TYB'de Çanakkale Zaferi ve Mehmet Akif anlatıldı

Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) Kayseri Şubesi tarafından düzenlenen ‘Kalem Sohbetleri’ her hafta farklı konuşmacılarla, farklı konuları ele alıyor. Sohbetin bu haftaki konukları, Muhsin İlyas Subaşı, Bekir Oğuz Başaran ve Selim Tunçbilek oldu.

“Akif’in değerlerini, yaşatabiliriz”
Mehmet Akif Ersoy’un görevini vatanı milleti için kullanan bir insan olduğunu belirten şair- yazar Muhsin İlyas Subaşı, “Akif, hiçbir zaman kendisini düşünüp yaşamadı. Meclise gidecekken bile arkadaşından ödünç palto aldı. Milletvekili olmasına rağmen evinde eski kilim serilidir ve meclisteki görevini tamamlamadan ayrılmıştır. İkinci dönem de seçilmemiştir. Türkiye’de duramamıştır. Mısır’a gidişi hayali bir macera değildir. İstiklal Marşı’nı yazdırdık ama arkasına polis taktırdık. İstiklal Marşı’nı para ile yazması için rica ettiler. ‘Ben milletime parayla marş yazamam’ dedi.  Ve ona teklif edilen parayı yetimler yurduna veriyor.  Ve 724 kişinin katıldığı yarışmada Akif’in gözyaşı ile yazdığı marş ayakta alkışlanarak kabul ediliyor. Belki bugün Akif olamayız ama onun değerlerini yaşatabiliriz.” ifadelerini kullandı.

“Akif bugünün şairidir”
“Çanakkale şehitlerine” şiirinin İstiklal Marşı’nın habercisi olduğunu belirten yazar Bekir Oğuz Başaran ise, “Çanakkale şehitlerine şiiri savaş anında kaleme alınmıştır. Akif o dönem özel bir görev için Arabistan’a gitmiştir. Ama sürekli telgrafın başında Çanakkale cephesini merak etmektedir. Zaferi duyar duymaz sabaha kadar ağlayarak bu şiiri yazar.  Yani günü gününe yazılmış bir şiirdir. Zaten Akif bugünün şairidir, yaşadığı çağı yazar. Safahat da evreler, dönemler demektir. Akif 1873’te İstanbul’da doğuyor. 1936’da yine İstanbul’da vefat ediyor. 63 yılda yaşadığı her şeyi tarihe miras bırakmak için kaydetmiştir.” şeklinde konuştu.

“İslamcılık düşüncesine meyletmiş bir fikir adamı”
TYB Kayseri Şube Başkanı Selim Tunçbilek de konuşmasında şunları söyledi;  “Akif’in yaşadığı dönemlere baktığımız zaman Osmanlı döneminin gerileme ve yıkılış dönemleri olduğunu görüyoruz. İşte bu şartlar Akif’in kimliğini ve kişiliğini belirleyen en temel faktörler oluyor. Bu şartlar içerisinde baktığımız zaman 3 temel tartışma zemini olduğunu görüyoruz. Yani imparatorluğun parçalanmasını önleyecek 3 temel düşünce var. Bunlar: Türkçülük, İslamcılık ve Batıcılık düşüncesi. Bu 3 düşünce üzerinden ülkenin kurtuluş reçeteleri önerilmeye başlanıyor. İşte batıcılık felsefesini benimseyenlerin de aslında en temel kaygısı ülkenin nasıl kurtulacağı olmuştur. Yani bu düşünceler ortak bir paydada buluşan düşünceler olmuştur. Birbirlerine rakip değillerdir. Akif’e burada baktığımız zaman İslamcılık düşüncesine meyil etmiş bir fikir adamı olduğu görülür.“
(Haber-Fotoğraf: Tuba Köksal)