- Haberler
- Kültür Sanat
- Bir hafta bir yazar: Hacı SARI
Bir hafta bir yazar: Hacı SARI
Yazmayı hayatının vazgeçilmezleri arasında gören heyecanlı bir yazar. Çocukların iç dünyalarına, gençlerin rüyalarına önem veren bir eğitimci. Ümmet ve millet meselelerine öğrenciliğinden beri duyarlı bir aktivist. Yazılı ve görsel medyada eğitim/edebiyat konularına özgün yaklaşan bir programcı.
Sayın Hacı Bey, sizleri kısaca tanıyabilir miyiz?
Efendim öncelikle yazara ve esere göstermiş olduğunuz hassasiyetten dolayı şahsınızı ve Kayseri Gündem gazetesini tebrik ederek başlamak istiyorum.
Ben 1976 Yahyalı ilçesi, Kirazlı köyü doğumluyum. İlkokulu köyümde tamamladıktan sonra dedemin hafızlık geleneğini devam ettirmek üzere babam beni Taşçıoğlu Kur’an Kursuna kaydettirdi. Hasbekli Mümin Hafız’da hafızlığımı yapmaya başladım. Taşçıoğlu Kur’an Kursunda farklı hocalarda hafızlığımı tamamladım ve İmam Hatip Ortaokulunu Kayseri’de, İmam Hatip Lisesini Yahyalı’da bitirdim.
Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesinde Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde lisans eğitimimi tamamladım. Eğitim öğretim hayatım şu anda Erciyes Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yeni Türk Edebiyatı Anabilim Dalında yüksek lisans eğitimi olarak devam etmektedir.
Çeşitli sivil toplum kuruluşlarında yönetim kurulu üyeliklerinde bulundum ve 2014 yılından itibaren de yerel ve ulusal gazetelerde, dergilerde sürekli yazılar yazmaya çalışıyorum.
Camiamızın hassasiyetlerini, taleplerini, eleştirilerini kamuoyuyla paylaşmak gibi bir görevi ifa etmeye çalışıyorum.
Malumunuz her yazarın, yazma serüveni farklıdır.
Sizler için yazı hayatı nasıl başladı, nasıl devam etti?
Yazmak esasında bir dışa aktarım işidir, içte olanın muhatabı ile paylaşılması. Üniversitede okurken tarih bölümündeki arkadaşlarımızla birlikte Tarih ve Düşünce dergisini çıkardık. İlk yazım bu dergide yayınlanan Şinasi ile alakalı bir inceleme araştırma yazısıydı.
Yazma çalışması denize atılan bir taş gibi matör dergi çalışmalarıyla başladı. Yazılan ürünler okuyucusuna ulaşmak için can atar. Biz de yazmayı ve yayınlamayı birlikte yürütmenin çabası içerisinde olduk.
Yazma sahası esasında kolay cesaret edilebilecek bir uğraş alanı değil, öğrencilerimiz ve kültür ortamında bulunan insanlarımız kolay kolay yazmaya cesaret edemiyorlar. ” Acaba yazdığım nasıl karşılanır, kaliteli mi, eleştiri alır mı?” düşüncesine gereğinden fazla saplanmak üretkenliği körelten en önemli unsurdur. Ben kesinlikle yazmanın bir iç konuşma ve hesaplaşma duygusu olduğunu düşünüyorum. Yazı hayatımda özellikle üniversite yıllarında okuduğum İsmet Özel’inin ve uluslararası İmam Hatip Lisesi’nde yapmış olduğumuz proje tabanlı çalışmalar etkili oldu ve özellikle Kayseri’de Kayseri Haber gazetesi benim yazmama bir saha açtı Bu anlamda Veli Altınkaya’yı rahmetle anıyorum ve bize bu
imkanı verdiğinden dolayı hem gazete yönetimine hem de Veli Altınkaya ya çok teşekkür etmek istiyorum.
Hacı Bey, her yaş grubundan yazı yazmak isteyen insanlar var. Yazma düşüncesi olan kişilere neler tavsiye edersiniz?
Edebiyat bir muhit, bir çevre işidir. Misk yanında duran misk kokar, is yanında duran is kokar diye bir söz vardır. Yazma düşüncesi olan insanlara öncelikle cesur olmaları gerektiğini önermek istiyorum. Zira eleştiriden korkan insanların başarıya ulaşması çok kolay değildir. Özellikle yazmayan insanların yazan insanlara karşı yönettikleri eleştiri dikkate alınmamalı diye düşünüyorum. Zira konuşma herkesin yaptığı bir eylem fakat yazmak soylu bir eylemdir diyor ya Üstad. Bu anlamda yazmak donanımlı, cesur, fedakar insanların yaptığı bir eylemdir.
