Adnan EVSEN

Ölüdeniz Fayı Mı, İsrail Terörü Mü?

Adnan EVSEN

7 Ekim tarihinde, İsrail ile Filistin arasında başlayan ve hala devam eden savaş, bütün dikkatleri ülkemizin güneyine çekmişti. Tarih boyunca bu coğrafyada hep büyük mücadeleler olmuştu. Filistin bölgesi, Haçlı Seferlerinin ardından yaklaşık iki asır boyunca Memlük hâkimiyetinde kalmış, bölgenin tamamı ise Yavuz Sultan Selim zamanında, 1517 yılında Osmanlı Devletinin hâkimiyetine geçmişti.  Tarih kitaplarını satır satır yeniden okuyordu. Çok merak etti ve açık olan tarih kitaplarının yanına, coğrafya kitaplarını da açtı. Bir yandan, Osmanlı İmparatorluğunun 402 yıl boyunca bu bölgede adalet dağıttığını okurken, diğer yandan da İsrail’in bu bölgedeki masum insanlar üzerindeki zulmünü kıyaslıyordu. Dört asırlık tarih hafızasında yeniden canlanırken, Kenan diyarını, Mercidabık Savaşını ve yerini, Filistin ve komşu ülkelerinin konumlarını bir kez daha hatırlamaya çalışıyordu. 

Mercidabık Savaşının geçtiği yer olan Dabık bölgesi, Halep şehrinin kuzeyinde yer almaktaydı. Dabık bölgesinin coğrafi yapısı düz bir araziye benziyordu, ama zaman zaman bu monotonluğu bozan çok yüksek olmayan sıradağların olduğu da görülebiliyordu. Bu bölgede tarihsel anlamda çok büyük depremler de olmuştu. Hafızasına takılan depremleri yeniden hatırladı.

Antakya; tarih boyunca depremlerden en çok etkilenmiş ve yıkılmış şehirlerden biriydi. Ne kadar da çok deprem olmuş bu coğrafyada! Tarihsel süreç içerisinde bilinen önemli depremler, milattan önceki zaman diliminden başlıyordu. Milattan önce üç büyük deprem (M.Ö.148, 130, 83-90 arası) ve milattan sonra ise on altı adet büyük deprem (M.S. 35, 37 ve 41-45 arası, 115, 341, 365, 396, 458, 526, 528, 531-534 arası, 532, 551, 557, 588, 589) olmuştu! Bunlardan en şiddetli ve en çok can kaybına yol açanı ise, 29 Mayıs  526 yılının akşamında meydana gelen depremdi. 

29 Mayıs 526 Antakya Depremi (M= 7): 526 Yılında, Mayıs ayının sonlarına doğru gerçekleşen bir depremdi. Antakya başta olmak üzere Suriye ve Türkiye'de yaklaşık 250-300 bin kişinin ölmesine neden olmuştu! Aman Allah’ım! 250-300 bin kişi! Ne kadar da çok! Oysaki 2023 Yılının Şubat ayında Kahramanmaraş merkezli 7.8 ve 7.7 büyüklüğündeki depremler ile 20 Şubatta Hatay şehrinde gerçekleşen 6.4 ve 5.8 büyüklüğündeki depremlerde yaklaşık 51 bin insanımız ölmüştü. Ölü sayısından hareketle her iki depremi kıyasladı ve 526 Yılı Antakya Depreminin, Kahramanmaraş ve Hatay illeri merkezli gerçekleşen depremlerden beş, altı kat daha büyük olduğunu tasavvur etti.  526 Yılı Antakya depremini, yangınlar takip etmiş ve deprem sonrası ayakta kalan binaların çoğu yangından tahrip olmuştu. 526 Yılı Antakya Depreminde, bu kadar çok sayıda ölüm olayının olması, o günlerde insanların festival için şehirde toplanmış olmalarıydı. Depremde, hem Samandağ, hem de Harbiye ile çevresindeki 30 km’lik çok geniş bir alan tümüyle yıkılmış, depremin artçı sarsıntıları ise bir buçuk yıl devam etmişti.

29 Kasım 528 Depremi (M= 6.5-7.1): 29 Kasım 528’de, Antakya’nın hasar yönünden yaşadığı 6. büyük afet olarak kabul edilen 528 yılı depremi meydana gelmişti. Deprem sırasında şehirdeki tüm binalar, surlar ve bu arada 526 depreminde ayakta kalmış olan yapılar ile daha sonra yapılmış barınaklarda yıkılmıştı. Bu depremde Antakya’da 4870 kişi hayatını kaybetmişti.

8 Nisan 859 Depremi (M= 7-7.9): 859 Yılı Depremi ÖDFZ’nun (Ölü Deniz Fay Zonu), kuzey kesiminde meydana gelmiştir. Antakya’da şehir surları üzerinde onlarca burç ve yüzlerce ev yıkılmıştır. Antakya civarlarında bulunan Keldağ’da kaya düşmeleri meydana gelmiş ve deniz sularında gaz çıkışı ve kabarma (tusunami?) gözlendiği belirtilmekteydi.  

