Prof. Dr. Tuncay DİLCİ

Dijital mecralar da yeniden oluşturulan imajlar ve kimlik oluşumu

Prof. Dr. Tuncay DİLCİ

Oyun çocukluk döneminin yaşam pratiğidir.

Bu dönemde yaşanan hayal dünyası gerçek anlamda ayakları yere bastığı sürece geleceğe yön verir. Bu nedenle,çocukluktan itibaren imaj oluşumu sembolik ilişkiler, tutum ve davranışlar üzerinden şekillenir. Çocukların oyun yoluyla düzenli bir şekilde yaratıcı oyun oynayacak içerikleri üretmeleri, oyuncak tasarımları geleneksel anlamda karakter oluşumunun önemli bir enstrümanı idi.

Ne var ki günümüz çocukları dijital mecraların sunmuş olduğu sanal karakter ya da kahramanlar üzerinden imaj tasarlamakta, bunların üretmiş olduğu tasarlanmış, kurgulanmış emtialar üzerinden biçimlenen yeni Dünya düzeni kavramıyla soslanmış özdeşim ya da rol transferleri ile gerçekleşmektedir.

Buna göre çocuklar temas halinde oldukları dijital mecraların içerik figürü üzerinden farklı farklı imajlar oluşturmaktadırlar. Bu farklılıklar kimi zaman diğer insanların söyledikleri ve yaptıklarına yeniden dönüştürerek kurgulayarak olabileceği gibi, çoğu zamanda hayal dünyamızın istekleri doğrultusunda keşfettiklerimizi dönüştürür ve yeni bir yaşam evreni tasarlarız kendimize.

Örneğin bir çok şeyi bir araya getirip Orjinal bir tarif yaptığımızda, Orjinal bir sanat eseri resim, müzik ya da şarkı besteledigimizde, farklı deneyimlerden küçük parçalar çıkararak geçmiş ve ki şimdiki bilgilerimizi birleştirerek gelecek tahminlerde bulunarak hepsini bir araya getirerek, yeni bir şeyler oluştururuz.

Bu durum bir başkasının ya da daha önceki insanların yaptığı şeylere benzemekle birlikte kendimize has kendimize özgü parmak izleri gibi farklı ince nüanslar da yaşatabilir. Ama yeni ortaya koyduğumuz karakteristik şekil, imaj ya da davranışlar sadece bizim yaratabileceğimiz Kendimize özgü bir şey olmakla beraber bir başkasının da iç imaj kullanarak oluşturduğu yeniden ama farklı oluşumların ötesine geçmesi söz konusu olabilir.

Yukarıda ifade edilenlerin ötesinde gün içerisinde dört 5 saat endüstri ürünü imaj içeriğine maruz kalan çocuklarda, üretimzsellikten ziyade yeniden oluşturulan ve kendi hayal gücüne inanabilir ve güvenebilir. Örneğin okul öncesi çağındaki çocuklar çok sevdikleri kahramanları oldukça iyi taklit edebilirler. Bu anlamda yeniden üretilen hayal ya da düş ürünü imajlar çizgi film kaynaklarından da beslenebilir. Diğer taraftan televizyonda gördükleri karakterlerin hareketlerini mükemmel şekilde taklit edebilen bu çocuklar yine gördükleri imajlar üzerine yeni imajlar eklemekle kalmaz bu yönde yetenek ve becerilerini de sergileme deneyimine maruz kalırlar. Bu maruziyet çoğu zaman başarısız da olabilir. Ne var ki bu deneyim çocukta bir kimlik gelişimi zaafiyeti doğrabilecek deneyimleri de dönüşebilir. Sağlıklı nesillerin yetişmesi adına, çocuklar oyun senaryolarına gerçek dünya deneyimlerini de katmak durumundadır. Zira ortaya koymuş oldukları oyun senaryolarına sadece televizyonda ya da dijital mecralarda gördükleri imajlar üzerinden oluşturmaları kendine varlığına ve kültürüne yabancılaşmayı da beraberinde getirecektir. Bu nedenle çocuk gerek televizyon, gerek kitaplar, gerek yetişkin büyüklerinden edilmiş olduğu öykülerden ilham alarak kendi iç dünyasındaki diyaloğu dış çevresi ile bütünleştire bilmelidir. İşte bu noktada dijital mecralar üzerinden deneyimlediği film Yada video imajlarını taklit etmek yerine bireysel oyun deneyimlerini yaratarak kendi üretti imajları kullanmaları Yönünde teşvik edilmelidir.

Çocukların duygusal açıdan sağlıklı yetişebilmeleri için oyunlarında gerçek dünyadan çeşitli imajlar kullanmalarına fırsat verecek oyun iklimini yaratmak ebe beyinlerin sorumluluğundadır. Bir çok çocuğun sözde oyunlarında yalnızca televizyondan gördüklerini taklıyo ediyor oldukları gerçeği geniş çaplı alarma ciddi müdahale yöntemleri için geçerli bir nedendir. Oyunlarında diğer deneyimleri yer vermeden her gün endüstri üretimi iletileri tekrar üreten çocuklar önceden tanımlanmış araç haline gelebilirler.

Bunun için endüstri ya da dijital mecraların tasarlanmış olduğu imaj veya içerikleri dikkatli bir şekilde gözden geçirmek, çocukların seçimlerinde giderek yaygınlaşan iç resimleme uyumundan hareketle daha bilinçli bir varlık endüstrisi oluşturmak durumundadır. Bu şekilde çocuğun iç zihinsel modelinde var olan her türlü dürtüsel oluşların doğru yönlendirilmesi, dizginlenmesi ve terbiye edilerek gerçek dünyanın kişiliği haline gelmesine fırsat verilmelidir.

Selam ve dua ile...

Yazarın Diğer Yazıları