Kişi emeğinin karşılığını görmek ister, müsvedde halinde ortaya konan yazı çalışmaları mutlaka yayın organlarında müstakilen ya da kitap halinde basılmalı ve muhatabına ulaştırılmalıdır. Dergiler, yazma eyleminin antrenman sahalarıdır. Dolayısıyla yazan insanların yazılarını edebiyat dergilerinde, fikir ve sanat dergilerinde mutlaka yayınlamaları faydalı olacaktır. Artık İnternet ortamında yazma mecrası bulmak çok da zor değildir. Bu anlamda yazma isteği olan insanların mutlaka düzenli bir şekilde yazma çalışmalarını devam ettirmelerini önemsiyorum.
Yazar adaylarının başarılı gördüğü yazarlarla zaman zaman görüşmeler, buluşmalar
yapmalarını ve yazı yazan camiayla sürekli görüş alışverişinde bulunulması gerektiğini düşünüyorum.
Bu anlamda yazma eylemi içerisine girmek isteyen kişilerin yola çıkmalarını yazan ve okuyan insanlardan kendilerine yoldaş, refik bulmalarını ve bu gayretlerinin ürüne dönüşmesi için çeşitli kanalları devreye almalarını öneriyorum.
Şimdi de isterseniz, vücut bulmuş çalışmalarınız, eserleriniz hakkında bilgi verir misiniz?
Efendim,ilk kitabım 2014 yılında İstanbul Ravza Yayınları arasında çıkan Uluslararası Öğrenci Hareketliliği ve Türkiye isimli eserimdi.
2016 yılında Akis Yayınları arasında çıkan ve okurlarla buluşan “Çocuk Ruhu” isimli kitabımız çeşitli kitap fuarlarında okuyucularla buluştu ve imza programlarıyla öğrencilerimize ulaştırıldı. 2020 yılında öğrencilerimle birlikte çıkarmış olduğumuz Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Dr. Memduh Büyükkılıç’ın da imza programına iştirak ettiği “Özgün Ruhlar” isimli kitabımız bir öğrenci yazar çalışmasının ürünü olarak okuyucularla buluştu.
Çeşitli yayın organlarında eğitim- kültür sanat yazıları yazmaya devam ediyoruz. Diriliş Postası gazetesinde haftalık makalelerimiz yayınlanıyor, yine Memur Postası isimli ulusal internet haber sitesinde değerlendirme ve eğitim yazılarımız okuyucularla buluşuyor.
Hacı Bey, Yazarlık hayatınızda heyecan yaratan anlar, anılar oldu mu?
Yazarlık süreci içerisinde elbette unutamadığımız anlar bulunmaktadır. Özellikle üniversite yıllarında birlikte çıkardığımız Tarih ve Düşünce dergisi ve rahmetli Asım Gültekin ağabeyin öncülüğünü yaptığı Biat dergisi aklıma geldi. Marmara Üniversitesi Göztepe Kampüsünde Biat dergisinin sayıları yayınlanmaya başladığında hepimiz de ayrı bir heyecan olur ve yazılarımızın ilk okuyucuları yine bizler olurduk.
Yine ilk kitabım olan Uluslararası Öğrenci Hareketliliği ve Türkiye isimli eserimizde yabancı öğrencilerin kültür farklılıkları ilginç durumlar ortaya çıkartırdı. Bu çalışmamızda Azerbaycanlı öğrencilerimizin Ermenistan ile ilgili verilen ansiklopedik bilgilere yönelik şiddetli tepkileri ile karşılaşmıştık. Zira Azerbaycanlı gençlerde ülkeleri ile alakalı çok ciddi hassasiyet mevcut. Normal ansiklopedik bir bilginin aktarımı konusunda bile aşırı hassasiyet göstermişlerdi.
Liselerde öğrencilerimizle yaptığımız seri konferans ve paneller de öğrencilerimizin
geleneksel ile modern tercihlerini soru cevap şeklinde almak ve onların hassasiyetlerini salonun dikkatine sunmak yine yazarlık hayatımda kıymetli gördüğüm durumlar, davranışlardı.
Hacı Bey, bu söyleşi için vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz.
(Röportaj yapan: Mustafa BALABAN)
Çok verimli, faydalı ve teşvik edici.