Abdülaziz ÖZTÜRK

Susamışları kandıran, açları doyuran, hastalara şifa olan SU

Abdülaziz ÖZTÜRK

Zemzem suyu, Arapça bir kelime olup “alçak sesle konuşmak, yüksek olmayan ve belirsiz gök gürültüsü, titreme” demektir. Ayrıca “ez-zemzemetü ve zemzeme”, “uzaktan anlaşılmayan vızıltı, belirsiz ses, uzaktan mırıldanmak, atların burunlarından çıkardığı ses, özel isim (alem) ve insanlardan bir topluluk” anlamının yanı sıra “bereketli, bol, doyurucu ve kaynağı zengin su” manasına gelmektedir. Zemzem suyu şifa, şubâe (doyurucu), nafia (faydalı), büşra (müjde), safiye (temiz), mürviye (susuzluğu giderici), lâ tünzef (tükenmez) gibi birçok isimle adlandırılmıştır (İbnü’l-Esîr, en-Nihâye, I, 117).

Mübarek bir su olan zemzem, çok kaliteli ve kendine has özellikte yaratılmıştır. Cibrîl-i Emîn vasıtasıyla en mukaddes yerde Hz. İsmail (a.s) suya en çok ihtiyaç duyduğu bir anda ona yapılan bir bağış ve ihsandır.  İsrâ ve Miraç gecesinde Allah katında en değerli varlık olan Hz. Peygamber’in kalbi bu tertemiz su ile yıkanmıştır (Dârekutnî, Ebü’l-Hasan Ali b. Ömer b. Ahmed, 1405/1985, XIII, 316).

Rabbimizden bir ikram olan zemzemde gıda, şifa, hayır ve bereket vardır. Diğer sulardan ayrı ve ayrıcalıklıdır. İslam Alimleri Zemzem suyunun bereketli ve nitelikli bir su, suların en hayırlısı ve faziletlisi olduğuna dair görüş birliğine varmışlardır.
Zemzem’im Çıkışı

Mekke’ye hicret ve Zemzem suyu ve kuyusunun tarihi İslâmiyet’ten yaklaşık 4000 yıl öncesine dayandığı tahmin edilmektedir. Zemzemin bulunuşu Hz. İbrahim (as)’ın  Rabbimizden aldığı emirle eşi Hz. Hâcer’le oğlu Hz. İsmail (as)’ı Mekke’ye bugünkü Kâbe’nin bulunduğu yere götürmüştür.  O sırada tamamen ıssız ve ekin bitmeyen Mekke’nin vadisine getirilen Hz. Hâcer, Hz. İbrahim (as)’a, 

“Bizi konuşup görüşecek bir kimsenin, yiyip içecek bir şeyin bulunmadığı bu ıssız vadide bırakıp gidecek misin?” diye sormuş, 
Hz. İbrahim’de bunu Allah’ın emriyle yaptığını söylemiştir. 
Hâcer de, “Öyleyse Allah bizi korur” demiştir. (Kurtubî ,1384/1964 el-Câmi li-Ahkâmi’l-Kur’ân)

Hz. İbrahim (as)’ın Hz. Hâcer ve oğlu Hz. İsmail (as)’a bırakmış olduğu kırbadaki su ve yiyeceğin tükenmesi üzerine Hz. İsmail’in susuzluktan ölmesinden korkan Hz. Hâcer telaşlanmış, su aramak için Safâ ve Merve tepeleri arasında yedi defa gidip gelmiş, bu sırada oğlunun bulunduğu yerden zemzem suyunun çıktığını görmüş ve ondan içmiş, yavrusunu da emzirmiştir. Hâcer bir taraftan taşıp kaybolmasın diye eliyle suyun etrafını çevirip havuz haline getirmiş, bir taraftan da kırbasını doldurmaya çalışmıştır. 
Bu tabloyu anlatan Hz. Peygamber (sav), “Allah İsmail’in annesine (Hâcer’e) rahmet etsin! Şayet o, (suyun etrafını çevirmede) acele etmeseydi, zemzem akan bir pınar olurdu”demiştir. (Abdürrezzâk es-San‘ânî. (1971-75)

Zemzem Kuyusu ve Mekke’nin yerleşim yeri olması

Zemzem Kuyusu Kâbe’ye yakın bir yerde bulunmaktadır. Makâm-ı İbrahim’den Kâbe’ye bakarken sol tarafa düşer. Bazı kaynaklarda Zemzem Kuyusu’nun yeri ve boyutu şu şekilde tanımlanmaktadır: Zemzem Kuyusu, Kâbe’nin 20 m. kadar doğusunda, Benî Şeybe Kapısı’nın hemen yanında, içeri girerken solda ve

Hacerülesved’in tam karşısındadır. Günümüzde tavaf alanının altında kalmaktadır.
Hz. İbrahim (as)’in, eşi Hz. Hâcer ve oğlu İsmail’i Mekke’ye getirmesinden sonra bulunan Zemzem suyu ve daha sonra yapılan Kuyusu Mekke-i Mükerreme’nin en önemli su kaynağı olma özelliği ve bitmeyen tükenmeyen bir mübarek su olarak günümüze kadar gelmiştir. Zemzem kuyusunun yapılışı Kabe ile eş zamanlı olduğu genel olarak kabul edilmektedir. 

