Marketlerdeki ürünlere bakınca diyorum ki içimiz dışımız İsrail olmuş.
Fiyat iskontolarına bakınca diyorum ki yarısını İsrail’e bağış yapmışız.
Kanser vakıalarındaki artışa bakınca diyorum ki bu işte bir kalleşlik var.
Vatan savunmasını terör görenlere bakınca diyorum ki mamalar işe yaramış.
McDonald’s, Starbucks gibi yerlere harçlık bulmakta güçlük çeken gençlerin döktüğü paralara bakınca diyorum ki gıda zehirlenmesi demek ki ön lobda başlarmış...
Beynimiz, organlarımız, kanımız, sindirim sistemimiz aslında bütün bedenimiz;
Sepetlerimiz, raflarımız, depolarımız aslında bütün alışveriş merkezlerimiz;
Bütün bu kirlerden arınmalı. Sağlığımız düzelecektir. Kesemiz de rahatlayacaktır.
Bu ürünler ve hizmetler sömürüyor, köleleştiriyor, mankurtlaştırıyor, ömrünü kısaltıyor.
İktidara burada büyük görevler düşer.
Devlet halkını korumalı.
Yerli mal ve hizmetleri teşvik etmeli.
Boykot sadece İsrail markaları ile sınırlı tutulmamalı. Yerli markalar halkın en iyi bildiği ve güvendiği markalar haline getirilmeli. Birçok üründe yerli mallarımızın tozlu raflarda olmasının sebebi incelenmeli. Türk yaparsa en iyisini ve en kalitelisini yapar işgal edilmiş bütün beyinlere nakşedilmeli.
AVM’lerin yarısından çoğu kültürel işgal altında. Adeta devşirme merkezi gibi çalışıyorlar. Buralara bir düzen getirilmeli. Gençlik kültürünü, ahlakını, tercihlerini, davranışlarını buralardan etkilenerek belirliyor. Üretmeden tüketici olmayı, israfı, verimsizliği buralarda öğreniyor.
AVM’ler, MALL gibi yerler yerlileştirilmeli. Buraların tasarımı kültür bakanlığı tarafından kendi değerlerimize göre yapılmalıdır. Özellikle yabancı kelimelerin totemlerden, tabelalardan kaldırılması için ivedilikle bir çalışma başlatılmalı.
