İhsan ÖZKAN

Ne kadar çok putumuz var!

İhsan ÖZKAN

İnsan Allah’tan daha çok neyi seviyorsa onu kendine put edinmiş demektir. Farkında mısınız bilmiyorum ama tarihteki putperest toplumlardan daha fazla şirk koşacak malzemeye sahibiz.

Sevgi, insanoğlu için yaşam kaynağıdır. İnsan sevgisiz yaşayamaz. Amerika'da çocuk bakımevinin ilk kurulduğu yıllarda, hiçbir sağlık ve beslenme sorunu olmadığı halde çok fazla bebek ölümleri oluyormuş. Bunu engellemek için bir çok doktor araştırma yapmış. Fakat çare bulamamış. Bakımevinin müdürü, bir de psikolog çağırmayı düşünmüş. Psikolog, günlerce inceleme yaptıktan sonra bebeklerin hayatına devam edebilmesi için sevgiye ihtiyaçları olduğunu fark etmiş. Hemşirelere, her gün bebekleri belli aralıklarla kollarına alıp, göğüslerine basmalarını istemiş. Ölüm oranları %90 oranında azalmış, böylelikle bebeklerin sevgiye, beslemeden daha çok ihtiyaçlarının olduğu ortaya çıkmış.

Yüce Allah bizi sevgisinden ve rahmetinden yaratmıştır. Sevgi sebep, rahmet sonuçtur. Yüce Allah’ın bize merhamet etmesinin sebebi sevgidir. Sevgi pınarımız kuruduğu için, çevremize rahmet gözüyle bakamıyoruz. Aslında yaratılmakla o kadar şanslıyız ki! Yokken Varlık alemine çıkıyoruz ve Rabbimiz bize bizzat kendi ruhundan üflüyor. Böylelikle Tanrısal bir yönümüz oluyor. Ayrıca yaratıcımız, Enam Suresi 54. ayeti kerimede Rahmeti kendi Zatı için prensip edindiğini söylüyor.  Yani Rabbimiz ne irade ederse, neyi yaratırsa, hangi fiili yaparsa, rahmet ilkesiyle yapacağını söylüyor. Dolayısıyla bizim yaratılmamızda büyük bir rahmet ve muazzam hikmetler vardır. Hayatımızı Hikmet penceresinden tekrar gözden geçirebilirsek, bize şer gibi gözüken şeylerin aslında hayır olduğunu anlarız. Acılarımız ve kederlerimizden nasıl dersler çıkarmamız gerektiğini görürüz.

Hamken pişmemiz için Allah’ın karşımıza nasıl fırsatlar çıkardığını anlarız. Madem ki en çok sevdiğimiz varlık bizim ilahımızdır o zaman şirk konusunda öne çıkan en önemli kavram sevgidir. Şimdi kendimize soralım. Gerçekten en çok Allah’ımı seviyoruz?

Hazreti Ömer değil şirk koşmak acaba münafık mı oldum diye sık sık tereddüde düşüp hüzne gark olurmuş. Tabii imanın değerini bilen adamın hali başka. İnsan sevdiğinin üzerine titrer. Onu kaybetmekten çok korkar. Peygamberimiz (S.A.V) bir hadisi şerifte şöyle buyurdu: Şirk bazen öyle gizlidir ki gece karanlığında siyah bir karıncanın, siyah bir kaya üzerinde bıraktığı iz gibidir. (Hakim, Ebi Hatim sahih senetle rivayet etti.) Günümüz küresel sistemin ürettiği putların nasıl gizliden içimize girdiğini anlatan çok güzel bir hadis. Kendimize birçok putlar ediniyoruz farkında değiliz. İnsanlar aklı, bilimi, evini, arabasını, mal mülk edinmeyi, eğlenceyi, keyfine göre yaşamayı, sevgilileri, parayı, kumarı, futbolu ve futbolcuları, ünlüleri, Allah’tan daha çok sever oldu. Peki bir şeyi Allah’tan daha çok sevip sevmediğimizi nasıl anlarız? Buna cevap verecek olan vicdandır. Günah işlediğinizde tövbe etmeyip umursamaz bir tavrınız varsa bu Yüce Allah’ı dikkate almadığınız anlama gelir. Bir günah işlediğinizde vicdanınız sızlamamaya başlamışsa imanınızda tehlike çanları çalıyor demektir. İnsan sevdiğine değer verir, onu dikkate alır. Yüce Allah’ın emir ve yasaklarının dikkate alınmadığı bir çağda yaşıyoruz maalesef. Böyle olunca da insanlığımız rafa kalktı.  

