Ensar ŞAHİN

Mim Kemal Öke ve İmanî Mücadelesi

Ensar ŞAHİN

Nice şahsiyetler vardır; inançsızdır, sarhoştur, değersizdir, İslam’ı ve Müslümanları sevmez ama bize büyük şair, büyük yazar, kahraman olarak anlatırlar.

 Nice şahsiyetler de vardır ki; inançlıdır, vatan-millet, ezan-bayrak sevdalısıdır, değerlidir, başarılıdır ama bize anlatmazlar, adını bile bilmeyiz.

İşte bunlardan bir tanesi Mim Kemal Öke.

Dedesinden bir tanesi Atatürk’ün doktoru, diğeri de Demokrat Parti’nin kurucularından. 

Böyle meşhur bir ailenin içinde İstanbul, Nişantaşı’nda doğup büyüdü. Robert Koleji’nin ardından gittiği Cambridge Üniversitesinde bir papazın sayesinde Müslüman olduğunun farkına/bilincine vararak ilk kez namazına başladı.

Birleşmiş Milletlerde diplomatlık yaptı. Türkiye’nin en genç profesörü olarak ders vermeye başladı. 

28 Şubat döneminin zulümlerinden o da payını alarak Boğaziçi Üniversitesinden dışlanınca, kovulunca para kazanmak için televizyon programları yapmak zorunda kaldı.

Hiçbir güzel anım yok dediği çocukluğundan başlayarak hayatının dönüm noktalarını anlatan Mim Kemal Öke, “Dünyaya onun için gelmişim” sözüyle ifade ettiği ve sıkı sıkıya bağlandığı down sendromu kızı Nazlı’ya adadı hayatını.

Anneannesi de, teyzesi de intihar ediyor; ailede iki acı birden yaşanıyor.
Annesi “Bizim evde hiç namaz kılan yoktu, Kur’an-ı Kerim okuyan yoktu” diye Mim Kemal Öke’ye aile hayatının dini yönünü sorguluyor.

Evlerine Ramazan’ın hiç girmediğini, Ramazan’ın ne olduğunu radyodan duyuyor. Hıristiyanların kutsal günleri olduğunu sanıyor. Bayramlar onun için ıstırap günleriydi çünkü ailede oruç tutan olmadığı gibi, akrabası da solcu, ateist, gayri İslami bir görüşe sahipti.

İslam Dinini İngiltere’de tanıyor. Papaz Mim Kemal Öke’yi kiliseye davet ederek Üniversite bünyesinde onun için namaz kılacağı bir mescit açıyor.

İngiltere’den dönünce namaz kılmak isteyince ailesi karşı çıkarak, bu nereden çıktı, diyorlar. O da “Mirac’dan çıktı” cevabını veriyor. 
Her gün mü var?  -“Evet, cumartesi, pazar her gün var; hatta günde beş vakit”. 
Sen oralarda (Avrupa’da) birilerine mi karıştın? 
 –“ Hayır, merak etmeyin karışmadım. Papaz öğretti.” diyor.

Eskiden namaz kılmak çok zordu, mahalle baskısı vardı. Şimdi herşey, her ibadet kolay.

Dedesi mason olduğu için de bu sebepten çok eleştiri alıyor.

Osmanlıca’yı biliyordu, Kur’an Arapçasını da öğrendi. Yıllarca hasret kaldığı dinini/inancını iyice öğrenmek için ilahiyatı okudu, araştırmalar yaptı. 
1968 kuşağında yetişti, idealistti. 

28 Şubat döneminde fetöcüler ve arkasındaki Amerika uşakları “Biz senin milliyetçi, dinî yönünü sevmiyoruz…” diye yüzüne karşı açık açık söylediler.

28 Şubat’ta dik durduğu için ‘bir buçuk yıl’ işsiz kaldı. Refah-Yol Hükümeti yıkılacak diye talimat verilmişti, Hoca Efendiden (!) emir gelmişti.

Down sendromlu kızı Nazlı’dan çok şey öğrendiğini; onda yalan-dolan, hile, sahtekarlık, düzenbazlık olmadığını; fıtratı bozulmamış, dosdoğru bir insan olduğunu söylüyor.