Tarihsel olarak ilk olarak Cürhümlüler, Mekke civarına zemzem suyunun bulunmasından sonra yerleşmişlerdir. Önceleri Hz. İsmail’in tebliğ ettiği dini benimseyen Cürhümlüler zamanla tevhid inancından sapmışlar ve Mekke’ye gelenlere işkence yapmaya ve zarar vermeye başlamışlardır.
Cürhümlüler, Huzâa ve Kinâneoğulları tarafından yenilgiye uğratılınca Kâbe ve Mekke’nin idaresi Huzâalılar’a geçmiştir. Mekke’de tevhid geleneği tamamen bozulup putperestlik yaygınlaştırılmıştır (İbn Hişâm,I, 143-144). 

Allah’ın emir ve yasakları orada yaşanmaz olmuş, zemzem suyu da o sıralarda kurumuştur. Yeri bile kaybolup bilinmez bir hale gelmiş ve zemzemin yerini Hz. Peygamber (sav)’in dedesi Abdülmuttalib zamanına kadar insanlardan gizli kalmıştır (Süheylî, er-Ravzü’l-ünüf, II, 7).
Zemzemin kaybolup kuyusunun tekrar bulunması
Zemzemin tükenmesi ve yerinin bulunamayacak şekilde kaybolması tarihçi ve ilim adamları tarafından değişik yorumlar ve rivayetlerde olsa genel olarak Kâbe’nin etrafında konaklayan Cürhüm kabilesinin tüm atıklarını Zemzem Kuyusu’na atıp çevreye zarar vermeye başlaması ve Harem’de günah işleyip Allah’ın emir ve yasaklarını yerine getirmemesini ve kuyuyu bulunmayacak şekilde kapatmasını gösterirler (İbn Hişâm, es-Sîre, I, 143).
Lakin Yüce Allah Hz. Peygamber (sav)’in dedesi Abdülmuttalib’e bir gece rüyasında Zemzem Kuyusu’nu, şimdiki bulunduğu yerde kazmasını işaret etti. Abdülmuttalib de bu rüya üzerine belirlenen mevkide kuyuyu açtırarak Kâbe’yi ziyarete gelenlerin hizmetine sundu. Böylece hem Mekke halkı hem de gelen hacılar ondan istifade etti.47 Kuyuyu bulması ile Mekke’nin su işleri Abdülmuttalib ve Haşimoğullarına verildi (İbn Hişâm, es-Sîre, I, 96-99).
Kur’an Âyetlerinde Su ve Zemzemin Yeri ve Önemi
Kur’ân-ı Kerîm’de “mâ” (su) kelimesi yaklaşık altmış üç yerde geçer. Yeryüzünde bulunan suların en hayırlısı ise zemzem suyudur. Kur’an-ı Kerim’de direkt zemzem ismi geçmese de tefsirlerde bu konu detaylı bir şekilde açıklanmıştır. 

Yüce Rabbimiz, 
“Şüphesiz, âlemlere bereket ve hidayet kaynağı olarak insanlar için kurulan ilk ev (mâbed), Mekke’deki Kâbe’dir. Onda apaçık deliller, Makâm-ı İbrahim vardır. Oraya kim girerse güven içinde olur; oraya yol bulabilen insana, Allah için Kâbe’yi haccetmesi gereklidir” ( Âl-i İmrân 3/96-97).
âyetinin tefsirinde, “onda apaçık deliller”den maksadın; Hacerül-esved, Safâ ile Merve, Fil ordusunun hezimeti, zemzem suyunun çıkması ve Zemzem Kuyusu, zemzemin içilene fayda vermesidir gibi şeyleri saymışlardır (Kur’ân yolu türkçe meâl ve tefsir. I, 637).

Hz. İbrahim, Hâcer ile henüz bebek olan İsmail’i Kâbe’nin yanına bırakıp dönünce şöyle dua etmişti: 

“Ey Rabbimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için ben, neslimden bir kısmını, Beytü’l-Harâm’ın (Kâbe) yanında, ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim. Sen de insanlardan bir kısmının gönlünü onlara meylettir ve çeşitli meyvelerle onları besle ki sana şükretsinler” (İbrahim 14/37).

Hz. İbrahim’in (a.s) duasının ilk semeresi zemzemin Hz. İsmail ve annesine yapılan ikramla meydana gelmişti. Zemzeme “ilk ihsan ve ilk semere” (meyve) de denir. Nitekim Kâbe’ye de “ilk ev” denildiği gibi. Çünkü o, insanların kulluk yapmaları için yapılan ilk evdi. 

