İnsanlığın büyük bir sınavdan geçtiği bir dönemdeyiz. Binlerce sivil, Dünyanın gözünün içine baka baka katlediliyor. Siyonizm yedi başlı bir ejderha. Bir başı Gazze’de kuduz salyasını akıtıyor, bir başı ülkemde topluma ayar veriyor.
1972 yılından beri Televizyon ve müzik alanında başarılı olanlara ödül dağıtan Altın Kelebek adlı bir organizasyon var. Bu kişiler ödül öncesi bir konuşma yapmak üzere sahneye davet ediliyor. Bir soytarının ödül alırken “Bu ödülü evde bekleyen köpeği adına aldığını belirtmesi ve sokak hayvanlarına sahip çıkılmasını istemesi de bizim sınavımız olsa gerek. Mesajın masum olmadığı, halkın gündemine atılan ayarlı bir bomba olduğu çok açıktır. İnsanlar katledilirken, köpekler esas gündeminiz olmalı diyor ejderha. Her yıl benzeri organizasyonlarla halk taciz edilmekte. Tabi bahsettiği sokak köpekleri dün Ankara Keçiören’de 10 yaşında bir çocuğu parçalayarak öldürdü. Tıpkı eline mesaj diye kâğıt parçası tutuşturanların, Gazze’de çocukları katlettikleri gibi.
Tabi ki Siyonizm ne kadar tehlikeli ise başıboş köpeklerde bir o kadar tehlikeli. Çünkü her ikisinin de başıboş. Her ikisi de parçalamak içim çocukları tercih ediyor. Başıboş köpeklere ne önlem alınması gerekiyorsa Siyonistlere de aynı önlemler alınması gerekir.
Başıboş köpekleri, hayvan severlik adı altında savunanları da gündemimize almalıyız. Esas batak orada, sivrisineklerle uğraşmayalım. Bunlar neye hizmet ediyor. Toplum olarak senin hayvan sevginle imtihan olmak zorunda mıyım? Hayvan severlik tarif edilmeli, sınırları belirlenmeli. Yetki alanında olduğu halde köpek sürüsüne hiçbir önlem almayan belediye başkanları bırakıp gitsin o koltukları. Sokakta gördüğün köpeği belediye şikâyet hattına bildiriyorsun görevli “ köpek şimdi nerede diye soruyor” Ne diyebilirim? Şimdi markete girdi birazdan okulun önünde çocukları bekliyor mu desem. Bu konuda şikâyete gerek kalmayacak önlemleri almalı bütün belediyeler.
Hayvanseverlik tamamen gösterişe ve riyaya yönelik kullanılıyor. Güya hayvan seven kişi doğacı, çevreci, daha hümanist falan oluyor. Bunun üzerinden geçinen guruplar türedi. Bunların Televizyonlarda reklamı yapılıyor. Arkasında mama lobisinin olduğunu sanki hiç anlaşılmıyor.
Avrupa’da birçok ülkede başıboş köpek sayısı sıfırdır. Kuduz vakıası hiç yok. Güya bizde kısırlaştırma ile mücadele ediliyor. Oysa sokak köpeklerinin sayısı her yıl artışta. Şu an 10 milyon civarında. Demek ki bir fayda sağlamamış. Tavşanlı belediyesi şikâyet hattını arayan hacı amcanın çözümü yerindedir. Hepimiz bu çözümü desteklemeliyiz.
Bir diğer gündem ise Asgari ücret konusudur. Öncelikle bu tanıma muhtaç bir kavramdır. Her 6 ayda bazı yıllarda bir kez revize edilen, göstermelik pazarlıklarla geçiştirilen bir uygulamadır. Hiçbir zaman Asgari ücret insanca yaşam sınırları bakımından ele alınmadı. Zam yapılacağı dönemde Akbabalar gibi bekleyen lobiler daha ilk ayda verilen zammı işçilerin cebinden alma planları kurmaktadır.
Anayasada insanca yaşamın sınırları belirtilsin. Hem de bütün ayrıntısıyla. İçinde yazın ve kışın tatili olan, Çocuğunu istediği eğitim harçlığını sağlayabilen, eşinin istediği elbiseyi alabilen bir tanım olmalı. Asgari ücret sözü kaldırılsın yerine insanca yaşam ücreti getirilsin. Çünkü asgari ücret sözü işvereni koruyup kollayan bir sözdür. Oysa İnsanca yaşam ücreti çalışanı korumaya yönelik olarak bilakis Anayasada tanımlanmalı.
Asgari ücret konusunda bir pazarlık varsa biliniz ki çalışan kaybedecektir.
