Mahmut BENDEŞ

YURTTA SULH KONSEYİ FİTNESİ

Mahmut BENDEŞ

Hayatın akışına uygun olmayan gündemler öyle sırıtıyor ki olay hakkında bir bilgi sahibi olmasanız da bu işin içinde bir hinlik var diyorsunuz. Tabi biraz da kalp gözünüz açık olmalı.

Cumhuriyetin yüzüncü yılında Fenerbahçe-Galatasaray süper kupa finalinin Suudi Arabistan’da oynanması hayatın akışına uygun değildi. Türkiye’de futbol müsabakalarının yapılabileceği 142 tane stadyum varken Arabistan’da oynama fikri nereden icap etti? 

“Yurtta Sulh Cihanda Sulh” pankartlarının kullanılmak istenmesi de hayatın akışına uygun bir davranış değildi. Merak ettim, Türk takımlarının yurtdışında oynadığı maçlarda böyle bir geleneği vardı da ilk defa Suudi Arabistan’da izin vermediğinden mi ülkece şok yaşadık? 

15 Temmuz 2016 da FETÖ cü darbeciler yurtta sulh konseyi ile isimlerini duyurmuştu. Anlıyoruz ki darbe başarısız olsa da konsey faaliyetlerine devam ediyor. Bu pankartların hazırlanması fikrini ortaya atan her kimlerse savcılığın onları kovuşturması gerekir. Öyle ya! Nereden icap etti? 

Ayrıca “Yurt da Sulh Cihanda Sulh” evrensel bir mesaj olamaz. Bu mesajı da bugünkü şartlarda hiçbir ülkeye anlatamazsınız. Aslen Kanunu Sultan Süleyman’ın söylemiş olduğu ve yaygın olarak M. Kemal Atatürk’e atfedilen bu sözü kullanmak için Kanuni gibi cihan hâkimiyeti gerekir. Fethettiğin topraklar da asayişi sağlamak için yurtta sulh cihanda sulh diyebilesin. Hem sömürülen ülke pozisyonunda olup hem de sulhu savunmak ne kadar mantıklı olabilir? Devam devam der gibi…
Ayrıca bu mesajdan ABD ve İsrail gibi ülkeler hiçbir çıkartımda bulunmazlar. Bunu okuyan sömürgeci ülkeler Ortadoğu’da ki menfaatlerinden vazgeçmezler, kurmuş oldukları askeri üsleri boşaltmazlar. Böyle mesajların zamansız ve yersiz kullanımı ülke insanını aptallaştırmaktan başka bir işe yaramaz.  Haydi bakalım! Türkiye Yurt da Sulh Cihanda Sulh diyerek sınırların dışındaki operasyonları durdursun. Ondan sonra PKK’nın nasıl kudurduğunu hep birlikte izleyelim. 

Futbolcuların Atatürk resmi basılı tişörtlerle sahaya çıkmak istemesi de hayatın akışına uygun bir davranış değildi. Bu uygulamanın Suudi Arabistan dışında ikinci bir örneği var mı? Bundan sonra bu uygulama hep devam edecek mi? Bizim Suudilere Atatürk’ü sevdirmek gibi önceden başarısız olduğumuz bir dış politikamız mı var? Onun rövanşı mı alınmak istendi? 

İstiklal Marşının okutulmaması da hayatın akışına uygun değil. Bunun yalan olduğu zaten ortaya çıkartıldı. Ama neden bu yalan hızlı bir şekilde servis edildi düşünmeliyiz. 

Görünen o ki birileri milli duyguları gıdıklayarak, kaşındırarak ihtilaf çıkarma peşinde. Allahtan ki zalim Ege Akersoy’un elinde tevhit bayrağını taşıyan mazlum İsmail Aydemir’ e attığı yumrukla kaldı. Daha büyük olaylara dönüşmedi. Dikkatli olmalıyız. Birileri toplum içinde fitne fesat tohumları saçmak istiyor. 

Süper kupa finali olayları gündeme kurulan komplo olsa da gerçek gündem Gazze diyeceğiz. Hayatın akışına uygun olmayan olaylara balıklama atlayanlar gibi atlamayacağız. Bir taştan iki kuş vurmak isteyenlere fırsat vermeyeceğiz. 
 

Yazarın Diğer Yazıları