- Haberler
- Kültür Sanat
- Bir hafta bir yazar: Şenay Özkan
Bir hafta bir yazar: Şenay Özkan
Duyguları şiir olarak küçük yaşta aşk gibi düşmüş yüreğine. Gurbet kuşları olmuş, anne baba yabancı gibi gelmiş çocuk gözlerine. Alamancı (çocuğu) olmuş ama öz kültürünü unutmamış Erciyes gibi tutmuş gönlünde. Geç dememiş, Mimar Sinan gibi eserini vermiş herkesin geç dediği bir dönemde.
Şenay Hanım sizleri tanıyabilir miyiz?
Ben Şenay Özkan. 1967, Sarız doğumluyum. Lise mezunuyum, çalışıyorum.
İki oğlum, iki torunum var. Kayseri de yaşıyorum.
Yazma serüveni nasıl ne zaman başladı?
Yazmaya 12-13 yaşlarında günlük tutar gibi başladım. Fakat gerçek manada 15 yaşında şiirle başladım. 18-19 yaşlarında şiirlerimin tamamını yaktım. Bizim gençliğimizde, ya da yaşadığımız çevrenin etkisiydi kız kısmının öyle yazıyla şiirle ne işi olurdu. Pişman mıyım evet hem de çok. Yine de yazmaktan asla vazgeçmedim. Yazma isteği insanın içinden gelen duygudur diye düşünüyorum. Şöyle söyleyeyim kalbin kelamının kaleme dökülmesidir. Yüreğin sesi kalemin dilidir.
Roman mı, şiir mi tarzınız? Önce hangisiyle başladınız?
Genelde şiir yazardım. Yazar bir arkadaşım ki onun da hikaye ve romanı var. Bana şöyle dedi: “Neden hikâye ve roman yazmıyorsun?” Bir an,” ben ne anlarım roman yazmaktan. Benim yüreğim şiir.”Kendisi üsteledi ve”tamam işte ben eminim ki sen şair olmandan dolayı daha. Kolay ve güzel yazarsın. Dene. Denemekten ne zarar gelir.” Düşündüm haklıydı ve onun tavsiyesine uymaya karar verdim. Ne kaybederdim ki. Ben zaten yazmayı seviyordum. Yapamaz isen denemiş olur ve bende kalırdı. İyi ki tavsiyesine uymuş yazmışım.
Yazma hangi yaşlarda olmalı? Ya da yazmanın yaşı var mı?
Yazmanın yaşı yoktur bana göre. Benim idolüm Mimar Sinan. Çünkü 70 yaşında Selimiye Camini yaptı. Yaşlandım yeteri kadar eserim var demedi. Yazmanın bir de sevmenin yaş yoktur. Kalbinizin sesini dinleyin ve kaleminize yön verin. Yazdıklarımız tıpkı Mimar Sinan gibi sizin eserleriniz. Gelecekte bırakacağınız en güzel en kıymetli eserlerinizdir. Kaleminiz konuşmak istiyorsa onu susturmayın lütfen.
Kitaplarınız mı diyelim, kitabınız mı? Eserleriniz neler?
Basılmış tek kitabım var.
KANADI KIRIK MELEK. Basımı bekleyen hikaye ve şiirlerim var.
Nedir bu Kanadı Kırık Melek, bir metafor mu?
Benim için çok değerli olan bir yazı var. 2010 yılının haziran ayında Erzincan Gediktepe’de 13 askerimiz şehit edilmişti. Ben onların anısına, evladı şehit gelmiş bir annenin duygularını yazdım. Yazarken ağlayarak yazdım. Sonuçta ben bir anayım. Hala ben o yazıyı okuduğum zaman duygulanır ağlarım. Yazım benim için çok büyük anlamı ve değeri vardır. Çünkü şehit analarının yaralı yüreğinin acısını bir nebze olsun anlamaya çalıştık.
Güzel sohbet için teşekkür ediyorum. Sevgiyle kalın.
Şenay Hanım, vakit ayırdığınız için teşekkür ederim.
Röportaj: Mustafa Balaban