Diğer taraftan, “İnsanlar arasında haccı ilan et ki gerek yaya olarak gerek uzak yollardan gelen yorgun develer üzerinde, kendilerine ait birtakım yararları yakînen görmeleri, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belli günlerde Allah’ın ismini anmaları (kurban kesmeleri) için (Kâbe’ye) gelsinler. Artık hem kendiniz yiyin hem de yoksula ve fakire yedirin” (Hac 22/27-28) mealindeki âyette belirtilen hacılar ve umreciler için Harem-i şerif’te ‘en büyük yararlanma’, zemzem suyunun içilmesi, onun hayır ve bereketine ulaşılmasıyla olur, çünkü Kâbe’yi ziyaret edenler için en büyük menfaat zemzemi şifa niyetiyle içmeleri ve onu memleketlerine kadar taşımalarıdır. 

Ayrıca,
“Hacılara su dağıtmayı ve Mescid-i Harâm’ın bakım ve onarımını, Allah’a ve âhiret gününe inanıp Allah yolunda cihad eden kimseyle bir mi tutuyorsunuz? Bunlar Allah katında bir değildirler” (Tevbe 9/19) ayetinin tefsirinde “Hacılara su dağıtmayı” (Sikaye)’ nin ‘zemzem’ olduğu belirtilir (Tefsîrü’l-Kur’âni’l-Azîm VI, 1767)
Begâvî ve Kurtubî, “onda apaçık deliller”den maksadın; “Makâm-ı İbrahim, Hacerül-esved, Hatim, zemzem ve bütün meşâir olduğunu beyan ederler”. Dolayısıyla birçok müfessir zemzemi, Allah’ın apaçık nişanlarından sayarlar (Begavî, Ferrâ, I, 472).
Resulullah (sav)’in Dilinden Zemzem ve Fazileti 

Zemzem suyu, manevi kirlerden arınmak, Allah’a gerçek anlamda tevekkül ve güven duymak niyetiyle içildiğinde kişiye pek çok fayda ve bereket vardır.

İbn Abbas’tan gelen bir rivayette Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Yeryüzünde bulunan suların en hayırlısı zemzemdir. Bunda açlığı doyurma ve hastalara şifa olma özelliği vardır” (Taberânî el-Mu’cemü’l-Kebîr, XI, 98)

Hz. Peygamber (sav) zemzem suyu içerken niyetle içilmeyi tavsiye etmiş ve şöyle buyurmuştur: “Zemzem suyu ne amaçla içilirse ona yarar sağlar” (İbn Mâce, Menâsik, 78)

Diğer bir hadisi şerifte ise Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Zemzem suyu hangi niyetle içilirse onun içindir; şifa niyetiyle içene, Allah Teâlâ şifa verir.”(İbnü’l-Mülakkın el-Bedrü’l-münîr VI, 302)

Resûlullah (sav) Vedâ haccında zemzem sâkîliğini yani zemzem dağıtma işlerini yapan Abdülmuttaliboğulları’nın yanına gider ve onlar da Allah resulüne kuyudan bir kova su takdim ederler. O da bu sudan yani zemzem suyunda içti (Müslim, Hac, 147)

Sahabe-i Kiram’dan Hz. Ömer ve Abdullah b. Mübârek, “kıyamette susuzluk çekmemek” için zemzemi içmiş, İbn Abbas, “yararlı ilim, bol rızık ve her türlü hastalığa şifa elde edebilmek” için duada bulunmuştur (Abdürrezzâk, Musannef, V, 113).

Zemzem suyunun içilmesi (âdabı) ile ilgili olarak İbn Abbas (ra), Zemzem Kuyusu’ndan geldiğini söyleyen bir adama, 

“Zemzemi gereğince içtin mi?” dedi. Adam, “Bu nasıl olur?” deyince İbn Abbas (ra), 

“Zemzem içerken Kâbe’ye (kıbleye) yönel, Allah’ın ismini an, kana kana iç. Zemzem suyunu böylece içtikten sonra yüce Allah’a hamdet. Çünkü Resûlullah (s.a.v),

‘Bizimle münafıklar arasındaki belirgin bir fark; onların zemzemden kana kana içmemeleridir’ buyurdu.”(İbn Mâce, Menâsik, 78 (nr. 3061)

Ayrıca zemzemi sağ el ile ve üç nefeste içmek; yüzüne, başına ve göğsüne su serpmek; içilme esnasında dünya ve ahirete yönelik istekler için niyet getirmek; zemzem içerken, 

“Allahım! Senden faydalı ilim, bol rızık, her tür dertten şifa diliyorum” diye dua etmek76 zemzem içmenin âdabındandır (Abdürrezzâk, Musannef, V, 113; Dârekutnî. (1414).

Zemzem Susuzları kandırır, açları doyurur, hastalara şifa olur. Yeryüzünde bulunan suların en hayırlısı manevi kirlerden arınmak, Allah’a tevekkül etmek niyetiyle içildiğinde kişiye pek çok fayda ve bereket vardır. Rabbimiz bizlere Kabe’de kana kana zemzem içmeyi ve tüm faydalarını bedenen ve manevi olarak üzerimizde tesir ettirmeyi nasip etsin. Âmin 
 

Yazarın Diğer Yazıları