Bir Hafta Bir YAZAR: Mustafa Küçüktepe

Çok yönlü bir yazarımızla bu hafta beraber olduk. Bir eğitim yöneticisi olan yazarımızın sanat yelpazesi geniş:  Şairlik ,Yazarlık, Fotoğrafçılık ve Ebru. İnsanların en yalnız ve yalın köşelerine şebnem gibi düşen şiirleri, toplumsal konularda duygulu ve duyarlı yazıları, gün batımının özgün halini ölümsüz kılmaya çalışan fotoğraf kareleri, farklı ve farkındalık oluşturan temalarla ebru çalışmaları.

Mustafa Hocam önce sizleri kısaca tanıyabilir miyiz?

1971 Sivas doğumluyum.  İlk ve orta öğrenimimi Sivas’ta tamamladım. 1995 yılında Erciyes Üniversitesi’ni  bitirdim. Aynı yıl Artvin’de öğretmenliğe başladım. Artvin ilk göz ağrımızdı. Beş yıl Artvin’de kaldım. 

Sonra İstanbul’da on yıl yaşadım, öğretmenlik ve okul müdürlüğü yaptım. İstanbul’dan Malatya’ya ilçe milli eğitim müdürü olarak gittim.

Kayseri İl Milli Eğitim Şube Müdürlüğü, Melikgazi İlçe Milli Eğitim Şube Müdürlüğü yaptım. Şu an Kocasinan İlçe Milli Eğitim Şube Müdürlüğü görevindeyim.

Aynı zamanda fotoğraf sanatı üzerine bir derneğin yönetimindeyim.

Kayseri’de Sivaslılar Derneği'nde ve Cihannüma Derneği'nde yönetim kurulu üyesiyim. 
Kayseri Anahaber sitesinde haftalık yazılar yazmaya, fotoğraf çalışmalarımı yayınlamaya devam ediyorum.

Evli ve iki çocuk babasıyım.

Yazma serüveniniz nasıl başladı. Erken yaşlarda mı, ilerleyen yıllarda mı?

İnsan dağarcığını iyi doldurması lazım, sürahide ne varsa bardağa o akacaktır. Ortaokul yıllarımda iyi bir okuyucuydum. Çokça roman okudum. Birleşen yollar, Münevver Hanım, Hicret Günleri, Öz Yurdunda Garipsin, Yanık Buğdaylar  vs.  Sağ olsun bir komşumuz bana Necip Fazıl’ın eserlerinden epeyce hediye etmişti. Onları okudum. Ama İdeolocya Örgüsü o kadar ağır gelmişti ki. Son Devrin Din Mazlumları, Sahte Kahramanlar, Çile, Çöle İnen Nur aklıma ilk gelenler.

Hatırıma ilk gelen ortaokul ikinci sınıfta yazdığım okumayla ilgili bir şiir… Artan defterlerden yaptığım bir not defterine yazdığım mısralar…

Arada ne yazdım bilmiyorum. On ve on birinci sınıflarda okul dergisine yazdım. Lise son sınıfta okul dergisinin tümü neredeyse elimden geçti. Epeyce bir efor sarf etmiştim. Röportajlar, çalışmaların toplanması, dizgi, baskı vs.

Üniversitede duvar gazeteleri, gençlik bültenleri, dergileri hepsi elimden geçti.

Artvin de sosyal kültürel ortamlarımız fazla yoktu. İstanbul’a gelince çocuklar yüzümüzü zor görür oldu.

Dergi çalışmaları, şiir geceleri, bir de  eğitim yöneticisi  olunca yoğun bir on yıl yaşadım İstanbul’da. Ayrıca dkab bakış adıyla da  bir dergi çıkardım. Derginin editörüydüm. Ama her şeyi bizim üzerimizden yürüyordu. Dört sayı çıkarabildim. Beşinci sayıyı hazırladım ama çıkarma fırsatımız olmadı

Yazma isteği olan her yaştaki insanlara neler tavsiye edersiniz?

Dağarcığımızda ne varsa dışarıya da onlar akar, sürahide meyve suyu varsa bardağa o akar, o yüzden kabımızı iyi ve güzel şeylerle doldurmak gerekir

Kültürümüzün iyi tanınması bilinmesi gerekir. Kültürümüze kimler, nasıl yön vermiş onlar bilinmelidir.

