmuştur. Genç yaşta ticaret yapmak amacıyla Kayseri'den Adana'ya, sonrasında da Mersin'e göç etmiş; Mersin’de inşaat malzemeleri ithal ederek ticaret hayatına başlamıştır. 1945 yılında İstanbul'a göç etmiş; ticari hayatını, Karaköy Perşembe Pazarında sürdürmüş, inşaat malzemeleri ithalatı faaliyetlerinde bulunmuştur. 1950 yılında tekstil sektörüne girmiş, farklı üretimler gerçekleştirmiş; 1967 yılında ise bir kibrit fabrikasını çocukları ile satın almıştır. 24.08.1988 Tarihinde, İstanbul'da 80 yaşında vefat etmiş, hakkın rahmetine kavuşmuştur. Mekânı cennet olsun…

Mahallenin Mevcut Durumu ve Yeni Okulu

2019 yılında ilkokul öğretmenim ile ilgili bir yazı yazmıştım. Bu vesileyle Şükrü Malaz İlkokulu Müdürü sandığım, Ali Çakmak Hoca ile telefonda görüşmüştüm. Ali Hoca bana: artık böyle bir okulun olmadığını, yıkıldığını, aynı bölgeye Mehmet İlgü (hayırsever) İlkokulu yapıldığını ve kendisinin de yeni okulun müdürü olduğunu söylediğinde, çok şaşırmıştım. Mehmet Bey’den de Allah razı olsun. Mahalleye yeni ve modern bir okul kazandırmış. Ancak bizim okul neden yıkılmış, Şükrü Malaz ismi neden kaldırılmış? Bir türlü anlayamadım… 

Geçenlerde eski mahallemize gittim. Okulun yerini görmek istedim. Ancak yerini bulamadım. Kendi mahallemi tanıyamadım. Bölge o kadar değişmiş ki şaşırdım kaldım... Değişimden öte adeta bozulmuş; garip bir yapıya bürünmüş. Kentsel dönüşüm ve göç, eski (ve tarihi) yapıyı yok etmiş. Kültürel doku da sanki ortadan kalkmış. Bölgeye sosyal konut anlayışı ile evler yapılmış fakat mahallenin ruhu gitmiş. 

Okulun faaliyette olduğu dönemlerde, mahalle gerçekten nezihti, merkeze yakındı. Etrafında iki katlı, bahçeli, sosyal konutlar vardı. Hemen yan tarafında Sahabiye Camisi vardı. İmamını hatırlıyorum; cuma hutbelerinde, heyecanlı ve sert konuşmalar yapardı. Hocanın çocukları ile sosyal konutlarda ve çevrede oturan insanların çocukları, Şükrü Malaz İlkokuluna giderdi. Caminin hemen yanında bakkal vardı. Orayı Emir isimli yaşlı, birazda sinirli amca ile oğlu işletirdi. Dükkân çok düzenliydi. İçinde envaiçeşit ürün vardı. Bazen çikolata ile leblebi tozu alırdık. Özellikle çikolatanın tadına doyamazdık. 

Şimdi ne okul kalmış ne cami. Okul da yıkılmış cami de... Yukarıda belirttiğim gibi yakın bölgeye başka bir okul yapılmış. Eski caminin biraz ilerisine ise daha modern bir cami yapılmış. Ancak otantik yapı bozulmuş; mahalleli kalmamış. Daha çok Suriye ve diğer ülkelerden gelen göçmenlerin oturduğu, mahalleye dönüşmüş. Kentsel dönüşümle yapılan çok katlı konutlar ise estetikten uzak olmuş... 

Sonuç

Zaman ve mekân birbirine bağlı iki olgu. Daha doğrusu mekân da dahil her olgu (şey) zamana bağlı.  İkisi de birbirini anımsatsa da özellikle görsel olmasından kaynaklı, mekânın zamanı hatırlatması, daha anlamlı. İnsanı geçmişe götürür, değişimi ve gelişimi yansıtır. İnsanlığın nereden ve nasıl geldiği ile ilgili ipuçları verir. 
Geçmişi güne taşıyan eserdir diğer ifadeyle eşyadır ve de insandır. Eser (ve eserin sahibi) yok edilirse geçmişle bağlar kopartılmış demektir. Modern toplumlar aynı zamanda gelişmiş toplumlardır. Onlar, ortaya konan savın farkına varmış olmalılar ki ilerlemeyi gerçekleştirirken geçmişin yok olmasını engellemek adına, yapıları (eşyanın formunu ve eserin sahibini) da korumaktadır. 