Kuran’ı Kerim'de sık sık Allah’a haşyet duyulması gerektiği ile ilgili ayetler geçer. Haşyet bir varlığın sevgisini ve saygısını yitirme korkusudur. Şehvetin ve nefsi duyguların tatmini için insanların birbiriyle rekabet halinde olduğu günümüzde paranın ve metanın yitirilme korkusu Yüce Allah'ın sevgisini yitirme korkusunun önüne geçti maalesef. Bu da değer verdiğimiz meta adedince put sayısının artmasına sebep oldu. 

Her an nefsimizle hesaplaşma içinde olmalıyız. Allah'ın rızasını kazanmanın yolu yaptığımız davranışları muhakeme etmekten geçer. Acaba bu davranışım Allah'ın rızasına ne kadar uygun sorusunu kendimize sık sık sormalıyız. Dünyadaki imtihanımız şaka değil. Ahirette vereceğimiz hesabı düşünerek hayatımızı dizayn etmeliyiz. Peygamber efendimiz bir hadis şerifte şöyle buyuruyor: Dünyanın cenabı hakkın yanında bir sinek kanadı kadar kıymeti olsaydı, kafirlere bir yudum su bile ikram etmezdi( İbn-i Mace Zuhd 3, Tirmizi Zühd 13)

Allah’ın katında hiçbir değeri olmayan dünya nimetlerinin peşinden sürüklenip, sürekli biriktirme ihtirası öncelikle insanın değerini düşürür. Çünkü insanın hayatı boyunca bir değer sıralaması yapması gerekiyor Neye çok değer verip neye az değer verilmesi gerektiğini ayarlayamazsa amaçla aracın yerini değiştirir. Mal kazanmayı merkeze koyup amaç haline getirirse kendisi mallaşır. Çünkü amaçla aracın yeri değişmiş olur. Bir şeyi yerinden etmek ona zulüm etmektir. İnsan amaçla aracı yer değiştirdiğinde öncelikle kendine zulmeder ve Kuranın tabiriyle kendini israf eden kullar arasına girer. (Zümer 39/53) İşte insan Allah’tan daha çok sevdiği metaların peşinden gittikçe kendi değerini düşürüyor.

Allah’ın yeryüzü halifeleri olarak mimarlık misyonumuz var. Yeryüzünü ve kendimizi inşa etmeliyiz. Allah’ın hammadde gibi verdiği dünyayı işleyip daha güzel daha yaşanır bir yer haline getirmeliyiz. Hayatımızı anlamlı ve amaçlı kılmalıyız. Günümüz dünyasında pozitif bilimler gerçekliği deney ve gözleme indirgeyerek düşünceyi ve anlamı atomize edip parçaladı. Hayatın anlamını öğrenebilmek, varlık bilincini idrak etmekten geçer. Doğru bir varlık tasavvuru olmadan anlam dünyasının kapısından geçemeyiz. Modern bilimle uğraşanlar bize evrenin sadece fiziksel ve kimyasal elementlerden ibaret olduğunu söylüyor. Büyük balığın küçük balığı yuttuğunu, kâinatın bir tesadüfler zinciriyle meydana geldiğini salık veriyor. Bütün gerçekliği buna atfediyor. Böyle bir varlık tasavvuruyla anlam dünyasına nasıl girebiliriz. Gaybi aleme ve anlamlara nasıl yelken açabiliriz. Bu materyalist kafayla imkansız. Halbuki Kuran’ın bak dediği pencereden baktığımızda kainatın, evrenin ve dünyanın yaratılışında muhteşem hikmetler görürüz. Kainatın ve insanın yaratılışını sadece fiziksel ve kimyasal elementlere bağlamak duygu ve düşüncelerin fakirliği ve iflası değil de nedir? Yüce Allah’ın her fiili ve yaratması hak üzeredir. Yani bir anlam ve amaca matuftur. Allah demek aynı zamanda anlam ve amaç demektir. Her iradesinde, fiilinde ve yaratmasında bir Hikmet vardır. Bize düşen bu hikmetin ve anlamın peşinden gitmektir.