Yunus Emre’yi bilmeyen tanımayan okumayan dili tanıyamaz. Çünkü Yunus Emre Türkçe’nin sesidir, bayrağıdır. Ondan haberdar olmayan dili bilemez. Mevlana’yı tanımayan insanı nasıl sevsin? İnsanları sevmeyen çevreyi hayvanları sevebilir mi? Kültürümüze yön veren önderleri bileceğiz. Akif’i bilmeyen bağımsızlığı özgürlüğü istiklali nasıl anlasın?

Necip Fazıl’ ı bilmeyen Çile’yi nasıl anlasın?

Nuri Pakdil’ i okumayan ‘Klas Duruş’ sergileyemez, Kudüs’ ü “kalbinde bir kurşun gibi” taşıyamaz.
Anlamayan tanımlayamaz, adlandıramaz.

Alanında iyi yetişmiş, üstad olmuş, yaşayan kişilerle diyalog kurulmalı,  onlarla konuşulmalı, onlardan feyz alınmalı, ilham alınmalıdır. 

Alanını seçmişse (yani şiir, hikaye, roman deneme alanı) o alanla ilgili yazılı, görsel, işitsel ne varsa taranmalı, dergi, kitap, basılı, sanal ne varsa okunmalı, anlamalı, anlamlandırılmalıdır.

Mustafa Hocam , birçok dergi ve gazetelerde deneme, köşe yazısı ve şiirlerinizi yayımlandı. Uzun süreli ve soluklu Ay Vakti dergisinde şiirlerinizi görüyoruz. Başka nerelerde çalışmalarınız oldu? 

Lise hayatımda başlayan yazma serüvenim gittikçe ortam buldu, olgunlaştı.

Üniversitede ise duvar gazeteleri, gençlik bültenleri, dergileri hepsi elimden geçti.

İlk adım dergisi ve gazetesi vardı Nevşehir’de çıkan gönderdiğim bir çok çalışma orada yayınlandı. Yine Milli Gazetenin kültür sayfasında çokça çalışmam yayınlandı. Yeni Dünya, Nida, Sesimiz vs gibi dergilerde yayınlandı. Hala yayınlanmaya devam ediyor …

Üniversite bitince öğretmenliğe başladık. İnternet Türkiye’ye gelince çalışmalarımı sanal alemden paylaşmaya başladım. O gün bu gün sanaldayım. 

Çalışmalarım demlendi ve şimdi iki kapak arasında “Leyla Bakışlı” oldu. 

Yazarlık serüveniniz de okurdan dönütler nasıl oluyor, neler hissediyorsunuz?

Yazar aslında yazdıklarının okunduğunu, geri dönütlerden anlar. Kitabı hiç bilmediği kişilerce alınıyorsa, tanımadığı insanlardan eleştiri alıyorsa bunlar yazarı mutlu eder. Kitabım Ocak 2022 de baskıdan çıktı ve Şubatta dağıtılmaya başladı. Bu kısa sürede bir çok  kişiden mesajlar aldım. Bunların çoğu tanımadığım insanlar. /Daha önceki yazılarıma da şiirlerime de tebrik, eleştiri gibi notlar aldım elbette ki. Şiirlerimi okuyan, sayfalarında yer veren, yayınlayan, seslendiren bir çok okurum oldu elbette ki. /
Bu şiir kitabım çıkınca tanımadığım onlarca insan kitabımı alıp sayfalarında paylaşıp bana da görüntülerini gönderdiler. Bunlar bir şairi, yazarı mutlu eder tabii ki. Fakat asıl mutlu eden hiç tanımadığım, kitap haber diye bir sitenin kitap editörünün kitabımı alıp okuyup, kitabımın başlığı, bölümleri, şiirlerim hakkında çok gerçekçi eleştiriler, yorumlar yapması oldu.

Mustafa Hocam vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz. Yeni çalışmalarınızda birlikte olmak dileğiyle.

    Röportaj: Mustafa BALABAN


 

Bakmadan Geçme