Ali AKGÜN

Siyonizm Üzerine - II

Ali AKGÜN

Garaudy, 1930’lardan itibaren görünür olan ve Nazilerle iş birliği yapan, çok güçlü bir şekilde teşkilatlanmış bir Siyonist grubun varlığından söz eder. ‘Haavara’ girişimine katılan bu kişilerin tek gayesi kudretli bir Yahudi devleti kurmaktır. Bir Yahudi devleti kurma hedefleri ve ırkçı bir dünya görüşüne sahip olmaları, onları Nazilerle iş birliği yapmaya kadar götürmüştür. Bu kişiler savaştan sonra Ben Gurion, Begin ve Şamir gibi İsrail devletinin birinci planda yöneticileri oldular.  İşte ‘Hagannah’ örgütünün lideri ve İsrail’in kurucu başbakanı Ben gurion’un, bir başka Siyonist lider Begin’le ilgili sözleri: ‘Begin su götürmez bir şekilde Hitler’in karakterini taşıyor; o İsrail’in birliği hayali için bütün Arapları imha etmeye ve bu kutsal gaye için bütün vasıtaları kullanmaya hazır bir ırkçıdır.’  

İngiltere ve Amerika’nın bölgedeki çıkarları ve Siyonizm’in hedefleri birleşti. Filistin toprakları üzerinde bir Yahudi devletinin inşa edilmesine karşı koyan Osmanlı devleti ortadan kaldırıldı. Batılı ülkelerde yaşayan Yahudileri Filistin topraklarına göç ettirebilmek için gereken her şey (Hitler ve Mussolini ile iş birliği dahil) yapıldı. 

Yahudi soykırımı efsanesi herkesin işine gelmektedir. Çünkü o hadiselerden ‘tarihin en büyük soykırımı’ diye bahsetmek; Amerika’da milyonlarca yerlinin katledilmesini, 10 milyon Afrikalıyı köleleştirmek için 100 milyon Afrikalının imha edilmesini, Hiroşima ve Nagazaki’de 300 bin insanın atom bombasıyla öldürülmesini unutturmak demektir. Garaudy, Hitler zamanındaki hadiselerle ilgili saklanan birçok gerçek olduğunu dile getirir: Gaz odalarının aslında fiiliyatta belki de hiç kullanılmadığını, bu zaman zarfında öldürülen Yahudi sayısının, değil birkaç milyon, bir milyona bile ulaşmadığını, ‘insan sabunu’ masalını vb. belgelerle ortaya koyarak şöyle ifade eder: ‘Efsaneler karşımıza tarih olarak çıkmaktadır’
         Yahudiler, Filistin toprakları üzerinde kaynaşan pek çok halklardan biridir. Tarih içinde hiçbir şekilde öncelik iddiasında bulunamazlar, özel bir yer istemeye hak sahibi olamazlar. Araplar dört bin yıldır Arabistan’dan göç etmiş ve ‘verimli hilal’ boyunca yerleşmiş ilk Sami göçlerinden beri oradadırlar. Siyonistler tarihi tersinden okuyarak ‘toprağı olmayan bir halk için halkı olmayan bir toprak’ efsanesini uydurmuşlardır.

Avrupa’dan gerçekleştirilen onca göçe rağmen, İngilizlerin 31 Aralık 1922 tarihinde yaptıkları nüfus sayımına göre Filistin topraklarında yüzde 88 Arap ve yüzde 11 Yahudi yaşamaktaydı. Ayrıca hatırlamak yerinde olur ki ‘çöl, verimsiz’ olduğu iddia edilen bu topraklardan tahıl ve narenciye ihraç edilmekteydi. Verimli Filistin topraklarında o yıllarda üretilen tarım ürünlerinin varlığı, bu alanda daha sonra iddia edildiği gibi bir İsrail Mucizesinin gerçekte söz konusu olmadığını göstermektedir.

Irk kavramı, 19. yüzyıl Avrupa’sının bir icadıdır ve Batı’nın sömürgecilik hegemonyasını haklı çıkarmaya yarar: Avrupalı olmayan toplumlara ilkel damgasını yapıştırırlar. Bu tutum beyaz adamın ‘uygarlık’ götürdüğü fikrine dayanan sömürge işgallerini meşru gösterme gayretinin en uç noktasıdır. Nazilerin ve Siyonistlerin sayıklamalarının dışında bir ‘Yahudi ırkı’ mevcut değildir. Tarihin her devrinde Yahudiler büyük etnik gruplardan birinin parçası olmuşlardır. Geçmişte Perslerin, Greklerin ve nihayet Romalıların gölgesinde yaşayan Yahudiler başka milletlerin ve medeniyetlerin bünyesinde yer almışlardır. 1917’de Britanya hükümetinin tek Yahudi üyesi Lord Montagu şöyle söylemektedir: ‘Kesin olarak söylüyorum ki Yahudi milleti diye bir millet yoktur. Bir İngiliz Hristiyan’ının ve bir Fransız Hıristiyan’ının aynı milletten -aynı ırktan- olduğunu söylemek doğru olmadığı gibi, bir İngiliz Yahudi’si ile bir Fas Yahudi’sinin aynı milletten olduğunu söylemek de doğru değildir…Filistin’in Yahudi tarihinde büyük bir rol oynadığı doğrudur, ama İslam tarihi için de aynı öneme sahiptir.’ Siyonizm, tarihi, arkeolojik ve etnik bir üçlü yanlışlıktır.
 

Yazarın Diğer Yazıları