Buraya kadar anlam ,mana, varlık tasavvuru, Hikmet kavramlarıyla gelmek istediğim yer aslında putların en tehlikelisinin zihinde oluşan putlar olduğunu göstermek içindi. Düşüncemizin merkezini materyalizm ve kapitalizm kumanda ediyorsa, her şeye bakışımız yamuklaşır. Haktan, hakikatten hikmetten uzaklaşıp, her şeye tüketim gözüyle bakarız. Küresel odaklar hep nefsimizi tatmin etmek için yaşamamızı istiyor. Çünkü bu şekilde hem markalı ürünlerini daha rahat satıyorlar hem de insanları üretim tüketim döngüsünün köleleri haline getiriyorlar.  Yaşamak için değil yemek için yaşıyoruz. Fedakar olmak, gelecek nesillere güzel bir dünya bırakmak, sadece kendin için değil başkaları için de yaşamak, inancını ve imanını her şeyin üzerinde tutmak gibi değerler günümüz dünyasında materyalist kafayla saçma geliyor. Böyle bir zihne sahipsek acilen o zihni boşaltmalı yerine anlam ve hikmete kapı açabilecek varlık tasavvuru ve iman bilinci ile doldurmalıyız.  

Kapitalizmin ve materyalizmin zihnimizi esir alıp, içine doldurduğu putları kırmanın zamanı gelmedi mi?

Nefsi arzuların ve dünyalık metaların bizi köleleştiren zincirlerini kırıp, özgür ruhlu müminler olmanın zamanı gelmedi mi?
Bütün dünyayı kapitalizmle esir almaya çalışan, Özellikle İslam dünyasında terör estiren, Gazze'ye dünyanın tarihinin en büyük katliamını uygulayan sömürgeci güçlere karşı meydan okumanın zamanı gelmedi mi?
 

Yorumlar 3
Mehmet BOYRAZ 25 Mart 2024 09:27

Eyvallah, çok teşekkür ederim değerli kardeşim.

Vildan 20 Mart 2024 22:22

﴾93﴿ Hatırlayın ki sizden sağlam bir söz almış, dağı da üzerinize kaldırmıştık. “Size verdiklerimize sımsıkı sarılın, söylenenlere kulak verin” demiştik. Onlar, “İşittik ve isyan ettik!” dediler. İnkârları yüzünden kalpleri buzağı sevgisiyle dopdoluydu. De ki: “Eğer böyle inanıyorsanız, imanınız size ne kötü şeyler emrediyor!” Bizim de kalbimize nelerin sevgisi içirildi tefekkür etmemiz için güzel bir yazı say'iniz daima meşkur olsun hocam ✍️

Ugur Budur 20 Mart 2024 03:07

Biz gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları, oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık.(Duhan 38) Kalbimizde Allah disinda yer alan ne varsa şeytanin oyunlaridir.Kalbimizi mesgul eden Bu aliskanliklari ne kadar azaltirsak Allah katinda sayginligimiz artar buda takvadir.Seytandanin oyunlarindan kacmak kolay olmasa gerek bunu basardigimiz an Mukafati buyuk olacak.

Yazarın Diğer Yazıları