Erdoğan ESEN

Kıdemli insanın tecrübe tahakkümü

Erdoğan ESEN

Hayatta karşınıza çıkan bazı insan profilleri vardır. Belirli bir meslekte yıllar boyu çalışmış, tecrübeler kazanmış ve kıdem almıştır. Bu kişilerin yaşadıkları gördükleri kendilerini geliştirmeleri açısından bir kazanımdır. Zaman zaman hata da yaparlar, yanlış da yaparlar ama bir şekilde bunları düzeltip sonucuna katlanıp hayatlarına devam ederler. Devam ederken de yanlışlarından eksiklerinden dersler çıkarırlar.
Zaman ve yaş ilerledikçe kendi geçtikleri yollardan ve süreçten geçenlere karşı bakış açısı farklılaşmaya başlar. Bunu her bu süreçten geçen yapmaz belki ama yılların kendisine verdiği, kattığına dayanarak, tecrübe tahakkümü kurmaya çalışırlar.
Elbette hangi alanda işte olursa olsun tecrübe önemli bir kriterdir ama her şey anlamına gelmez. Her insanın farklı yaşam biçimi, hayatta ilerleyiş durumu birbirinden farklıdır. Bir şeyi olması gerektiği şekilde yapma şekilleri de farklıdır.
Bu tecrübe tahakkümü kuran kimi insanlar, karşısındaki “toy” gençliği dinlemeden anlamadan, hangi şartlar altında hayatını sürdürdüğünü sorgulamadan ve neler yapıp yapamayacağı hakkında herhangi bir fikri olmadan tahakküm kurması bir anlamda “çok bilmişliğe” girmez mi?
En kolayı da akıl vermektir bu tip örnekler için diyecek olursak… Şunu şöyle yapman lazımcılık demek istiyorum. Ne belli, onun öyle yapılması gerektiğini karşı taraf bilmiyor mu da tecrübe abidesi kesilip kıdem çatlatıp “çırağa” akıl veriyorsun.
Hangi meslek grubundan olursa olsun, bu durumla karşılaşan gençler mevcuttur diye düşünüyorum. Zaten tecrübe kriterinden dolayı çoğu gencin tecrübe kazanmasına izin verilmeden işlere kabul edilmiyor, bir de edildiğinde o genç de işte çalışmaya başladığında karşılaştığı bu durumlar, iş hayatını daha da çekilmez kılabiliyor.
Her işin doğrunu, iyisini “kıdemliler, tecrübeliler” bilmek zorunda değil! Hayat değişiyor, şartlar farklılaşıyor vs. Çok sayıda sebebi olabilir. Burada önemli olan karşındaki küçük görmemek ve yaşına, durumuna göre yaklaşım sergilemek.
Bazen bazı durumlarda yanlış yapılmasına müsaade edilmesi, sonraki zamanlar için önemli bir ilaca dönüşür. Bunu hepimizin aklında tutması gerekiyor. Elbette kritik öneme sahip durumlar karşısında danışmak gerekir ki akıl akıldan üstündür, bin bilsen de bir bilene danış sözlerine sahip bir milletiz, bunlar dışında, hayatın olağan akışındaki durumlar karşısında gençleri bu kadar da hor görmemek gerekiyor. Anlamayan birine karşı davranışla anlayan ama imkanlar çerçevesinde çaba gösteren birine aynı şekilde davranılmaz.
Sözün özü, akıl vermek yetmiyor hele ki verilen akıl, karşındakinde zaten varsa verilen akıl komediden başka bir türe giremiyor! Güldürürken düşündürmüyor bile!
O yüzden gençlerle, hangi meslekten olursa olsun, işini yapıyorsa, geliştiriyorsa ve daha da geliştirmek istersen şartlar onu pasif bırakıyorsa, bu gençlere geçip de akıl vermemek, tecrübe tahakkümü kurmamak gerekiyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları