- Haberler
- Kültür Sanat
- Türkiye'nin ilk ve tek kitap şifahanesi
Türkiye'nin ilk ve tek kitap şifahanesi
Yüzyıllar boyunca korunan nadir el yazması eserlerin Süleymaniye Kitap Şifahanesi'nde bilimsel analizler ışığında restorasyonu yapılıyor. Kimya ve biyoloji alanlarında Ar-Ge laboratuvarlarının olduğu Şifahane'de kitap restoratörleri, bir cerrah hassasiyeti ile kitapları onarıyorlar. Bir kitabın restorasyonu ortalama 3-4 ay gibi bir sürede gerçekleştiriliyor.
Yüzyıllar boyunca korunan nadir el yazması eserlerin Süleymaniye Kitap Şifahanesi’nde bilimsel analizler ışığında restorasyonu yapılıyor. Kimya ve biyoloji alanlarında Ar-Ge laboratuvarlarının olduğu Şifahane’de kitap restoratörleri, bir cerrah hassasiyeti ile kitapları onarıyorlar. Bir kitabın restorasyonu ortalama 3-4 ay gibi bir sürede gerçekleştiriliyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı’nın İstanbul Süleymaniye’de bulunan Kitap Şifahanesi, yazma eserlerin koruma ve onarımından sorumlu birim olarak faaliyet gösteriyor. 2012 yılından bugüne kadar aktif olarak çalışan Kitap Şifahanesi’nde şimdiye kadar yaklaşık 2 bin 300 yazma eserin restorasyonu yapıldı. Kitap Şifahanesi, öncelikle Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı’na bağlı yazma eser kütüphanelerindeki eserlerin koruma, onarım, depolama ve dijitalleştirme işlemlerinden sorumlu birim olarak çalışmalarını yürütüyor. Şifahaneye gelen eserler ilk aşamada böcek mücadelesi için düşük sıcaklık uygulamasına tabi tutuluyor. Daha sonra kuru temizleme yapılıp belgeleme işlemleri gerçekleştiriliyor. Ardından hasar tespiti ve restorasyon için hangi malzemelerin kullanılacağına karar veriliyor. Restorasyon işlemleri bir kitap için ortalama 3-4 ay kadar sürebiliyor. Ancak bu süre daha hacimli ya da daha fazla hasar görmüş eserler için dört aydan daha uzun olabiliyor. Eserlerin restorasyonu, bilimsel bir yaklaşım ışığında cerrah hassasiyeti ile çalışan restoratörler tarafından gerçekleştiriliyor. Her bir kitabın gelecek nesillere kalması için ciddi emek sarf ediliyor. Türkiye’de eşi benzeri olmayan yazma eserlerin restorasyonunun yapıldığı Kitap Şifahanesi’nde ayrıca kimya ve biyoloji alanlarında Ar-Ge laboratuvarları da bulunuyor.
“2 bin 300 yazma eserin konservasyonunu tamamladık”
Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Kitap Şifahanesi ve Arşiv Dairesi Başkanı Nil Baydar, “2012 yılından bu güne kadar Kitap Şifahanemiz aktif olarak çalışıyor. Öncelikle Başkanlığımıza bağlı olan bütün yazma eser kütüphanelerindeki kitapların korunması, onarılması ve depolanması ile dijitalleştirilmesinden sorumluyuz. Kurumumuzda 50 restoratörün yanı sıra uzman kimyager ve biyologlarımız çalışıyor. Eserlerin analizlerini yapıp konserasyon işlemlerini gerçekleştiriyoruz. Kitap Şifahanesi’ne bağlı olarak hizmet veren Konya Yazma Eserler Bölge Müdürlüğü Restorasyon Birimi ile birlikte 2012 yılından itibaren yaklaşık 2 bin 300 yazma eserin konservasyonunu tamamladık. Bizden sonraki nesillerin, bizim gördüğümüz gibi eserlerin orijinallerini görmelerini istiyoruz” ifadelerinde bulundu.
“Kimya ve biyoloji alanlarında Ar-Ge laboratuvarlarımız var”
Her bir yazma eserle, bir restoratörün ilgilendiğini belirten Baydar, “Eserlere ilk olarak böcekle mücadele için derin dondurucuda düşük sıcaklık uygulaması yapılıyor. Daha sonra kuru temizleme işlemleri gerçekleştiriliyor. Sonrasında ise her bir eserin hasar tespiti yapılıp, uygulanacak restorasyon işlemlerine karar veriyoruz. Bir kitap için ortalama 3-4 ay arasında bir zaman dilimi ayırıyoruz. Bazı kitaplar çok hasarlı oluyor, bu eserlerin restorasyonu daha uzun sürebiliyor. Restorasyon çalışmalarımızın yanı sıra kimya ve biyoloji alanlarında konservasyon bilimine dair önemli faaliyetler yürüttüğümüz Ar-Ge laboratuvarlarımız var” diye konuştu.
“Minimum müdahale prensibi ile eserlerimizin restorasyonunu yapıyoruz”
Süleymaniye Kitap Şifahanesi’nde 6 yıl boyunca restoratörlük yapan Gülşah Bıçakçı, “Şu anda Nuriosmaniye Yazma Eser Kütüphanesi’nin Nuriosmaniye Koleksiyonu’na ait olan İbn Sînâ’nın el-Kânûn isimli tıp kitabının nüshasının hem cilt, hem de metin kısmının onarımlarını yapıyorum. Bütün uygulamalarımızda temel yaklaşımımız olan minimum müdahale prensibi ile çalışıyorum. Japon kâğıdı ile gerek duyulan kısımlara sağlamlaştırma yapıyorum. Cilt kısmında ise bitkisel malzeme ile tabaklanmış keçi derisi kullanarak onarımlar yapıyorum. Bu şekilde bir ay sonra eserimizin işlemlerini bitirmeyi düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
“Gelecek nesillere sağlam bir eser bırakmanın mutluluğunu yaşıyorum”
Dokuz yıldır kitap restorasyonu yapan Aynur Kaya ise, “İlgilendiğim eserin cilt ve kâğıt kısımlarında onarımlar yaptım. Elimdeki eserde çok fazla sorun yoktu. Kitabın sırt dikişlerinde problem vardı. Özellikle kolon kısımlarında problemler vardı. Diğer kısımlarında küçük böcek delikleri bulunuyordu. Dikişlerini tamamladım ve cilt ile birleştirme aşamasındayım. Elimdeki eseri gelecek nesillere sağlam bir şekilde bırakmanın mutluluğunu yaşıyorum” dedi.
“Kimyasal ve biyolojik hasar unsurları tespit ediliyor”
Yazma eser uzmanı olarak görev yapan Ayşegül Kocaman ise, “ Restorasyon öncesinde eserdeki kimyasal ve biyolojik hasar unsurları tespit ediliyor. Eserlerin pH derecesi ölçülüyor. Süslemeli alanlarda kullanılan pigment ya da boyar maddelere ait karakter element ya da molekül yapıları özel cihazlarımız ile tespit ediliyor. Eserlerde gerekli görülürse bozulmayı önleyici ancak esere zararı olmayan bazı kimyasal işlemlerle tedbir alıyoruz” diye konuştu.