Ensar ŞAHİN

Ramazan, Gazze ve İmtihanımız

Ensar ŞAHİN

Mübarek Ramazan ayı geldi. Oruçlarımızı tutuyoruz; namazlarımızı kılıyoruz; zekât, fitre, sadaka, infak gibi malî ibadetlerimizi de veriyoruz elhamdülillah.

Ramazan deyince aklımıza oruç tutmak, Kur’an-ı Kerim okumak, camilerde mukabele yapmak, teravih namazı kılmak, iftar sofraları kurmak, Ramazan kolileri dağıtmak gibi sâlih ameller gelir.
Bu seneki Ramazan; en hüzünlü, en acılı, imtihanı en ağır olanı, içimizi en çok yakıp kavuran türünden…

Ramazan kelimesi sözlükte “günün çok sıcak olması, güneşin kum ve taşları çok ısıtması, kızgın yerde yalınayak yürümekle ayakların yanması” anlamlarındaki ramad masdarından veya “güneşin güçlü ısısından çok fazla kızmış yer” manasındaki ramdâ’ kelimesinden türemiştir. (İslam Ansiklopedisi)

Biz rahat rahat oruçlarımızı tutarken;  Gazzeli Müslümanlar altı aydır Ramazan’ın anlamına uygun, ateşler içinde oruçlarını tutuyorlar.
Gazzeli büyükler / anne-babalar yiyecek ve su buldukça iftar açıyorlar; yiyecek ve su bulamazlarsa aç yatıyorlar. Gazzeli kundaktaki bebekler de süt bulurlarsa içiyorlar, süt bulamazlarsa açlıktan ölüyorlar…

Bu sebeple Gazzeli Müslümanların orucu, bizim tuttuğumuz oruçtan çok farklı oluyor.

Gazzelilerin Ramazanı onları yakıp kavururken, Rahman’a kavuştururken; bizim Ramazanımız serinlikte geçiyor, bazen eğlenceli oluyor, kimilerini de Rahman’dan uzaklaştırıyor…
Günlerdir aç olan çocuklarını doyurmak için yabani otlar kaynatan Gazzeli annelerin hali bizim çaresizliğimizi ortaya koyuyor.
Açlıktan, bir deri bir kemik kalmış minik yavruların görüntüleri içimizi burkuyor. 

Bir çadırda, suyun/çamurun içinde birbirine sarılarak yalınayak uyuyakalmış aç-susuz çocukların dramatik hali bizi kendimizden geçiriyor.

Sokak ortasında bomba ile parçalanmış cesetler, kanlar içinde acı çeken insanlar ve onlara yardım etmek için koşuşturan Filistinli gençler ile kadınların çığlığı insanlığın vicdanını harekete geçiriyor.
Mübarek Ramazan ayı, oruç, inanç özgürlüğü demeden Siyonist zulüm dünyanın gözü önünde tüm vahşiliğiyle devam ediyor…
En son içimizi parçalayan görüntü ise, bir köpeğin açlıktan yemek için ağzına aldığı ölmüş bir bebeğin cansız bedeni…

Bu vahşet videolarını izlemeyelim, diyoruz ama; o zaman da Gazze’de yaşanılanları ve oradaki kardeşlerimizin sıkıntılarını ‘görmezlikten gelmek olur’ diye içimiz rahat etmiyor.

Her gün bu zulümleri düşündükçe, elimiz ayağımız tutmaz oluyor, çaresizliğimizden sesimiz çıkmıyor, konuşamıyoruz; iftarda lokmalar boğazımıza diziliyor, midemize inmiyor…

“İnnemel Müminûne ihve” = Müminler (Allah’a inananlar) ancak kardeştirler. (Hucurat suresi 10) ayeti geceleri bizi uyutmuyor. Kaç gece kalbimiz sıkışarak, uykumuzdan uyanarak, rahat yatağımızdan kalkmak zorunda kalıyoruz. 

Bireysel olarak dua, maddi-manevi destek, eylem,  boykot gibi elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz ancak; bunların yetersiz olduğunu da biliyoruz. 