1138 - 1139 Sismik Serisi: 1138 – 1139 Yılları arasında 9 aylık bir sismik aktivite Ghab Havzası’dan (Suriye) kuzey ve kuzeydoğu yönünde hissedilmiş,  Halep ve Urfa ’yı da kapsayan çok geniş bir alanda etkili olmuştu. Sismik seriler (Eylül 1156 - Mayıs 1159) yılları arasında da devam etmiş, kuzeybatı Suriye, kuzey Lübnan ve Antakya bölgelerini de içeren büyük bir alanı etkilemişti. 

29 Aralık 1408 Depremi (M>7.5): Hem Suriye, hem de Türkiye’de etkili olan bu depremde, yüzey kırığı oluşmuştu.  

13 Ağustos 1822 Depremi (M= 7.4): Bu bölgede son beş asırda meydana gelmiş en büyük depremdi. Karadeniz kıyılarında dahi hissedilen bu depremde, Gaziantep, Antakya, İslahiye ve Halep arasındaki bölgede (özellikle Antakya, Belen ve İskenderun) çok ağır hasar ve yıkımlar meydana gelmişti. En büyük zarar Amik Ovası’nda ve Afrin Nehri çevresindeki köylerde olmuştu. Afrin ve Asi nehirlerinin bazı kesimlerinde nehir yatağını değiştirdiği, bazı yerlerde ise suların çekildiği belirtiliyordu. 1822 Yılı Depreminde, yerin yarılıp açıldığından da bahsedilmektedir. (muhtemelen yüzey kırığı?). 

Bugüne kadar tarih boyunca, sadece bu coğrafyada milyona varan, belki milyondan daha fazla sayıda insan, depremler yüzünden hayatını kaybetmiştir.  Bu bölgede, Persler, Romalılar, Araplar, Emeviler, Abbasiler, Fatımiler, Türkler ve İbraniler yaşamışlardır. Çoğunluğu Arap ve İbranilerden müteşekkil olan halklar ile sayıları az da olsa diğer etnik unsurların halen bu bölgede yaşadığı bilinmektedir. Bir bölgede deprem olurken, kişilerin milliyetine bakmadan fay hattına en yakın yerleşim biriminden başlamak üzere, yaşam merkezleri zarar görür. Buna ilaveten, imara açılan sahanın kayalık alan veya yumuşak zemin olmasının yanında, binanın yapım kalitesi de ön plana çıkmaktadır. 

Ölüdeniz Fay Zonu yaklaşık 1000 km. uzunluğunda olup, Türkiye, Suriye, Ürdün, Lübnan, İsrail, Filistin ve Mısır gibi yakın ülkeleri etkileyebilecek potansiyele sahiptir. Ölüdeniz Fay Zonu üzerine yapılan araştırmalarda, yıllık kayma hızları güneyden kuzeye doğru artış göstermektedir. Yani güneyden Türkiye’ye doğru yaklaştıkça, deprem tekrarlanma süresi daha erken bir zamana doğru çekilmektedir. Bilim insanlarının yapmış olduğu çalışmalara göre Ölüdeniz Fay Zonunda, depremlerin tekrarlanma süresi 400-470 yıl aralığındadır.  En son ve en büyük deprem 1822 yılında gerçekleştiğine göre, olağanüstü durumlar olmadığı sürece Olüdeniz Fay Zonunda, 7 ve üzeri büyüklükteki depremlerin olması için yaklaşık 200 yıl gibi bir zaman söz konusudur.

Bu coğrafyada, 7 Ekim tarihinden itibaren İsrail’in Gazze topraklarında yapmış olduğu bombalama eylemleri, yaklaşık 2,5 milyon insanın yaşadığı şehri yerle bir etmiştir. Konutlar, işyerleri, hastaneler, mülteci kampları ve binlerce masum insanların yaşadığı barınakları terörist İsrail’in haksız ve orantısız güç uygulamasından dolayı, şehir tanınmaz hale gelmiştir. İsrail menşeili bombaların geride bıraktığı şehir ile 6 Şubat Kahramanmaraş ve 20 Şubat Hatay Depremlerinden sonra bölgedeki enkaz birebir benzerlik göstermektedir. Ölüdeniz Fay Zonu kırılmadan, Gazze halkı sanki depremi yaşamış gibi bir enkaz içerisindedir.  

Sahiden; Gazze’de Ölüdeniz Fayında deprem mi oldu, yoksa Gazze’yi bu hale İsrail terörü mü getirdi?
 

Yorumlar 1
[email protected] 30 Kasım 2023 00:45

Deprem israilden daha insaflıymıs onu anladım en azından 200 yıl arayla ateşkes sağlıyor .

Yazarın Diğer Yazıları