Allah’ın bize vermediği 47.nci kromozomu ona verdiğini söylüyor.
Kızına özel zaman ayırıyor, konser ve konferansları birlikte yapıyorlar.
Hayatını kızı Nazlı’ya ve onun gibi “Yaralı Ceylanlar” ile aynı durumda olan çocuklara adıyor.

İnsan ne? Sorusunun cevabında; Nazlı ona insanın ne olduğunu öğretiyor.

Evde seccadesini sermiş namaz kılarken, henüz 5 yaşındaki kızı Nazlı yanından geçerken “ Oh, bu senin Miracın!” diyor ve bu cümleyi iki kez tekrar ediyor.

Mİm Kemal öyle bir şoke oluyor ki “heyecandan az kalsın öleceğim sandım” diyor.
Bu durum üzerine “Engelli olan Nazlı gibi yaralı ceylanlar değil, gözümüzdeki perdelerle biziz” diyor.

Tasavvufî  Yönü

Nazlı’ya dua almak için gittiği mübarek bir zâtın vasıtasıyla tasavvufa girdiğini ve bir daha bu kapıdan hiç ayrılmadığını söylüyor.

Aşk: Allah’a yakınlaşmak, dinin sefasını sürmek.
Şeriat: İnsana kulluğunu öğretir.
Tarikat: İnsanı Allah’a götürür.
Hakikat: İnsana aşkı öğretir.
Marifet: Bu aşkı tadan insanın Allah’a hizmetini öğretir.

Aşk olmadan hizmet olmaz. 
Çünkü aşk olmadan hizmete kalkanların başka devletlere nasıl uşaklık yaptığını gördük.

Mim Kemal Öke kimdir? Sorusunun cevabı; “Muhabbet Tellalı”.
Yani 21. Yüzyıl toplumuna muhabbeti aşılamaktır. 
Kendisini “Zamane Dervişi” olarak tanımlıyor. Çünkü Şeyh çok, para isteyen çok, el-etek öptüren  çok.

Mim Kemal Öke’ye göre dünyada iki çeşit insan vardır: 1- Hızırlar 2- Hınzırlar
“Herkes hızır bekliyor. Sen kendin hızır ol” ifadesini kullanıyor.

Komple teorileriyle örülü bir dünyada iyilik yapmaktan hoşlanmayan, iyiliğin ne olduğunu bilmeyen, iyiliği başa kakan, birbirini imha etmeye çalışan bireyler olduk.

“Hızır bekleyenlerden değil,  Hızır olanlardan olmak”  dileklerimle… 
 

Yorumlar 9
Abdulkadir 01 Haziran 2023 11:55

Güzel bir insan, güzel bir insanı tanıtmış. Güzel insanlar okusun diye. Teşekkür ederiz hocam.

Ensar ŞAHİN 26 Mayıs 2023 18:28

Mehmet Akkaya kardeşim. Güzel temennileriniz için teşekkür ederim. Ben Kim im diyen okurum İsminizi yazsaydınız bilirdim.

BEN KİMİM 26 Mayıs 2023 17:20

HOCAAAAAMMMMM

Melisa 26 Mayıs 2023 14:49

elinize emeğinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş sizin sayenizde mim kemalin ibadete ne kadar düşkün olduğunu anlamış olduk.

Mehmet Akkaya 25 Mayıs 2023 19:17

Mim Kemal Öke'yi tanımama vesile olduğunuz için teşekkür ederim. İçinde bulunduğu olumsuz ortama rağmen inançlarını yaşama noktasında taviz vermeyen bu gönül insanına minnet duyuyorum.

Mehmet Akkaya 25 Mayıs 2023 19:12

Harika bir yazı

MB 25 Mayıs 2023 18:35

Dine, temel değerlere karşı olanlar haber olur, afişe olur. Lakin başından beri veya sonradan değerlerle barış olanlar, yadsınır. Eline sağlık. Güzel bir insanı tanıtmışsın.

Ş.E 25 Mayıs 2023 17:53

haklısınız hocam. nice iyi bildığimiz insanlar din düşmanı çıkıyor. güzel insanları da bize kötü tanıtıyorlar. büyük vebale giriyorlar. Mim Kemal öke yi tanıdık sayenizde. Allah razı olsun.

Fadime 25 Mayıs 2023 17:32

Çok güzel olmus hocam okulda böyle kişiler neden öğretilmiyor çok garip elinize sağlık hocam

Yazarın Diğer Yazıları