Ali ÖZKANLI

Sevgisiz Bir Eğitim Kör ve Topaldır

Ali ÖZKANLI

Kâinatın özünde sevgi vardır. Eğitimde sevgi, bilgi ve ilgi üç temel ayaktır. Sevgisiz bir eğitim kör ve topaldır. Ruhsuz ve duygusuz insan modelinin topluma verdiği zararları hepimiz görüyoruz. Yüreğinde çocuk sevgisi olmayan, iyi bir öğretmen olamaz. Sevgi hamuru ile yoğrulan bir eğitimin meyveleri de sevgi ürünleri verir. Toplum sevgisizlikten çok çekiyor. Toplumsal kaynaşmayı sağlayacak en önemli unsur sevgidir. Birbirine sevgi ile bakmayan insanlardan fayda değil zarar gelir. 80’li yılları toplum olarak unutmadık. Bir nesil sevgisizlik yüzünden binlerce genci heder etti. Bir öğrenciye güler yüzle bakmamız, hâl ve hatırını sormamız, ismi ile hitap etmemiz çocuğun ruh dünyasında çok güzel duygular uyandırır. Sevgi ile yetişen nesil insanları sevgi ile kucaklar.

    “Kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur” âyeti gereğince huzur, mutluluk ve güven arıyorsak, inançlı nesiller yetiştirmek zorundayız. Yıllardır çocuklarımızın yediğine, giydiğine çok dikkat ettik. Karınları doydu, bedenleri güzel elbiselerle donandı, ama bu yetmedi. Beden doydu, ama ruh doymadı. Yüreklerine sevgi tohumu ekemedik. Gönüllerine iman aşısı yapamadık ve ruhları aç kaldı, duyguları köreldi. Birkaç üniversite bitirdi, ama zulümde önde oldu. İnsanları aldattı, kandırmayı marifet saydı. Kısa yoldan zengin olmayı, hile ve oyunlarla mutlu olmayı denedi. Ama bunun fayda vermediğini de gördü. Madden doyuma ulaşıldı, ama insanlar manen aç kaldı. Kalplerin eğitiminde iman, sevgi, saygı, hoşgörü, yardımlaşma, dostluk, birlik, beraberlik ve kardeşlik olmayınca sevgisiz bir toplum olduk. Okullarımızda öğretim yapıldı. Lüzumlu lüzumsuz onlarca kitapla bilgiler öğretilmeye çalışıldı. Öğretim yapıldı, ama en çok gerekli olan eğitim hangi oranda yapılabildi? Öğrenilen bilgiler, davranışa dönüşebildi mi? Okullarımızda yeterince eğitim verebildik mi? Ne yazık ki veremedik. Hâlâ da veremiyoruz. Amaç, çok bilgili insan mı, yoksa kendisine, ailesine, milletine faydalı bir insan mı yetiştirmek? Kalpler doyurulmadan huzur da güven de başarı da olmuyor. “Kendini bilen, Rabbini bilir” düsturu ile kendi değerlerini bilen bir nesil için, bedenden daha çok kalpleri doyurulmalı.

    Anne ve babalar çocuklarından önce kendilerini yetiştirmeli. Çocuk eğitimi konusunda yeterli ve doğru bilgilerle beslenmelidir. Bilmeyen insan faydalı olamaz. Kendisine faydası olmayanın, başkalarına faydalı olması düşünülemez. Doğru bilgiler olmadan yapılan bir eğitim, daha sonra telâfisi çok zor durumlara sebep olur. Değerli bir eğitimci “Çocuklar sözlerinizi değil izlerinizi takip eder” diyor. Anne-baba, çocukları için örnektir, önce kendi hata ve yanlışlarını düzelterek işe başlamalıdır.

    Geleceğin nesillerini başarılı ve sağlıklı yetiştirmede öğretmenin vereceği eğitimin yanında anne-babaların katılımı da gerekmektedir. Çocuğumuzun doğumu ile başlayan, okul öncesi rehberlikle desteklenen davranışlar, okul döneminde de sürdürülmelidir. Davranışlarımızı eleştirebilme cesaretini, hatalarımızdan dönebilme olgunluğunu gösterebilmeliyiz.

    Çocuklarımızı söz dinleyen, itiraz etmeyen, yaramazlık yapmayan, kurallara uyan, oyun oynamayan bireyler olarak yetiştirmeye çalışmaktan vazgeçelim. Onları atak, girişken, soru soran, araştıran, inceleyen, sorumluluk alabilen, kendine güvenen, cesaretli, büyüklerin yanında söz alıp konuşabilen, hakkını arayan, itiraz edebilen fertler olarak yetiştirmeye çalışalım.

    Çocuğumuzun özelliklerini tanıyıp, hangi alanda çalışacağına kendisinin karar vermesi gerektiğini bilip, onun ilgi ve yeteneklerini öğrenip, ona yardımcı olmamız gerekir.

    Çocuklarımızın huy ve karakterlerini değiştirmeye yönelmeden, korkmadan, yılmadan çalışan, pes etmeyen, şaşırmayan biri olarak yetiştirmeliyiz. Çocuğumuzu yetiştirirken dünyanın en iyi okuluna bile göndersek, bizim sorumluluğumuz bitmemelidir. Eğitimin bir ekip çalışması olduğunun bilincinde olarak, anne-baba olarak okul ile iyi bir işbirliği içine girmemiz gerekir. Artık eski yöntem ve anlayışlarla çocuklarımızı yetiştiremeyiz, günün şartlarına uygun bir eğitim vermemiz gerekiyor.

    Anadan-babadan gördüğümüz gibi değil, çocuğun ruh dünyasını anlayabilen, onunla konuşabilen, onları dinleyen, onların sevinç ve acılarını paylaşabilen biri olmamız gerektiğini bilerek eğitim vermemiz gerektiğini unutmamalıyız.

    Artık kararımızı verip, kendimizi de geliştirerek, hem bizim hem de çocuklarımızın her yönden sağlıklı bir insan olarak yetişmesine yardımcı olacağız. Çocuğumuz eve geldiğinde kendisine kapıyı açacak ve kucaklayacak, sevgi ile bağrına basacak, tatlı dil, güler yüzle onu karşılayacak birini bulabiliyor mu?

Bizler anne-baba olarak çok iyi niyetli olabiliriz. Çocuklarımızın bizim için, bizlerin de çocuklarımız için vazgeçilmez birileri olduğumuz gerçeğini unutmayalım. Çocuklarımız yeniden dünyaya gelecek olsalardı, yine de bizim çocuğumuz olmalarını isterlerdi. Çünkü onların gözünde biz çok değerliyiz, bunu unutmayalım.

Yazarın Diğer Yazıları