Müslümanlar olarak çok ağır bir “kardeşlik imtihanından” geçiyoruz. 
Nasıl ki namazın, orucun, zekâtın, içkinin, kumarın, zinanın, kul hakkının hesabını Allah’a vereceksek; Gazzeli kardeşlerimize yapılan bu zulmün hesabını da aynı şekilde vereceğiz.

Ya Rabbi, sana yalvarıyoruz, bizi bu büyük imtihanın hesabını verebilenlerden eyle!

Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur: "İçinizden biri bir kötülük görürse onu eliyle düzeltsin, buna gücü yetmezse diliyle değiştirsin; buna da gücü yetmezse kalbiyle (ona karşı kin ve nefret beslesin).

Bu ise imanın asgarî gereğidir." (Müslim, İman, 78)

Tüm bu katliam, zulüm ve soykırım karşısında Batı dünyasının vicdan sahibi halkları her gün sokaklarda ayaklanırken, zulme başkaldırırken; İslam âleminin halklarının suskunluğu “kardeşlik bilincini ve cihat fikrini” sorgulatıyor.

İslam devletlerinin krallarının duyarsızlığı ve nemelazımcılığı ise Siyonist İsrail’den ne kadar çok korktuklarını gösteriyor. Çünkü İslam İşbirliği Teşkilatı Riyad’da toplanınca Siyonist Netenyahu “Sakın kılınızı kıpırdatmayın, sonra koltuğunuzdan olursunuz, akıllı olun…” demişti. Onlar da korkularından sessizce uyumaya devam ediyorlar. 
ABD ve İsrail, Arap krallarının tasmalarını sıkı sıkı elinde tutuyorlar.

İSLAM ÂLEMİNİN İZZETİ, ŞEREFİ, ONURU YERLERDE SÜRÜNÜYOR. 

56 tane İslam ülkesinin Gazze’ye yapılan soykırım karşısındaki sessizliği ise, nasıl bir zillet içinde olduklarının göstergesidir.
Gazzeli çocuklar açlıktan ölürken; refah kapısında binlerce tır bekliyorken ABD’nin sadaka verir gibi yukarıdan yiyecekler atması, hem İslam dünyası ile alay etmek, hem de İslam âleminin içine düştüğü zilleti pekiştirmektedir.

İsrail’e giden gemilere geçit vermeyen Yemen’i, İsrail ile diplomatik ilişkilerini kesen Bolivya’yı, Tel Aviv büyükelçiliğini fes eden Türkiye, Şili, Brezilya, Çad, Kolombiya, Ürdün, Bahreyn, Honduras, Malezya ve Güney Afrika’yı alkışlıyoruz. 

‘Kudüs’ün özgürlüğü, Mescidi Aksa’nın kutsallığı, Gazze’deki zulmün bitmesi, çocukların açlıktan ölmemesi...’ ABD’nin merhametine(!) kaldı.

Müslümanlar bu imtihanı geçemedi, sınıfta kaldı.

Bir Müslüman olarak utanç içindeyim. Ahirette bizi mahcup etme ya Rabbi!

Oruç tutmak için sahurda niyet edip de, iftarda şehit olan Gazzeli kardeşlerimize ‘Cennetinde Bayram ettir’  Ya Rabbi!

Ramazanımız bereketli, Orucumuz makbul, Bayramımız huzurlu olsun.

Yorumlar 5
bir okur 27 Nisan 2024 13:26

hocam sizi tanımıyorum. yazılarınız çok güzel. özellikle filistin ve gazze çok takdir ettim. severek begenerek okudum. ALLAH sizden razı olsun. takip edecegim.

Fahri Devran Polat 15 Nisan 2024 09:21

Çok güzel bir yazı elinize emeğinize sağlık hocam.

MB 13 Nisan 2024 15:29

Duyarlı olmak insan olmanın ve müslüman kalmanın şartıdır, diyelim. Ellerine sağlık Hocam.

Yasin KARAKAYA 08 Nisan 2024 13:14

Kalemine,yüreğine sağlık üstad.

okuyucu123 07 Nisan 2024 13:49

Allah sizden razı olsun hocam. herkes seçim geçim maç derdindeyken siz GAZZE yi gündemde tutmaya devam ediyorsunuz. severek okuyoruz ve takip ediyoruz. kaleminize sağlık

Yazarın Diğer Yazıları