Şükrü Malaz (ve ailesi) gerek Türk sanayisine gerekse de Türk eğitimine yaptığı hizmetler açısından ülkemizin ve Kayserinin değerli şahsiyetlerindendir. Tarihe iz bırakanlardandır. İsmini korumak bizim için sorumluluktur. Adını taşıyan okulu yıkılsa da ismi silinse de gönüllerdeki yeri yıkılmayacak ve silinmeyecektir. Bu yazı biraz da duygulara tercüman olmak ve tarihe not düşmek adına yazılmıştır.

Zamana, sadece günün penceresinden ve güncel olgularından etkilenerek bakmak, bu manada eksikliktir. Daha geniş perspektiften ve değerlerden bakış; varlığın ve değerlerin korunması açısından elzemdir.

Bu konularda daha çok yol almalıyız. Değerlere, çevreye, tarihe ve doğaya sahip çıkarak onları korumalıyız. Hataları da ortaya koymalıyız. Edebince ve usulünce. Merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in ifadesiyle (rahmetli anacığımın da sıklıkla tekrarladığı): kırmadan, dökmeden…

Not: Yazının yazılmasında bilgilerinden yararlandığım, Malazlar Grubunun çalışanlarından, Canel Taştan Bey ile Halil Ünlü Beye şükranlarımı sunarım. İlgileri için ayrıca teşekkür ederim. Yazı vesilesiyle tanıştığım, aile fertlerinden Hediye Malaz Hanımefendiye de hürmetlerimi sunarım… 

 

Komşunun Deprem Şiiri

Deprem

Sabah uyanırım sandı!
Derin bir uykuya daldı.
Deprem ansızın, Kahramanmaraş’ı, Hatay’ı salladı!
Kimse ne olduğunu anlayamadı…

Sabah uyanırım sandı!
Derin bir uykuya daldı.
Deprem ansızın, diğer şehirleri de salladı!
Kayseri’de millet, gece sokaklara fırladı…

Kahramanmaraş’ta kırıldı fay,
Adana, Şanlıurfa, Kilis, Gaziantep, Hatay,
Adıyaman, Diyarbakır, Osmaniye, Malatya, 
Feryatlar, figanlar had safhada...

Deprem durdu sandık!
Dünyevi işlere daldık.
Öğleye doğru yeniden, ne yapacağımızı şaşırdık!..
Kayseri’de yine sokaklara fırladık…

Kıyamet koptu, pek çok şehirde.
Feryatlar, figanlar yükseldi göklere…
Ateş düştüğü yeri yaktı;
Deprem Kahramanmaraş’ı, Hatay’ı yıktı.

(Mustafa Yolcukaya, Kayseri)

Yorumlar 4
Yasin 12 Mart 2023 20:55

Ünal Hocam güzel yazınızı daha önce okumuş ama yorum yazmaya fırsat bulamamıştım, Öncelikle depremden ölen kişiler için Allahtan rahmet, yaralılara şifa, depremlerden etkilenen herkese sabır ve kolaylıklar diliyorum. Ülkemize geçmiş olsun diyorum. Yazınızda bahsettiğimiz Sahabiye Mahallesinden bahsetmek istiyorum, orayı en son ne zaman gördünüz bilmiyorum. Orada Kentsel Dönüşüm adı altında pek çok bina yıkıldı. Yıkılan binalara ait yerlerin bir kısmına Ucube diyeceğimiz devasa binalar diktiler, depremlerin de etkisiyle o binalara her baktığımda korku filmi izliyor gibi oluyorum. O Mahallenin en güzel yerlerinden biri olan perşembe pazarını kaldırıp yine dışarıdan bakıldığında Ucube diyeceğimiz bir ilkokul diktiler. Evet eğitim için okulların varlığı önemli ama okul yola ve kavşağa o kadar yakın ki freni boşalan bir kamyonun okulun bahçesindeki çocukları ve okulun kendi içindeki çocukları ezme ihtimali var, okula gidip gelen çocukların da yollar çok işlek olduğu için yeterince can güvenliğinin olmadığını düşünüyorum. Sonradan yapılan Recep Mamur Camisinin mimarisinde ve yerinde yanlışlık varmış gibi hissediyorum, Kısacası Şekil ve Estetik açısından bu mahalle eski güzelliğini kaybetti. Bir de artık bu mahallede artık yabancı uyruklu şahıslar yaşıyor ve bu bölgedeki dükkanların çoğunu bu şahıslar işletiyor, Kayserimizin en içler acısı durumda olan mahallesi Sahabiye Mahallesi oldu. Şehrimizin bozulan dokusu deyince Sahabiye Mahallesine Uzak olmayan Eski Stadyumun yerine yapılan Kayseri Forum ve rezidanslardan söz etmeden geçemeyeceğim çünkü hem eski stadyumu hem de onun yakınlarında bulunan eski çiçekçi, eski demiryolu gibi yapıları çok özlüyorum. Eğer Stadyum yerine bir Avm yapılması gerekiyorsa estetik açıdan daha güzel görünen ve deprem anında da çok güvenebileceğimiz bir yapı oluşturulabilirdi. Kayserispor eski stadyum yıkılmadan önceki başarılarını son yılarda tekrar edemedi. Bence Bunun en büyük sebebi yeni stadyumun eski stadyuma ait ruhu verememesi, öyle ki bu stadyum doğal kar yerine suni karlardan oluşan bir yer misali suni bir stadyum izlenimi veriyor bana. Ama Kayseri'deki doğal dokunun korunamaması ve dokunun bozulmasına şaşırmamak lazım. Kadir Has 'ın desteği ile yapılmış ve onun adının verildiği bir stadyumun isminin bile korunamadığı, ve isminin bir kalemde silindiği bir ortamda şehrin dokusunun bozulmaması gibi bir çaba beklemek mümkün değil. Kayseri depremden etkilenmiş bir bölge olmasına ve büyük depremlerin yaşandığı, yaşanabileceği illere komşu olmasına rağmen şehrin yer yerine dükkan +14 katlı binalar yapılmaya devam ediliyor. Bu hızla depremler sonrası binalardan dışarı çıkabilen kişilerin güvende olabileceği açık alan kalmayacak. Kayseri için en acı şey Kayserinin birçok ilçesi ve şimdi adı mahalle olan bir çok köyü gelişmediği için ve artık il merkezinde çok yabancı uyruklu kişi yaşadığı için insanlar bu şehirde doluştu, 14 katlı evler yapıldı şehrin dokusu bozuldu. Eğer ilçeler, köyler dahil her yer eşit şekilde gelişseydi. Kayseri Türkiye'nin ve Dünyanın en güzel şehirlerinden biri olabilirdi, yazık oldu.

Ömer 25 Şubat 2023 19:44

Kaleminize sağlık Ünal Hocam…

Söz yazarı Mustafa Yolcukaya 25 Şubat 2023 12:23

Duygusal bir Yazı olmuş abim kalemine yüreğine duyguları na saglık abim Çok teşekürler ederim

AnkaradaBirKonyalı 25 Şubat 2023 10:04

Bu yazı anlamı, içeriği ve duygusallık yönü itibariyle çok üst düzey bir seviyede olmuş. Ayrıca, geleceğimize ışık tutması açısından geçmişimize yönelik çok önemli tespitler içeriyor. Zira şehirlerimize, kasabalarımıza ve köylerimize ne denli olumsuz davranışlar sergilediğimize yönelik örnekler içeriyor. Sonuç olarak yazı gerçekten çok yararlı ve ses getirebilecek bir karakterde olmuş. Teşekkürler.

Yazarın Diğer Yazıları